|
Kusursuz cinayet yoktur
Mevzuya Tokatçı Muharrem’den girelim: Canlı yayında kendisine
yardımcı olmak isteyen bir medya emekçisini -kameramanı-
tokatladı!

İki gün boyunca itina ile hasıraltı edilen görüntüleri, acar meslektaşımız Talat Atilla ortaya çıkardı…

Tehditler gırla gidince: Talat’ın pek manidar cevabı, Tokatçı Muharrem’i deşifre ettiği tiviti
sabitlemek
oldu!

*

Yıllardır medyamızda Yeşilçam’ın salon filmlerindeki
“centilmen, nazik beyefendi”
jönleri misali resmen
rol kesen
Muharrem’in
gerçek yüzü
-nihayet- gün ışığına çıktı.

“Hakikatin önünde sonunda ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır” deniliyor, ya…

“Kusursuz cinayet yoktur” ilkesini hatırlatan bir teşbih yapmamız, işte bundan dolayıdır.

*

Meşhur adli tıp uzmanı ve kriminolog Sevil Atasoy’un bir kitabının da (2012) başlığı olan bu çarpıcı “Polisiye Mottosu” sadece maddi değil -dikkat- aynı zamanda manevi bir ilkedir!

HABERTÜRK’ÇÜ MUHARREM SARITOKAT
Muhtelif muhabir dernekleri ortak bir açıklama ile
“Muharrem Sarıkaya’yı bugün itibarıyla ‘meslektaşımız’ veya ‘gazeteci’ olarak tanımıyoruz”
diye cuk oturan bir çıkış yaptı.
Aslında, dünü/geçmişi itibarıyla da -tokatçı şahsı- “meslektaş” diye
tanımamak
, en isabetli
tanımlama
olur!

Kameraların önünde “insan hakları ve emek savunuculuğu” yapıp kamera arkasında emekçi meslektaşımızı -İHA kameramanını- tokatlayan “Yellow Page” Muharrem’den bahsediyoruz…

Anavatan Partisi iktidarı yıllarından bugüne kadar farklı hükümetler döneminde “jonglörlük yapan” Kaşar Eyyamcı Muharrem Sarıtokat mı?

-Bir tür
“Sarı Gazeteci”
dir!

Manipülatif haberlerinden tutunuz, “Süper Konforlu-Triplex” yalanlarına değin; senelerdir bu sıfatı ziyadesi ile hak ettiğini söylemeliyiz.

ÖZÜR FASLI

Muharrem ile Ciner’s Habertürk’ün özürler dilemesi “yasak savma” kabilindendir.

MFÖ’den mülhem söyleyecek olursak…

“-Mecburen, mecburiyetten!”

İki gün ihtimamla gizlenen bir olaydan söz ediyoruz, yahu…

O görüntüler ortaya çıkınca; samimiyetten nasibini almamış özür faslı resmigeçit yapıyor!

ÖYLE DEĞİL, BÖYLE
Şimdi, “Kusursuz cinayet yoktur” ilkesinin
kriminal
aslına gelebiliriz.

İşbu “motto” için “Hiç de inandırıcılığı yok, çünkü ülkemizde çözülemeyen bir sürü cinayet davası var” yollu itiraz edenler olabiliyor.

Oysa…

Böylesi bir itiraz, zinhar isabetli değildir!

Çünkü: “Kusursuz veya mükemmel cinayet yoktur” denildiğinde…

Bir cinayetle ilgili gerçeğin öyle ya da böyle neticede -bir gün- muhakkak ortaya çıkacağı işaretleniyor.

Dikkat: Bahsi geçen kriminal ilkede “Bütün cinayet dosyalarının gerçeği ortaya koyacak şekilde
Yargı’da
karara bağlanması garantidir” falan denilmiyor!

*

“Çözülememiş” kimi davaların “çözülmek istenmediğini; bilhassa çözümsüz bırakıldığını” asla unutmamak gerekiyor.

Kritik bilgiler, çarpıcı belgeler ve on numara deliller taammüden hasıraltı edildiği vakit…

Cinayet dosyaları, resmen “nanay” oluyor!

*

Kapı gibi kanıtlarla gerçek ortaya çıktığı halde…

Yargı’da “hakikatin tam tersine kararlar” verildiğine dair Türkiye’den/dünyadan birçok misal gösterebiliriz.

BİR NUMARALI ÖRNEK

Bu minvalde, 22 Kasım 1963’teki Kennedy Suikastı en çarpıcı örnektir.

Başkan JFK’in Oswald tarafından değil, CIA mensubu tetikçi(ler) tarafından öldürüldüğü gerçeği; 1969’daki “Clay Shaw” davasında
kanıtlanmıştır
.
O dava sırasında “Resmi Tezler” tamamen
çürütülmüştü.

Buna karşılık, Amerikan Yargısı “suikast organizasyonunda yer alanların tamamını kurtaran” bir hasıraltı kararına imza atmıştı!

*

Washington, halen daha “JFK Suikastıyla ilgili gizli belgeleri açıklıyoruz” tıraşıyla kitleleri uyutmaya devam ediyor.

PARALEL ÖRTBAS

Üç gün önce Hablemitoğlu Suikastı’nın 19. yıldönümüydü.

Uzun süre itina ile savsaklanan bu cinayet dosyası, ancak 15 Temmuz 2016 sonrasında varması gereken istikamete doğru yol alabildi.

Necip Hablemitoğlu cinayetinin arkasında FETÖ’nün olduğu aşikârdır.

Gerçek ortaya çıkmıştır; ne var ki, cinayet dosyası Yargı’da hak ettiği neticeye ulaşabilmiş değildir.

KAPATILAN DOSYA

Bir de “Gün ışığına çıkmamış cinayetler; kafadan kapatılan dosyalar ” var ki; onları da bu bahse eklemeliyiz…

3 Kasım 2021’de yayınlanan
“Gün ışığına çıkmamış dehşetengiz bir FETÖ Cinayeti”
başlıklı yazımızda anlatılan ÖSYM çalışanı Ş.D. cinayeti tam olarak bu çerçevededir.

Yargı, “Kusursuz cinayet yoktur” ilkesinden ilham alarak/hareket ederek Ş.D.’nin hunharca katledildiği gerçeğini tüm ayrıntılarıyla ortaya çıkarmalıdır.

#Muharrem Sarıkaya
#FETÖ
#İHA
2 yıl önce
Kusursuz cinayet yoktur
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...
Meselemiz “hesapsızlık”
Amerikan sponsorluğunda İsrail-Suudi normalleşmesi
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı
İsmailağa’ya değil, Türkiye’ye operasyon