|
Türkiye"de gazete diye bir şey yok!

atıda gazeteciliğin doğuşu; gazetelerin geliştirdiği formatlar ve dil ile gazeteciliğin bir kurum olarak üstlendiği işlevler açısından Türkiye''deki gazeteciliğe bakıldığında Türkiye''de gazetecilik değil, gazetecilikten başka, tuhaf bir şey yapıldığını söylemek zorunda kalıyoruz.

Konuyu açıklığa kavuşturabilmek için sorunun en başından, yani gazeteciliğin en temel malzemesi olan haber''den başlayalım.

Haberde halk yoksa...

İletişimcilerin pirlerinden Harold Evans''ın haber tanımı oldukça yalın ve açıklayıcıdır. Evans, "haber, halktır" der. Yani, haberin "baş aktör"ü, halkın sorunları, duyarlıkları, ilgileri, beklentileri ve hatta çıkarlarıdır. Gazetecilik, siyasi, ekonomik ve kültürel iktidar aygıtlarına çeki düzen veren "resmi" veya gayr-ı resmi iktidar seçkinlerinin, toplumun sorunları karşısında müteyakkız olmalarını sağlamayı amaçlayan, vazgeçilmez bir sivil toplum kurumu ve aracı''dır.

Gazeteciliğin bir kültürel kurum olarak geliştirdiği dil ve söylemle, Batı kültürünün kendini ifade ediş biçimleri ve bunun için geliştirilen diğer faliyet alanları ve kurumları arasında kaçınılmaz olarak paralellikler olduğu gerçeğini gözardı edemeyiz. Her şeyden önce tıpkı diğer kültürel, siyasi ve ekonomik formlar, kurumlar ve aygıtlar gibi, gazetecilik de, Batılı anlam haritalarını, kültürel kodları yeniden üreten ve icad eden bir kurumdur. Bu anlamda iktidar seçkinleriyle toplumun sahip olduğu ortak değerlerin, anlam haritalarının örtüştüğü tartışmaya mahal vermeyecek kadar apaçık bir gerçektir.

Kısaca söylemek gerekirse, gazetecilik de bizim gibi bir medeniyet ve kimlik krizi yaşamayan toplumlardaki tüm diğer kurumlar gibi, bir toplumun kültürünü, kimliğini, anlam haritalarını yeniden üreten, zenginleştiren ve pekiştiren bir kültürel for(u)mdur. Dolayısıyla, Batı ülkelerinde medyanın, Batılı toplumlara başka kültürler, kimlikler ve kodlar taşıması, empoze etmesi gibi bir sorun yaşanmaz. Bu nedenle özelde gazeteciliğin, genelde ise tüm kitle iletişim araçlarının yeri, konumu ve işlevi bellidir.

Oysa bizde handiyse tam tersi bir durum sözkonusu.

Türkiye''de gazete yok!

Bir kere, bizdeki gazetelerde halk yoktur. Halkın sorunları, duyarlıkları ve çıkarları yoktur. Bir avuç siyasi, ekonomik ve kültürel iktidar seçkini ve bunların zaten kendilerine ait olmayan, "çalıntı", bu yüzden de grotesk bir görünüm arzeden sorunları, çıkarları ve duyarlıkları vardır. Yani haberlerin aktörü veya öznesi halk değil, iktidar seçkinleri ve bunların toplumun ilgilendirmeyen dar ve grotesk ilişkileri ve çıkarları haberlerin, gazeteciliğin ve medyanın "sahte" kahramanları ve konusudur. Hele de 28 Şubat sürecinden sonra özelde gazetelerde, genelde ise tüm medya kuruluşlarında baş aktör halk değil, iktidar seçkinleridir. Dolayısıyla gazetelerimizin ve televizyonlarımızın kahir ekseriyeti yarı resmi El Ahram gibi yayın yapan kurumlar rolünü üstlenmişlerdir; hatta bu rolden pek fazla da rahatsız olmamışlardır. Bu yüzden "Türkiye''de gazete yok" dersek olayı abartmış olmayız sanırım.

"Türkiye''de gazete yok" önermesini doğrulayacak ve açımlayacak bir başka nokta da, bizim yazılı kültürle ilişkilerimizin sorunlu olması gerçeğidir. Yazılı kültürün en temel özelliği rasyonalitedir. Bizim yazılı kültürle ilişkimiz sorunlu olduğu için iktidar elitlerinin de, iktidar elitlerinin söylemlerini yeniden üretip empoze etmekten başka bir şey bilmeyen gazetelerimizin ve televizyonlarımızın da toplumla ilişkileri bütünüyle primitif, irrasyonel ve hissidir.

Bu nedenle Türkiye''de gazetecilik yapılmıyor. Haberlerin dili haber tekniğiyle değil, büsbütün yorum ve empozisyon yüklü, irrasyonel, hissi ve en vulger anlamıyla ideolojik/siyasi bir dildir. Yine bu yüzden bizde yorumcu, analist anlamında köşe yazarları yoktur. Gerçek haberciler köşe yazarlarıdır. Gazetelerin köşe yazarlarından geçilememesinin nedeni burada gizlidir.

Bizi ''izleme''ye devam edin...

Yeni Şafak olarak işte böylesi bir ortamda bizim gazeteciliğimize musallat olan sorunları aşmaya çalışarak ve toplumun sesi olmak için çaba göstererek gerçek anlamda gazetecilik yapmaya çalışıyoruz. Önümüzün açık olduğunun farkındayız. Bugüne kadar karşılaştığımız sorunların aşılması konusunda dikkate değer bir çaba gösterdiğimizi anımsatarak, bizi izlemeye devam edin diyorum.


25 yıl önce
Türkiye"de gazete diye bir şey yok!
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset