|

Rusya-Ukrayna cephesinde kazanan kim

Dünya siyaseti ve bugünkü uluslararası sistem, savaşan bir ülkenin durumunu sistemden bağımsız değerlendirmeye imkan vermiyor. Yani bu savaş etkileri ve sonuçları bakımından sadece Rusya ve Ukrayna arasında sınırlı tutulamaz. Bu bakımdan dünya siyasetinde küresel bir güç olarak görülen Rusya için savaş sonucu oluşacak tablo, rakipleri karşısında nasıl bir pozisyona evrildiği ile de ilişkilendirilmelidir.

00:00 - 14/04/2022 Perşembe
Güncelleme: 17:20 - 13/04/2022 Çarşamba
Yeni Şafak
 İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
Mustafa Öztop
Marmara Üniversitesi Ortadoğu Siyasi Tarihi ve Uluslararası İlişkileri Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi

Savaşın kazananı olmaz, savaş bir tercih değildir ancak mecburiyet tahtında icra edilir. Çünkü savaş, savaşan taraflar için ciddi enerji kayıplarına ve yıkımlara neden olur. On yıllarca inşa ve ihya edilmeye çalışılanlar bir anda tahrip edilir ve imha olur. Bu anlamda Savaş Sanatı adlı kitabın yazarı Çinli savaş felsefecisi Sun Tzu’nun “En iyi zafer savaşmadan kazanılan zaferdir” anlayışı savaşın “kazanan”ı olmak konusunda önemli bir çerçeve çiziyor.

Bu çerçevede Rusya-Ukrayna Savaşı’nın kazananları arasında taraflardan birinin olduğunu söylemek oldukça zor. Bu savaşta, kendi koşullarına göre “daha az kaybeden” uzun vadede nispeten kazançlı çıkmış olacaktır. Ancak burada başka bir bağlam daha devreye giriyor. Öncelikle bu savaşın kimler arasında gerçekleştiğini doğru tanımlamak gerek. Dünya siyaseti ve bugünkü uluslararası sistem, savaşan bir ülkenin durumunu sistemden bağımsız değerlendirmeye imkan vermiyor. Yani bu savaş etkileri ve sonuçları bakımından sadece Rusya ve Ukrayna arasında sınırlı tutulamaz. Bu bakımdan dünya siyasetinde küresel bir güç olarak görülen Rusya için savaş sonucu oluşacak tablo, rakipleri karşısında nasıl bir pozisyona evirildiği ile de ilişkilendirilmelidir. Ayrıca savaşta ve rekabette kazanmanın bir başka göstergesi de elde edilen imkan ve ganimetlerin kaybedilen imkan ve fırsatlara galebe çalmasıyla mümkün olabilir. Bu temel yaklaşımlar, başlangıcından bugüne Rusya-Ukrayna Savaşı’nın kazanan ve kaybedenleri konusunda bazı değerlendirmeler yapabilmeyi mümkün kılmaktadır. Elbette ilerleyen süreçte savaşın dinamikleri ve seyri değişebilir ancak bu yazının kaleme alındığı saatlerde 48 günü geride bırakmış olan savaş bugüne kadarki tablosuyla bir yönelim sergilemiştir. Geçen zaman, sahadaki gelişmeler ve masadaki müzakereler bugüne kadar yaşananları belli ölçülerde değerlendirmeye imkan vermektedir.

KREMLİN’İN İMAJI HASAR GÖRDÜ

Öncelikle Rusya’nın stratejik hedeflerinden birinin ve belki de en önemlisinin Odessa’yı alarak Ukrayna’nın Karadeniz bağlantısını kesmek ve Karadeniz’de etkisini artırmak olduğu söylenebilir. Böylece ekonomik ve stratejik anlamda önemli olan limanlar ele geçirilmiş olacak ve Ukrayna’nın da gelişimi sınırlanmış olacaktır. Diğer stratejik hedef de Dinyeper nehrine kadar olan hat kontrol edilebilirse, Ukrayna fiilen ikiye bölünmüş olacaktır. Ancak bu hedefler bakımından bile Rusya’nın en azından şu ana kadar gelişen süreçte yeterince başarılı olamadığı açıktır. Ayrıca Rusya’nın işgali başlatmadan önce dünyada çizdiği imaj, Rusya istediği bölgeyi işgal ediyor ve kimse Rusya’ya engel olamıyor şeklindeydi. Bu bağlamda Donbass bölgesine ilişkin tablo, bu bölgede Rusya’nın fiili bir varlık ve nüfuz oluşturduğu yönündeydi. Yani tabiri caizse uluslararası sistem, Donbass bölgesinin Rusya kontrolüne geçişişini psikolojik olarak satın almıştı. Ancak bugünün koşullarında müzakereler ve sahadaki çatışmalar bakımından ilerleyen süreçte Donbass bölgesinin dahi Rusya açısından ciddi zorluklar çıkarması muhtemel görünüyor. Rusya bu saatten sonra Donbass ile ilgili hedeflerine ulaşsa bile Sun Tzu’nun “Zafer garantiyken ona ulaşmak mükemmellik değildir” yaklaşımının Rusya’nın durumunu izah bakımından önemli bir karşılığı olduğu söylenebilir.

Ayrıca Rusya için ekonomik sıkıntıların daha belirgin hale gelmesi muhtemel görünüyor. Rus şirketleri ve halkı yaptırımlardan önemli ölçüde etkileniyor. Dünya Bankası’nın tahminlerine göre bu yıl Ukrayna ekonomisinin yüzde 45, Rus ekonomisinin ise yüzde 11 küçülmesi bekleniyor. Rus halkı; tarihi, yönetim biçimi ve hayat koşulları bakımından savaş şartlarına diğer milletlere göre daha dayanıklı ve dirençli olabilir. Ancak bu durumun da sınırları olduğunu unutmamak gerekir. Ayrıca dünyanın geçirmiş olduğu değişim ve dönüşüm, savaşları büyük ölçüde “hayatın içinden” bir durum olmaktan çıkarmıştı. Bu anlamda da ilerleyen süreçte yaptırımların ve Rus halkının ihtiyaçları bakımından olumsuz seyretmeye devam eden koşulların Rus halkının tepkisini artırması beklenebilir.

RUS GÜCÜ AFRİKA VE ORTADOĞU’DA GERİLER Mİ?

Kiev’e yapılan saldırılar ve ilk 4-5 günlük dilimde Rus ordusunun ilerlemesinde karşılaşılan zorluklar Rusya’nın algı üstünlüğüne ciddi bir darbe vurdu. Hatta bunun bir sonucu olarak Minks’te müzakerelerin başladığı değerlendirilebilir. Burada ABD ve Avrupa ülkelerinin Rusya’yı Swift sisteminden çıkarması, mali yaptırımları ve uçuş sahalarını Ruslara kapatması gibi etkenler ayrıca önemli. Yani askeri olarak engellenemeyen Rus ordusu imajı ilk 4-5 günlük süreçte yara aldı. Ancak tabii ki Rusya’nın Ukrayna karşısındaki askeri üstünlüğü ortada. Rusya Ukrayna’da bazı hedeflerine halen ulaşabilir ancak bu olası kazanımların diğer saha ve alanlarda önemli kayıplara yol açacağı değerlendirilebilir. Örneğin Rusya’nın Afrika ve Ortadoğu’daki enerjisinin bu süreçte zayıflayacağı söylenebilir. Savaşın süresi uzadıkça Rusya’nın yakın çevresi dışındaki bölgelerde enerjisinin zayıflaması belirginleşebilir. Rusya kısa vadede Ukrayna’da bazı hedeflere planladığı gibi ulaşamadı. Sair bölgelerde etkinliğinin azalması göz önüne alındığında Rusya orta ve uzun vadede önemli bir enerji ve prestij kaybına uğramış olacaktır.

NATO, ABD VE İNGİLTERE

Putin, işgal henüz başlamadan “sınırlarımıza kadar geldiler” diyerek NATO’yu işaret etmişti. Bu bağlamda, savaştan en çok fayda sağlayan ve kazanan tarafların ABD ve İngiltere olduğu söylenebilir. NATO açısından savaş Slav kökenli geçmişte iyi ilişkiler içinde olan iki devletin arasında gerçekleşiyor. Ukrayna, ittifakın bir üyesi değil. ABD ve İngiltere için Ukrayna, savaşın başlangıcından önce de bugün de bir tampon bölge olarak görüldü. Bu savaş ile tampon yıpranırken Rusya daha çok yıpratılmak istendi. NATO’da ABD ve İngiltere’nin daha çok bu yönde bir strateji geliştirdiği düşünülebilir. Mevcut durumda ABD’den daha çok destek bekleyen bir Ukrayna, daha çok dayanışma ihtiyacı hisseden ve Putin’i ciddi bir tehdit olarak görmeye başlayan bir Avrupa var. ABD’nin artan silah satışları ve Avrupa’ya artan enerji sevkiyatı ile sağladığı mali kazanç da ayrıca dikkat çekici. Diğer taraftan Hristiyanlar ve Slavlar arasında bir savaş başlatan, her an teyakkuzda ve saldırı halinde olması beklenen devasa bir ordu ve yüklendiği ekonomik maliyet bakımından enerjisini harcayan bir Rusya var. Hasılı, eğer bu savaşta NATO bir tarafsa kazanan NATO, ancak daha çok kazanan ABD ve İngiltere olarak görülebilir.


#NATO
#ABD
#İngiltere
#Putin
#Rusya
#Ukrayna
#Odessa
#Karadeniz
2 yıl önce