|

Bahçeli, Çin liderine devlet nişanı verdi

Başbakan Erdoğan, "Sayın Bahçeli, Çin liderine neden devlet nişanı verdiniz?" diye sordu. Edoğan, "Uygur Türkleri çok ağır koşullar altındayken baskı görürken Ankara'da ağırladığınız Çin Devlet Başkanı Jiang Zemin'e altında imzanız bulunan Devlet Nişanı'nı nasıl verdiniz, onu söyleyin. Karşılığında ne aldınız da verdiniz?" dedi.

Yeni Şafak
00:00 - 19/07/2009 Pazar
Güncelleme: 14:29 - 19/07/2009 Pazar
Yeni Şafak
Bahçeli, Çin liderine devlet nişanı verdi
Bahçeli, Çin liderine devlet nişanı verdi

Partisinin Ankara İl Kongresi'nde konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Sayın Bahçeli, Çin liderine neden devlet nişanı verdiniz?" diye sordu.


AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Ankara; Melbourn'deki, Berlin'deki, Viyana'daki, Tokyo'daki Kahire'deki, Saraybosna'daki, New York'daki vatandaşlarımızın da Urumçi'deki, Telafer'deki, Kerkük'teki soydaşlarımızın da Gazze'deki kardeşlerimizin de yanındadır, yanı başındadır' dedi.

Erdoğan, partisinin Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen Ankara İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada, il teşkilatının özverili ve gayretli çalışmalarla bir çok başarıya imza attığını kaydetti.

2002 öncesinde Ankara'nın 'Türkiye'ye karşı sağır, dilsiz ve tepkisiz' hale geldiğini, diğer illerin sorunlarına uzak kaldığını anlatan Erdoğan, AK Parti iktidarlarının bunu değiştirdiğini, Ankara ile diğer iller arasındaki mesafeyi ortadan kaldırdığını bildirdi.

AK Parti'nin, insan odaklı bir siyaseti benimsediğini, 'Yegane karar merci TBMM'dir' anlayışı içinde hareket ettiklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

'(Yasam organı, yürütme organı, yargı organı ayrıdır, onun için Anayasa'nın 138. maddesine herkes uymalı, saygı duymalı) dedik. 'Kimse kimsenin işine karışmamalı, burnunu sokmamalı' dedik. 'Herkes yerini, yurdunu bilmeli' dedik. 'Eğer adresi şaşıranlar olursa benim milletim onlara adresini er geç buldurur' dedik. Bulduruyor mu? Bulduruyor. Bundan sonra da bulduracak. Milletimizle Ankara arasında oluşmuş o sağır, o dilsiz, o kör ve tepkisiz duvarları biz ortadan kaldırdık. Siyaseti çözüm üretir hale getirdik, bürokrasiyi işletir hale getirdik, fabrikaların atölyelerin çarklarını yeniden döndürmeye başladık. Şimdi Ankara Hakkari'nin yanı başındadır. Şimdi Ankara Artvin'in, Edirne'nin yanı başındadır.'


SEL FELAKETİYLE İLGİLİ BASINA ELEŞTİRİ

Kısa süre önce Artvin ve Ordu'da sel felaketi yaşandığını, hükümetin anında ilgili bakan, milletvekilleri ve bürokratlarıyla olay yerine giderek bilgi akışını sağladığını anımsatan Erdoğan, ancak medyanın bu olayda da hedef saptırdığını söyledi. Erdoğan, 'Hiçbir zaman idare, yürütme bu tür afetlerin karşısında olmazsa olmaz bir çare değildir. 'Dünyada bunun yeri yoktur' diyemezsiniz. 'Dünyanın şu ülkesi bunu başarmış', yoktur... Herkes haddini bilecek. Doğal afetler karşısında yerini bileceksin. 'Her şeyi ben hallederim, biz hallederiz' diyemezsin. Dünyada yeri yok' diye konuştu.

Dünyanın bir çok yerinde afetlerin yaşandığını ve binlerce insanın öldüğünü hatırlatan Erdoğan, 'Ama bunlar bir bakıyorsunuz hemen başlıyorlar, 'Efendim bentler gitti' Onları bir yaşa da ondan sonra konuş. Gerçekleri göreceksin, haddini de bileceksin' dedi.


'ARTIK DÜNYA KÜÇÜLEN BİR KÖY'

Ankara'nın artık Avrupa Birliği'nin hemen yanı başında olduğunu ifade eden Erdoğan, AK Parti'nin bu yolda kararlılıkla yürüdüğünü anlattı. Türkiye'nin ihracatının yüzde 50-60'ının AB üyesi ülkelere yapıldığını  kaydeden Erdoğan, olaylara geniş bir bakış açısıyla yaklaşmak gerektiğini vurguladı. 

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

'Artık dünya küçülen bir köy haline geliyor unutmayacağız. Bütün bunları hep beraber yapacağız. Nedir? Biz bütün bu adımları atarken Avrupa eğer Türkiye'ye karşı bir olumsuzluk sürdürecek, kalkacak olumsuz bir karar alacaksa, bu Türkiye için bir kıyamet değildir. Artık 10 yıl öncesinin Türkiye'si yok. Bugün başka bir Türkiye var. Bugün ayakları üzerinde duran bir Türkiye var.'

Erdoğan, 'Şimdi Ankara; Melbourn'deki, Berlin'deki, Viyana'daki, Tokyo'daki Kahire'deki, Saray Bosna'daki, New York'daki vatandaşlarımızın da Urumçi'deki, Telefer'deki, Kerkük'teki soydaşlarımızın da, Gazze'deki kardeşlerimizin de yanındadır, yanı başındadır' dedi.


CHP'DE BAYKAL SULTASININ OLDUĞU SON DERECE AŞİKAR'

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Açık söylüyorum, Türkiye'de bir AK Parti, bir Tayyip Erdoğan vesayeti yoktur. Türkiye'de bir muhalefet sorunu vardır. CHP'de ise bir Deniz Baykal sultasının olduğunun son derece aşikardır' dedi. 

Erdoğan, Türkiye'de artık siyaseti çetelerin yönlendiremeyeceğin, mafyanın şekillendiremeyeceğini, hukuk dışı karanlık odakların bu ülkede siyaseti belirlemeyeceğini söyledi. 

Türkiye'de bu dönemlerin geri dönmemek üzere tedavülden kalktığını vurgulayan Erdoğan, AK Parti ve AK Parti'nin gerçek sahibi milletin o dönemlerin geri dönmesine asla izin vermeyeceğini söyledi. 

Aynı şekilde siyaset, TBMM, millet iradesi üzerinde vesayeti asla kabul etmediklerini belirten Erdoğan, 'Bundan sonra yine asla edilmeyecektir. Vesayet özlemi içinde olanlar, vesayetten medet umanlar beyhude beklerler. Bugün milletin vesayeti var, bugün hukukun, demokrasinin vesayeti var. Hakkı, hukuku, milli iradeyi tanımayanları biz de tanımayız. Bunu böyle bilin' diye konuştu. 

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın kendisine ilişkin sözlerine de değinen Erdoğan, 'Bazı yerlerde bazı dostlar diyor ki, 'Şu Baykal ile ilgili Sayın Başbakanım konuşma' diyorlar. Fakat bazı şeyler de oluyor ki konuşmadan olmuyor' dedi.

Baykal'ın, 'Türkiye'de Tayyip Erdoğan vesayeti var' sözlerini anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

'Peki, ben de buradan Sayın Baykal'a soruyorum; 22 Temmuz, 29 Mart seçimleri öncesinde muhalefet partilerine defalarca çağrılarda bulundum. Ne dedim? 'Eğer partim bu seçimde birinci olmazsa genel başkanlıktan çekileceğim, siz de çekilecek misiniz' diye sordum. Hiçbir cevap alamadım. Bu mu vesayet? Soruyorum bu mu? '2011 seçimlerinde son kez milletvekili adayı olacağım, yerimi daha sonra inşallah yeni arkadaşlara bırakacağım' dedim. Bu mu vesayet? Sayın Baykal, çık sende açıkla. Hadi Bahçeli sende açıkla. Yahu doymadınız... Yıllar yılı bu ülkede milletvekilliği yaptınız, doymadınız mı? Sizden başka bu parlamentoda milletvekilliği yapacak kimse yok mu? Bir de bırakın başkaları yapsın. Ben bunu yaşımda bunu söylüyorum. 55 yaşındayım söylüyorum. 70 yaşına geldin hala söylemiyorsun, hadi söyle. Söyle.  

Bu ülkede bunların bu alışkanlıkları zaten bu ülkeyi bu hale getirdi. Bak, açıkça söylüyorum, 3 seçimde olduğu gibi 29 mart seçimleri öncesinde adaylarımızı tamamen demokratik mekanizmalar içinde belirledik. Seçimle, istişare ile temayül yoklamalarıyla, aday listelerimizi oluşturduk. Bu mu vesayet? Bunun yanında hükümet olarak demokrasinin tüm kurum kurallarıyla işletilmesi noktasında azami hassasiyet içinde olduk. Hiçbir kurum üzerinde baskımız olmadı. Yasama, yürütme, yargının demokratik ülkeye yakışan şekilde kendi yetki sınırları içerisinde çalışabilmesi için her türlü özveriyi yaptık, her türlü müdahaleye hassasiyeti gösterdik.'


'27 NİSAN BİLDİRİSİNDEN SONRA NEREDEYDİN?'

Erdoğan, tüm yapılanlara karşın Baykal'ın Anayasa'nın 138. maddesini devamlı çiğnediğini ifade ederek, 'Bu mu vesayetsiz bir ülke ve vesayetsiz bir demokrasi? Bi hep bunları yaptık' dedi.  

CHP Genel Başkanı Baykal'a, '27 Nisan bildirisinden sonra neredeydin?' diye soran Erdoğan, şunları kaydetti:

'Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde neredeydin? Demokrasiye, hukuka, milli iradeye gölge düşürülmeye çalışıldığı günlerde neredeydin? Nasıl bir tavır takındın? Milletin yanında, milli iradenin yanında mıydınız? Yoksa vesayet özlemi içinde olanların yanında mıydınız? TBMM'nin hür iradeyle çıkardığı yasaları iptal ettirmek için, kendileri meclis'te, önergeyi okumuşlar, haberleri var. Oturumu, genel kurulu yöneten başkan soruyor, 'kabul edenler', hepsi ellerini kaldırıyor, 'kabul'... Hepsi, CHP'lisi, MHP'lisi. 'Oy birliğiyle kabul edilmiştir'... Oy birliğiyle kabul edilmiştir. Ertesi gün herhalde uyku devam ediyor. Bir sonra ki gün bakıyorsunuz elini kaldırılanlardan bir tanesi diyor ki 'gece yarısı baskını oldu, farkına varmadık' ve Sayın Baykal'da diyor ki 'bu bir gece yarısı operasyonudur.'  Ya senin adamların ne iş yapıyor orada? Uyuyanları niye gönderiyorsun oraya. Uyanık olanları gönder. Bu parlamento saat 3'lere, 4'lere kadar çok çalışıldı. Bunu iyi bilirsin. Arkasından ne yapıyor? Daha cumhurbaşkanımız, onaylayacak mı onaylamayacak mı belli değil, hemen anında, 'Bunu biz Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğiz' diyor. Zaten Anayasa Mahkemesi'nin kapısına kulübeyi kurmuşlar. Bu dönemde 33 kez Anayasa Mahkemesi'ne gittiler. Ayıptır ya. Biraz ciddiyet lazım. Biraz siyasi partilerde ciddiyet olur. Bu kadar sulu bir siyaset olur mu? Durmadan parlamentoda işlerini göremeyince ve elini Anayasa Mahkemesi, orada işi göremeyince ver elini Anayasa Mahkemesi. 33 kez gitmişler. Oraya da çok güveniyorlar herhalde. Bu mu demokrasi anlayışı.

Açık söylüyorum, Türkiye'de bir AK Parti, bir Tayyip Erdoğan vesayeti yoktur. Türkiye'de bir muhalefet sorunu vardır. CHP'de ise bir Deniz Baykal sultasının olduğunun son derece aşikardır.' 


ÇİN DEVLET BAŞKANI JİANG ZEMİN'E DEVLET NİŞANI'NI NASIL VERDİNİZ'

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Sayın Bahçeli, 'Urumçi'deki olaylarla ilgili ne yapıyorsun' diye sormaya başladı. sayın bahçeli, hızıma ayak uyduramazsın. Benim nerede, ne yaptığımı yakalamazsın, bilemezsin. çünkü benim senin kadar istirahat etmeye vaktim yok' dedi.

Erdoğan,  partisinin Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen Ankara il kongresinde yaptığı konuşmada, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, 'son zamanlarda kendisine nedense biraz fazla vurmaya başladığına' dikkati çekti.

'Sayın Bahçeli, 'Urumçi'deki olaylarla ilgili ne yapıyorsun' diye sormaya başladı' diyen Erdoğan, 'Sayın Bahçeli, hızıma ayak uyduramazsın. Benim nerede, ne yaptığımı yakalamazsın, bilemezsin. Çünkü benim senin kadar istirahat etmeye vaktim yok' diye konuştu.

Bahçeli'nin yazılı açıklamasında, 'Bu ciddi meseleleri ayak üstü mü konuşuyorsunuz?' diye ifadede bulunduğunu anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

'Sayın Bahçeli, biz yeri gelir ayaküstü konuşuruz, yeri gelir oturumlarda bu işi gündeme getiririz, yeri gelir ikili, başa baş konuşuruz bir de yeri gelir tüm dışişleri mensuplarıyla beraber bu işleri yaparız. Sen bize diplomasi öğretme. Önce ne kadar öğrendin ona bak, onu anlat ve Uygur Türkleri çok ağır koşullar altındayken baskı görürken Ankara'da ağırladığınız Çin Devlet Başkanı Jiang Zemin'e altında imzanız bulunan Devlet Nişanı'nı Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanlığı döneminde nasıl verdiniz, onu söyleyin. Altında sizin imzanız var. Karşılığında ne aldınız da verdiniz? Bize ne faydası oldu, Devlet Nişanı verdiniz? Neydi mecburiyetiniz? Uygur Türkçesini yasakladınız diye mi verdiniz? 'Biz münasebetleri kesin' demiyoruz. Tabii ki münasebetler yapılır, yapılmalıdır. Biz de yapıyoruz. Ama gelip ondan sonra bize istismar siyasetiyle bu konularda vurmaya kalkmayın.'

Gizlileri, saklıları olmadığını, tutarlı siyaset yaptıklarını ifade eden Erdoğan, dünyada bir ekonomik kriz bulunduğunu anımsatarak, 'Bu krizi evvel Allah hep birlikte aşıyoruz, aşacağız' dedi.

Gelecek hafta partisinin tüm il kongrelerinin biteceğini hatırlatan Erdoğan, 'Sevgili kardeşlerim, biz kendimizi daha yolun başında görüyoruz. Daha kat edeceğimiz çok yol var. Uzun ve zorlu bir yol. Dedik ya uzun, ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece. Bizler Türkiye büyüdükçe, itibarlı güçlü bir ülke haline geldikçe aşkımız, sevdamı arttı. 14 Ağustos 2001'de hangi heyecana aşka sahipsek, bugün de aynı heyecana, aynı aşka en azından sahibiz. Türkiye olarak bu şekilde bu yola devam edeceğiz' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, konuşmasında gençlere de seslenerek, 'Şunu unutmayın sizlerden daha çok çalışma bekliyorum. Bütün hassasiyetlerimizi muhafaza edeceğiz. Biz muhafazakar, demokrat bir partiyiz. Muhafazakarlığımızı koruyacağız. Muhafazakar bir siyasi parti olduğumuzu unutmayacağız. Gençler, unutmayın, biz manevi değerlerini yücelten, yükselten bir partiyiz. Manevi değerleri ayakları altına alan bir siyasi parti değiliz. Biz istiklal şairimizin ifade ettiği gibi 'ahlakın izmihlali ne müthiş izmihlal, ne millet kurtulur zira ne milliyet ne istiklal' dediği gibi ahlaka o denli değer veren bir siyasi partiyiz' diye konuştu.  

AK Parti'nin manevi değerlerini yüceltmeye devam ederken, muhafazakarlığını aileye endekslemiş bir parti olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

'Özellikle, görsel medyada son dönemlerde bazı programlar var ki, bir baba olarak çocuklarımızın, gençlerimizin yarını için bir şeyi vurgulamak istiyorum, hiçbir medya patronu gençliğimizin ahlaki erozyonuna fırsat vermemeli, ona zemin hazırlamamalı. Yarın öyle bir bela olur ki bu bela onları da çarpar, onları da vurur. Onun için güçlü olmaya mecburuz. Anneler, babalar, 'sadece okullarda bu işi çözerim' diye düşünmeyin. Bizim de üzerimizde düşen görevler var. Eğer son zamanlarda bazı arzu edilmeyen cinayetler, katliamlar duyuyorsak ve bunlardan dolayı üzülüyorsak, anne, baba olarak kendimizi de hesaba çekmeliyiz. 'Acaba biz nerede yanlış, nerede hata yaptık' bunların da üzerinde durmalıyız. Şunu da unutmamalıyız. Dün o dediğim tesisleri denetlemeye giderken orada maalesef gençliğimizin bir bölümünün halini gördük. Gerçekten üzüntü vericiydi. Bu şekilde sınırsız, kontrolsüz bir ahlaki erozyonun olduğu yapılanma bizi dertlendiriyor. Onun için aileye sahip çıkacağız. 'Çoluğumuz, çocuğumuz nereye giderse, gitsin' diyemeyiz. Kendi başına bırakılan unutmayın, ya davulcuya ya zurnacıya. Davulcu, zurnacı bana kızmasın. Bununla ne demek istediğimi anlıyorsunuz. Bir meslek noktasında bunu ifade etmek istemiyorum. Benim sanatkar olarak davulcuya, zurnacıya saygım sonsuz. Bunu farklı yöne kanalize edenler için bunu söylüyorum.'


PROJELER VE İCRAATLAR

 

İstanbul'un 28 Eylülde dev bir organizasyona ev sahipliği yapılacağını belirten Erdoğan, Uluslararası Para Fonu'nun toplantısı yapılacağını anlattı.

Toplantının yapılacağı bölgeyi dün gezdiğini belirten Erdoğan, dev bir eserin İstanbul'a kazandırıldığını, 10-11 ay gibi kısa bir süre devasa bir eserin bu ülkenin beyinleri, koordinatörleri ve müteahhitlerinin şu anda gerçekleştirdiğini ifade etti. Erdoğan, 'İstanbul'a uğradığınızda bunu mutlaka görün. '10 ayda 11 ayda bu eser nasıl yapıldı' diyeceksiniz. Öyle ufak, sıradan bir eserden bahsetmiyorum. Ancak görünce anlarsınız, görmeden anlaşılmaz. Sayın Baykal da Bahçeli de görecek. 'Yahu 10 ayda 11 ayda nasıl yapıldı' diyecekler. 7 kat yerin dibinde dev bir eser. Eskiden yapmışlar yerlerin altında şehirler. Şimdi de bunun en güzel örneğini burada veriyoruz. AK Parti iktidarı budur' diye konuştu.

Özel bir hassasiyetini paylaşmak istediğini belirten Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin 1999-2002 yılları arasında sadece 46 vakıf eserini restore ettiğini, son 7 yılda, AK Parti iktidarı döneminde ise 3 bin 363 vakıf eserinin restore edildiğini ifade etti.

Restorasyon çalışmalarının Türkiye ile sınırlı kalmadığını belirten Erdoğan, çok geniş bir coğrafyaya yayılmış, ata yadigarı eserlerin yetim, öksüz ve kimsesiz bırakıldığına dikkati çekti. TİKA aracılığıyla kültürel mirasa sahip çıkıldığını anlatan Erdoğan, en son Bosna Hersek'te Konjic Köprüsü'nün onarımının tamamladığını, Sokullu Mehmet Paşa tarafından yaptırılan Dirina Köprüsü'nün de restore edildiğini anımsattı. 

Makedonya ve Kosova'daki camilere de sahip çıkıldığını belirten Erdoğan, Kudüs'teki Osmanlı kabristanının çevre düzenlemesini yapıldığını ifade etti. 

Moğolistan'da Türklere ait ilk yazılı eserlerin bulunduğu bölgeyi ziyaret ettiklerini belirten Erdoğan, Karakurum kentinden bölgeye oraya 42 kilometre asfalt yol yapıldığını anlattı. Bu bölgeye ulaşmak için uçakla tarlaya uçakla indiklerini ifade eden Erdoğan. bölgenin açık hava müzesi haline getirildiğini, ancak yerlerinin kapalı güzel bir müze olduğunu ifade etti.

Ankara'da Yunus Emre Vakfı'nı kurduklarını belirten Erdoğan, 'Tarihi bir eseri Yunus Emre Vakfı haline getirdik. TRT 6, TRT Avaz ve TRT Türk'ü yayına başlattık. Hep bunlar 'olmaz' denilen şeylerdi. Yaptık. Böylece tüm dünyaya sesimizi duyurmaya, kültürümüzü, dilimizi dünyaya ulaştırmaya başladık' diye konuştu.

Ankara'da, büyükşehir belediyesinin yoğun çalışmasıyla birçok eser kazandırıldığını ifade eden Erdoğan, TOKİ ile birlikte yapımı sürdürülen havalimanı yolu üzerindeki çalışmalara değindi. Erdoğan, Turgut Özal Bulvarı'nın kente farklı bir hava kazandırdığını ifade etti.

Altındağ ve Keçiören belediyelerinin çalışmalarından da söz eden Erdoğan, Hacı Bayram Veli Camisi'nin çevresinin düzenlenmesi ve restorasyon çalışmasının da bir an önce bitirilmesini istedi. 

Ankara Kalesi'nin çevresinin de düzeltilmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, 'Bunu yapacağız. Ankara'ya gelen bir turisti kaleye götürmeye, Selçuklu, Osmanlı eserlerini, cumhuriyetin ilk yapılarını göstermeye çekiniyorduk. Ama şimdi hamdolsun İstiklal Marşımızın Şairi Merhum Mehmet Akif'in dergahını hiç kimseler bilmiyordu. Buraya ziyaretçiler uğramıyordu. Sağ olsun Altındağ belediye başkanımız bunu yaptı. Artık oraya da vatandaşlarımız gider hale geldi' diye konuştu. 


ANKARA'DAKİ ÇALIŞMALAR

Konuşmasında Ankara'da verilen hizmetleri de anlatan Erdoğan, kentte eğitim bazında 8 bin 859 derslik yapıldığını, okullara 29 bin bilgisayar dağıtıldığını kaydetti. Sağlıkta kentte 735 trilyon lira tutarında hizmet verildiğini belirten Erdoğan, Ankara'ya ayrıca bir de sağlık kent kurulduğunu söyledi. Sağlıkkent'in şu anda proje çalışmalarının bitmek üzere olduğunu ifade eden Erdoğan, biter bitmez uygulamanın süratle başlayacağını belirtti.

Toplu konutta bugüne kadar 45 bin konut uygulamasını yaptıklarını ve 29 binini sahiplerine teslim ettiklerini ifade eden Erdoğan, '79 senede Ankara'ya 274 kilometre bölünmüş yol yapıldığını, 7 yılda ise bu rakamın 317 kilometre olarak gerçekleştiğini anlattı. 

Başbakan Erdoğan, havalimanı, Eskişehir ve Samsun yolunun üzerinde yapılacak konutlarla kentin girişinin modern bulvar haline getirilmesini istedi. 


KONGREDEN NOTLAR

  

AK Parti Ankara 3. Olağan Kongresi'nde Murat Alparslan ve Hüseyin Gökalp başkanlık için aday oldu. 

Kongreye, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Devlet Bakanları Selma Aliye Kavaf ile Zafer Çağlayan, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Abdulkadir Aksu, Edibe Sözen, Bülent Gedikli ve Haluk İpek, AK Parti Kadın Kolları Başkanı Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin, AK Parti Gençlik Kolları Başkanı Fatih Şahin ve milletvekilleri katıldı.

Salonda bulunan AK Parti Ankara Gençlik Kolları'nın hazırladığı 'AK Gençlik, Dumansız Hava Sahasını Destekliyor' ve 'Sigarayı Bıraktık Artık Senin Tiryakiniz' pankartları dikkat çekerken, partililere, sigara yasağının genişletilmesiyle ilgili olarak bugün başlayan uygulama hakkında broşür dağıtıldı.



AYRINTILAR GELİYOR!..

15 yıl önce