|

Masonluk ve mafyanın DNA'sı aynı

İngiliz akademisyen John Dickie, Masonluğun merkezinde gizlilik kültü olduğuna dikkat çekiyor. Dickie, “Sicilya mafyası, örgütlenme biçimi açısından Masonik bir DNA’ya sahiptir. Aynı şekilde Ku Klux Klan ve Mormon Kilisesi de. 19. yüzyılda birçok devrimci siyasi kardeşlik örgütlenmesi ya Masonikti ya da aynı türden örgütsel ilkeleri ödünç almışlardı” ifadelerini kullanıyor.

Merve Akbaş
04:00 - 21/05/2023 Pazar
Güncelleme: 23:25 - 20/05/2023 Cumartesi
Yeni Şafak
İngiliz akademisyen John Dickie.
İngiliz akademisyen John Dickie.

Mosonluk dünya üzerinde her zaman tartışılagelmiştir. Gizli ritüelleri olan bu örgütün amaçları, dinsel bir yapı olup olmadığı gibi sorular uzun yıllardır soruluyor. Kronik Yayınları’ndan çıkan Kardeşlik kitabının yazarı İngiliz akademisyen John Dickie ile Hür Masonlar üzerine konuştuk. (Röportaj çevirisi için Elvide Demirkol’a teşekkür ederiz)

Masonluk üzerine bir kitap yazmaya nasıl karar verdiniz?

BBC’de Sicilya mafyası hakkında bir konuşma yaparken mafya üyelerinin mafyayı, Masonluğun suçlular için olan bir versiyonu olarak tanımladığını söylemiştim. Eve varınca İngiltere Birleşik Büyük Locası (UGLE) İletişim Direktörü’nden gelen bir e-posta ile karşılaştım; kendi mesaj kutusunun, programda sarf ettiğim sözlere itiraz eden Masonların e-postalarıyla dolup taştığını belirtiyor ve beni Londra’nın Covent Garden bölgesinde yer alan devasa Hür Masonlar Genel Salonu’na davet ediyordu. Hakikaten ilginç bir ziyaret oldu ve bu ziyaret, hemen o anda, yazılmayı bekleyen bir kitap olduğunu fark etmemi sağladı, zira umum nezdinde Masonlara dair tartışmalara iki farklı rivayet egemen oluyor: Bizzat Masonlar tarafından ileri sürülen ilk anlatıma göre Mason kardeşliği, yanlış anlaşılan ve ayrımcılığa maruz kalan bir yardım ve dostluk vasıtasıdır. Onlar dışında herkesin ileri sürdüğü diğer rivayete göre ise Masonluk, en iyi ihtimalle, birbirlerinin menfaatini kollayan insanların oluşturduğu kirli bir entrika topluluğu, en kötü ihtimalle de şeytani bir komplodur. Dünyanın dört bir yanında Masonluğa ilişkin son 300 yılı aşkın bir zamana yayılan farklı bağlamlara bakacak olursak, az önce bahsettiğimiz iki anlatımın da gerçeğin bir parçası olduğu sonucuna varırız. Ancak bu konuda söylenecek daha çok söz, anlatılacak daha ilginç ve daha şaşırtıcı birçok rivayet var.

RİTÜELLERİ VE MERASİMLERİ ÇOK

Türkiye’de Masonluğun gizli bir örgüt yapılanması olduğu bilinir. Dünyada da böyle mi? Tabii bu bağlamda sizin araştırmanızı nasıl yürüttüğünüzü de sormak isterim.

Araştırmamı herhangi bir tarihçinin yapacağı şekilde gerçekleştirdim: Yayımlanmış ve yayımlanmamış her türden farklı kaynağı eleştirel bir şekilde analiz ederek. Her yerde, Masonluğun merkezinde belli bir gizlilik kültü vardır ve bu kült Mason tarihinde itici gücü oluşturur. Masonluğa dair merasimler iç içe geçmiş farklı katmanlardan oluşan bir gizlilikle yürütülür. Gerçekleştirilen ritüellerin bizzat biçimlerinin de gizli olması gerekir. Ritüellerde Masonların değerleri birtakım sembollerin ardına gizlenmiştir. Ve, nihayet, Masonluğa kabul töreninde erkekler, en önemli merasimlerin merkezinde yer alan Masonluğun üç gizli hakikatini asla ifşa etmeyeceklerine dair dehşet verici yeminler etmek zorundadır. Bu gizlilik kaçınılmaz olarak karşıt tepkilere yol açmıştır. Bir tarafta, bu sırları öğrenmek isteyen potansiyel üyeler Masonluğun büyüsüne kapılıp ona doğru çekilirken, mevcut üyeler de bu sırlara sahip seçilmiş birkaç kişi arasında yer alarak, kurulan o ortak bağı hissederler. Diğer tarafta, meselenin dışında olanlarsa, Masonluktan kuşkulanır ve bu gizliliğin hiç de hayra alamet olamayacağına kanaat getirir.

Tüm bunları bilhassa tuhaflaştıran hususa gelince; ilk olarak, Masonluğun sırları aslında sır değildir. Masonluğun sırları neredeyse Hür Masonluk var olalı beri ifşa edilmektedir. İkincisi, Masonların korkunç bir şekilde ölmeye katlanma pahasına olsa müdafaa edeceklerine ant içtikleri üç temel sır, tek kelimeyle alelade şeylerdir. Bu sırların her biri, Kardeşliğe tam üyeliğe geçildiğini işaret eden, uzun ve gizemli bir ayinin sonunda öğrenilir. O sırlar şunlardır: 1. İyi bir adam olmaya çalış. 2. Dünya hakkında bilgi edinmeye çalış. 3. Ölüm ciddi bir iştir ve bizi biraz düşünmeye sevk eder. Hakikaten gülünç şeyler.

SİCİLYA MAFYASI AYNI DNA

Kitabınızın alt başlığı oldukça ilginç; Hür Masonlar Modern Dünyayı Nasıl Şekillendirdi? Bu zor soruyu biraz değiştirerek size sormak isterim: Sizce Hür Masonlar dünyayı neden ve nasıl şekillendirdi?

Tüm kitabı özetlemem gerekir! Masonluk 1717’de modern haliyle kuruluşunu takip eden yirmi yılda, imparatorluk ve ticaret akımları sayesinde Londra’dan dünyanın her yerine yayıldı. Avrupa’nın dört bir yanında, Amerika kıtasındaki ülkelerde, Orta Doğu’da, Hindistan’da ve diğer başka yerlerde localar vardı. Amerika Birleşik Devletleri başkanlarından kaçının Mason olduğunu bir düşünün: 14. Masonluğun doruk noktasına çıktığı 1959’da sadece Birleşik Devletler’de 4 milyondan fazla Mason yaşıyordu. Gelgelelim, Masonluk, en iyi niyetlere rağmen, başka biçimlerde de etkili olmuştur. Örgütler için hayli güçlü bir model oluşturmaktadır: Bu temel Masonluk modeli, Masonluğun başlangıçtaki amaçlarından epey uzak amaçlara sahip çok sayıda başka örgütlenme tarafından benimsenip uyarlanmıştır. Sicilya mafyası, örgütlenme biçimi açısından Masonik bir DNA’ya sahiptir. Aynı şekilde Ku Klux Klan ve Mormon Kilisesi de. 19. yüzyılda birçok devrimci siyasi kardeşlik örgütlenmesi ya Masonikti ya da aynı türden örgütsel ilkeleri ödünç almışlardı.

Bugünkü Masonlukla tarihsel süreçteki Masonluk arasında bir fark var mı?

Masonluk toplumları zaman ve mekân boyunca etkilediği gibi, toplumlar da Masonluğu her farklı bağlamda şekillendirmiştir. Masonluk bulunduğunuz yere ve zamana göre epey bağımsız anlamlar taşır. Kardeşliğin daha ilk yıllarından itibaren Masonlar birbirleriyle her türlü konuda tartışmışlardır. Başvurulacak en doğru ritüeller hangileri? Bu ritüellerin gerçekliğine kim ruhsat vermeli? Kadınların katılmasına müsaade edilmeli mi? Ya ateistlerin? Ya Müslümanların? Veyahut Hinduların? Ya da siyahi insanların? Masonluk tarihi, çoğu zaman dönemin siyasi ve toplumsal iklimini yansıtan, hizipleşmelerin ve doktrinsel tartışmaların tarihidir.

Kimi eğlenmek kimi fayda için

Son olarak bir insan neden Mason olmak ister? Bu sorunun cevabı bu örgütün nasıl büyüdüğünü de bize gösterebilir diye düşünüyorum.

Farklı insanlar Masonluğa farklı sebeplerle giriyor. Kardeşlik için giren var. Eğlence olsun diye giren var. Ya da bu tür bir mensubiyetten birtakım menfaatler elde edeceklerini hayal ettikleri için, Kardeşliği tırtıklayabilecekleri bir iyilik bankası olarak düşündükleri için girenler var. Dahası, Masonluğun, onu bir dinle karşılaştırılmasını sağlayan gerçek bir ruhani tarafı da var. Masonluğa ait tüm ritüellerde öyle ya da böyle ölüme atıfta bulunulur: Bu atıf, kurukafalar, kemikler ve tabutlar gibi sembollerde görülür. Masonluk derin bir manada, hepimizin korktuğu bir şey olan ölümle ilgilidir. Bence Masonlar, ölüme, özenli biçimde düzenledikleri o ayinler yoluyla hep birlikte, diğer Kardeşleriyle beraber karşı koyduklarında onu daha az korkutucu buluyorlar. Britanyalı büyük filozof Bertrand Russell bir keresinde şöyle yazmıştı: “En sâfî dinler, korkunun fethiyle ilgilenir.” Pek tabii, ölüm korkusu en temel korkudur. Hristiyanlıkta İsa’nın ölümü ve dirilişi hikâyesi, bu durumu en iyi anlatan örnektir. Milliyetçilik de insanın ülkesi için ölmesi fikri üzerinden epey benzer bir vazifeyi görmektedir. İnsanlar olarak ölüme bir biçim, bir mana kazandırabilen inanç sistemlerinin peşinden gideriz. Masonluğun dünyanın birçok yerinde başarılı olmasının ardında yatan başlıca itici güçlerden biri de budur.



#Edebiyat
#Felsefe
#Toplum
#Röportaj
1 yıl önce