|

Tarihi Liman Han kültür ve sanatın yeni başkenti

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Beyazıt Sirkeci hattını yeniden ihya ediyor. Mimar Vedat Tek’in yaptığı tarihi Liman Han dünyanın en nadide kültür sanat merkezi olacak. İTO Başkanı Şekib Avdagiç, yıkılma tehlikesiyle yüz yüze olan Vedat Tek’in yaptığı tarihi Liman Han’ı bir kültür merkezine dönüştürmek için yapılan çalışmaları anlattı. Avdagiç, kültür merkezinde İstanbul kitaplarından oluşan nadide bir kütüphane kurulacağı müjdesini de verdi. Beyazıt Sirkeci hattını yeniden kültür sanatın buluşma adresi yapmak için yola çıktıklarını belirten Avdagiç, ayrıca İTO’nun ek binasını da kültür merkezi olarak hizmete sokacaklarını, bitişikteki Hİdayet Camisini ise restore edeceklerini belirtti.

Ayşe Olgun
04:00 - 7/03/2021 Sunday
Güncelleme: 00:17 - 7/03/2021 Sunday
Yeni Şafak
Şekib Avdagiç
Şekib Avdagiç
Bir dönem ülkemizin kültür sanat dünyasını buluşturan Beyazıt Sirkeci hattı İstanbul Ticaret Odası’nın katkılarıyla yeniden tarihi ve kültürel yüzüyle canlanıyor. Yapılan restorasyonlar ve kültürel yayınların yanında şimdi de mimar Vedat Tek’in Sirkeci’de yaptırdığı ve yıkılma tehlikesiyle yüz yüze olan Liman Han ayağa kaldırılıyor. Hanın ön cephesi sanat şahaseri adeta. İTO bu önemli yapıyı restore ederek dünyanın en nadide kültür merkezi yapmak için çalışmaları başlattı. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç’le hem bu hanı hem de Beyazıt Sirkeci hattının kültürel kimliğini öne çıkarmak için yapılan çalışmaları konuştuk. Yakında pek çok güzel haber bu bölgeden gelecek.

-İstanbul’un en eski ticaret merkezi olan Eminönü Sirkeci bölgesi ticari kimliğinin yanında kültürel kimliğiyle de öne çıkan tarihi bir bölge. Sİz de bölgenin kültürel kimliğini öne çıkaran projeler için çalışıyorsunuz. Nasıl bir yol izliyorsunuz?

Kültürel yatırımları, kültürel mirası koruma noktasında neler yapılacağı şeklinde ele alırsak, şunu görürüz: Aslında bu konuda herkesin görebileceği çok açık çalışmalar yürütüyoruz. Biliyorsunuz, Tarihi Yarımada’da kültürel mirasın ihya edilerek, şehre değer katan bir unsura dönüştürülmesi, ilk defa İstanbul Ticaret Odası tarafından yapılmıştı. Benim de başkanvekili olarak İTO yönetiminde bulunduğum sırada biz Tarihi Yarımada’da bulunan tarihsel yapıları restore ederek, yaşayan mekanlara çevirmeye başladık. Bir başyapıt olan Yeni Camii Hünkâr Kasrı’nı restore edip hizmete açtık. Orayı bir müze gibi muhafaza edip en uygun yerini de sergi mekanına dönüştürdük. Hemen altındaki küçük hücreleri de geleneksel Türk sanatlarının ve el işlerinin hayat bulduğu merkezcikler yaptık. Ardından Rüstempaşa Medresesi’ni, Şehzade Mehmed Külliyesi’ni, Kızlarağası Medresesi’ni restore ettik. Restorasyonlar ise bölgeyi canlandırdı, yeni restorasyonları beraberinde getirdi. Ama çok önemli bir gelenek daha başlattık. Sultanhamam ve Mahmutpaşa’da yolları düzenleyerek yayalaştırdık. Başlangıçta esnafların şikayetlerine yol açan bu uygulama, onlara misliyle gelir getiren bir sisteme dönüşünce yayalaştırma hızla yayıldı.

VEDAT TEK’İN LİMAN HAN’I ÇÖKMEK ÜZEREYDİ

-Kültür Merkezi, kütüphane gibi çalışmalarınız var. İTO binasının da bulunduğu bu bölgede yapılacak kültürel yatırımlarla ilgili ne tür sürprizler olacak?

İkinci olarak bu bölgede kültürel mirasa yapılan en büyük yaptırım İstanbul 2010 Avrupa Kültür Ajansı Başkanı olduğum dönemde gerçekleşti. Dolayısıyla biz kültürel mirasımızı koruyarak kültür endüstrisini canlandıran bir süreci başlatmış olduk. Şimdi de bunun tamamlayıcı halkasındayız. Bu bölgede mülkiyeti bize ait olan yapıları aslına uygun restore ederek, öncelikle kültür ve sanat mekanları olarak öne çıkartmaya çalışıyoruz. Sözgelimi ünlü Mimar Vedat Tek’in Liman Han’ı çökme tehlikesinden kurtarıp ihya ediyoruz. Orayı yaşayan bir kültür ve araştırma merkezine çeviriyoruz. Aynı şekilde merkez binamızın yanındaki ek hizmet binamızı da depreme karşı dayanıksız olması sebebiyle aslına uygun olarak yeniden inşa edip Türkiye’nin en önemli kültür projelerinden birinin uygulandığı alana dönüştüreceğiz. Benzer şekilde Unkapanı’nda bulunan ve gittikçe Haliç’in çamuruna doğru kayan eski hizmet binamızı da modern tekniklerle, yeniliyoruz. Orayı da İstanbul Ticaret Üniversitemiz ile beraber kullanacağız. Son olarak da bizim manevi sorumluluğumuzda bulunan bahçemizdeki Hidayet Camii’ni restore etmek için gerekli adımlara attığımızı müjdelemek isterim.

KÜLTÜREL YÜZÜ YENİDENHAREKETLENSİN

-Bir dönem sadece İstanbul’daki kültür sanat camiasını değil bütün ülkedeki kültür sanat camiasının buluşma mekanı Beyazıt-Cağaloğlu- Sirkeci hattıydı. Kahveler, yayıncılar, kitapçılar buradaydı. Kültür sanat dünyasının buluşma adresi yeniden bu bölge olabilir mi? Neler öngörüyorsunuz?

Bizim kanaatimize göre de Beyazıt, Cağaloğlu, Sirkeci hattı kültür ve sanat dünyasının buluşma adresine yeniden dönüştürülmeli. Çünkü Tarihi Yarımada, sadece tarihi eserlerden ibaret değildir. Buraya ruhunu veren, binaları taş olmaktan kurtarıp bir medeniyetin nakşedildiği ve yankılandığı yapılara çeviren kültür ve sanattır. Ama bu, nostaljik bir çalışma olmamalı. Bu semtlerde kültür ve sanat devlet eliyle, belediyeler eliyle, STK’lar marifetiyle ve diğer kurumlar eliyle teşvik edilip desteklenmeli. Binalar ya modern yüzlü kitapçılara, ya bir galeriye, ya bir sanat evine, ya bir eğitim merkezine, ya da sanatsal ve kültürel kafelere dönüştürülmelidir. Bu bölgenin önemli bir şansı var. Burası üniversite bölgesi… Üniversite öğrencilerinin, yazarların, sanatçıların buluştuğu ortak mekanlarla tarih, burada yeniden yazılabilir. Elbette Küllük ya da Marmara Kıraathanesi aynen canlanmaz. Ya da bir zamanlar bütün gençliğe yön gösteren MTTB binası bir daha o şekilde ihya edilemez. Ama çağın bakış açısı ve ihtiyaçlarıyla bu bölge, kültür ve sanatın dirildiği yere dönüşebilir. Sözgelimi Çemberlitaş’ta yürürken bir binanın cephesinde “Burada Peyami Safa gençlerle buluşurdu” diye bir tabelayı görürseniz farklı bir hisle dolarsınız. Necip Fazıl’ın, Sezai Karakoç’un ya da diğer yazarlarımızın ömrünü geçirdiği bu mekanlarda hatıralar canlandırılıp yeni nesillere aktarılmalı.


DÜNYAYA ÖRNEK OLACAK BİR KÜLTÜR MERKEZİ

-Mimar Vedat Tek’in yaptığı bölgedeki en eski hanlardan Liman Han’da sanırım bir kütüphane de kurulacak ve kütüphanede özellikle İstanbul kitapları öne çıkacak. El yazmaları, İstanbul ile ilgili yabancı kitaplar vs . neler olacak. Biraz ayrıntılı bilgi istesek neler anlatırsınız?

İstanbul Ticaret Odası Başkanı olarak benim hayalim ve amacım, ihya ettiğimiz kültürel mirasımızı kültür ve sanatın hizmetine vermektir. Liman Han’ı da bu bakış açısıyla ele alıyoruz. Çünkü Liman Han, bizim millî mimarî rönesansımızın önemli eserlerindendir. Osmanlı İmparatorluğunda mimar-ı şehriyarilik yapmış, Cumhuriyet döneminde ise Yeni Türk Üslûbunun gelişiminde öncü rol oynamış bir mimarımızın eserini çökmekten kurtarıp ihya etmekle övünmüyoruz. Bu bizim vazifemiz… Bu şehre karşı sorumluluğumuz… Bizim asıl övündüğümüz, sanat tarihçileri eşliğinde yaptığımız ve tarihsel her unsurunu koruduğumuz bu yapıyı restore ettikten sonra, iş dünyasının hizmetine sunmaktansa kültür ve sanatın hizmetine sunmamızdır. Bunun çok anlamlı olduğunu düşünüyorum. Sizin de belirttiğiniz gibi bu yapımız için üzerinde çalıştığımız çeşitli projelerimiz var. Buraya sadece İstanbul ve Türkiye’nin değil, dünyanın da en nadide bir kültür merkezi yapacağız. İstanbul Kitaplığı oluşturmak hayallerimizden biri… Uzmanların gözetiminde bu yönde çalışmalarımız sürüyor. Maalesef bununla ilgili fazla bilgi veremeyeceğim, çünkü vereceğimiz her ayrıntı, farklı dalgalanmalara yol açıyor.

Bölgenin yayalaşmasını istiyoruz

  • -Eminönü çok eski bir ticari merkez olduğu için pek çok tarihi han da var. Bu hanların pek çoğu da bakımsız. Genel olarak bu tarihi hanlarla ilgili bir çalışmanız var mı onu da merak ettim?
  • Eminönü hanlar bölgesi… Çünkü bir zamanlar büyük Osmanlı İmparatorluğu’nun, yani yaklaşık 40 ülkenin ticaretinin kalbi burada, bu hanlarda atıyordu. O yüzden hanlarımız hem mimari açıdan, hem de ekonomi tarihimiz açısından ciddi bir zenginliğe sahiptir. Bu hanların ekonomiye kazandırılması gerekiyor. Bizim bu konuda son 15 yıldır savunduğumuz bir gerçek var: Burası yayalaştırılarak, sokakları şenlendirilerek irtibat ofislerinin olduğu tarihî ve turistik bölgeye çevrilmeli… Tıpkı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi burada şık satış vitrinleri olmalı… Sokaklarda dolanırken hem tarih solumanız, hem de modanın, ticaretin vitrine yansımış ürünlerini seyretmeniz gerekir. Tıpkı Barselona’da, Prag’da, Paris’te olduğu gibi. Sözgelimi Paris’te Saint Germain bölgesi bu dönüşüne çok güzel ve başarılı bir örnek... Biz gerek İTO olarak, gerekse 2010 Ajansı Başkanlığım sırasında bu yönde çalışmalar yaptık ve olumlu sonuçlar aldık. Şimdi İTO’nun arka sokaklarından başlayarak yürümeye başladığınızda birçok hanın restore edilip şık görüntüsünün yanı sıra az önce resmettiğim içeriğe de kavuştuğunu göreceksiniz. Demek ki doğru bir süreç devam ediyor. Bu sürecin hızlandırılması ise devletin ve belediyelerin teşvik tedbirleriyle mümkün. İTO olarak bizim yaptıklarımız özendirici çalışmalardır… Bunları da yaptık, yapmaya da devam ediyoruz.

Biz kültürel kimlik için üzerimize düşeni yaparız

-Babıali’nin hafızası olan pek çok mekan var. Bugün bu mekanlar ya bakımsız terk edilmiş durumda ya da otele çevriliyor. Geçtiğimiz günlerde İstanbul’un Kültürel Yüzü kitabıyla bölgenin kültürel hafızasını kayıt altına aldınız. Peki yayıncılığın tarihi için çok önemli olan bu bölgedeki binalar için de bir proje yürütmeyi düşünüyor musunuz?

Çok daha önce bu projelere başladık. Bugün Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi tarafından kullanılan Kızlarağası Medresesi, İTO tarafından restore edilip Yazarlar Birliği’ne verilmiştir. Bize ulaşan önerilerden değerlendirdiklerimiz oluyor. Ancak sizin bahsettiğiniz anlamda, İstanbul’un Kültürel Yüzü kitabında bahsi geçen bir zamanların önemli kültürel mekanlarının ihyasıyla ilgili bir proje olursa, İstanbul Ticaret Odası olarak biz de gerekli desteği veririz. Sözgelimi Kültür ve Turizm Bakanlığımız ya da İstanbul Valiliğimiz bu amaçla pilot bir proje başlatırsa, kamunun koordinatörlüğünde İstanbullu tüccarlar da üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmekten kaçınmayacaktır.


İstanbul’un kültür ve sanatına sahip çıkmaya özendiriyoruz


-Eminönü-Sirkeci-Beyazıt hattı aynı zamanda yayıncılığın da kalbi olan ve bu anlamda tarihi kimliği olan bir bölge. İTO da bölgedeki en eski yayıncılardan biri. Bugün de bu yayıncılık anlayışını sürdürüyor ve özellikle kültür sanat yayınlarıyla öne çıkıyor. İTO’yu diğer yayıncılardan ayıran en önemli farkı nedir? Yayıncılıkta hedefiniz İstanbul’un kültür sanat yüzünü öne çıkarmak diyebilir miyiz?

Yayıncılığımızın odağında İstanbul ile ekonomi ve ticaret var. 136 yıldır aynı istikamette devam ediyoruz. Biz yayıncılığımızı özel sektör mantığıyla, yayıncı saikleriyle yapmıyoruz. Bunu bir sosyal sorumluluk olarak görüyoruz. Yayıncılık, İTO’nun bu şehrin sakinlerine karşı, çocuklarına karşı, gençlerine ve aydınlarına karşı yerine getirmek mecburiyetinde olduğu bir sorumluluğun adıdır. İstanbullu tüccarların, İstanbul’un kültür ve sanatına sahip çıkmalarının simgesidir. Bizi diğer yayınevlerinden ayıran en önemli özellik, işte budur. Tüccar olarak yayıncılığa kârdan azade bakış açımızdır.

#Liman Han
#İTO
#Mimar Vedat Te
3 years ago