|

Yeditepe sanata çıkar

‘Yeditepe Bienali’ geleneksel sanatları ilk kez ‘bienal’ çatısı altında buluşturuyor. 600’ün üzerinde sanatçının 3 bine yakın eserle katıldığı bienal Tarihi Yarımada’da 30’a yakın tarihi mekanın ev sahipliğinde gerçekleşecek. Bienalin küratörü Serhat Kula ile bir araya gelip bir harita çıkardık.

Yeni Şafak ve
04:00 - 1/04/2018 Pazar
Güncelleme: 11:12 - 2/04/2018 Pazartesi
Yeni Şafak
FOTOĞRAF: SEDAT ÖZKÖMEÇ
FOTOĞRAF: SEDAT ÖZKÖMEÇ

Geleneksel sanatların sergileme sunumuyla ilgili sorunları, klasik sanatların geleceğe aktarılması konusunda tartışmalar devam ederken Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerinde Fatih Belediyesi ve Klasik Türk Sanatları Vakfı işbirliği ile düzenlenen ‘Yeditepe Bienali’ ise geleneksel sanatları ilk kez ‘bienal’ başlığı altında buluşturuyor. 15 Mayıs’a kadar sanatseverleri bir araya getirecek. Yeditepe Bienali’nin ana teması Ehl-i Hiref. Bienal kapsamında bu temanın içinde Çiçeğin Her Hali, Kuş Misali, İstanbul’a Dair, Kusursuz Tekrar ve Mekandan Taşanlar olmak üzere beş farklı alt tema yer alıyor. Bienale 600’ün üzerinde sanatçı, 3 bine yakın eserle katılıyor. Tarihi Yarımada’da bulunan 30’a yakın tarihi mekanın ev sahipliğinde gerçekleşecek bienalin küratörü Serhat Kula ile bir araya gelip bienalde ne var ne yok sizler için bir rehber çıkarmaya çalıştık.


ÜÇ FARKLI JENERASYON

Bienallerde ağırlıklı olarak pavilionlar olur ve burada enstalasyonlar çalışılır. Toplamda da elli altmış sanatçının katılımı sağlanır. Bu sayının belirlenmesi aşağı yukarı iki yılı kapsar ve bienaller de tam bu periyotta yapılır. Bienal küratörü dünyanın farklı noktalarında hazırladığı stratejiyi yakalamak için tespitler ve araştırmalar yapar. Kula bunu şiir yazmaya benzetiyor ve “Enstalasyon ağırlığını düşük tuttum. Çünkü bu sanatlar enstalasyon kültürüne, üç boyut kültürüne yeni bir denemeyle katılacak. Tamamını enstalasyon olarak hazırlamaya hazır değiliz. Aslında çok da istemiyoruz. İki mantık arasındaki farkı yakalamak için klasik işleri de sergiledik. Üç ayrı kulvar oluşturduk. Tamamen klasik eserler, çağdaşlar ve enstalasyonlar. Üç jenerasyon gibi. Kadim, çağdaş ve enstalasyon” diyor.


BEKLENTİM KARŞILIKSIZ ÇIKMADI

Klasik sanatçıların tamamen çağdaş bir sergileme tarzı olan bienale nasıl baktığını merak edip Kula’ya nasıl tepkiler aldığını soruyorum. Kula’nın cevabı şöyle: “Sanatçılardan bazıları bunun mantık olarak çağdaşı anımsattığını, bizim sanatlarımıza zarar vereceğini düşündüler. Bazıları ise çok güzel bir fikir oluşturduğunu, ortak noktayı yakaladığını ve gündem oluşturduğunu söylediler. Biz aslında bu üretimlerde klasiği bozmak, formunu değiştirmek, yanlış bir şey yaparak ecdada saygısızlık yapmak ve kökünü kurutmaktan çok çekindik. Benim asıl arzum daha fazla klasik çalışanların bu denemeleri yapmasıydı. Çünkü onlar neyin nerede bozulduğunu çok iyi biliyorlar. Benim bu beklentim de karşılıksız çıkmadı. Klasik sanatlarda kemale ermiş kişilerin dahi bu fikirlerime karşı gösterdikleri açıklık beni etkiledi.”

İSTANBUL’U KEŞFETTİRECEK ROTA

Yeditepe Bienali’nin İstanbul’u yeniden keşfettirecek bir rotası var. Milyonlarca insanın önünden, içinden geçtiği mekanlar bienale tahsis edilmiş. Tarihi Yarımada’yı gözünüzde canlandırın. İstanbul’u İstanbul yapan, dünyada bir cazibe merkezi kılan tüm yapıların içlerinde açılacak sergiler hem sanata bakışımızı hem de bu mekanlara bakışımızı hizaya sokacak gibi. İlk kez göreceğimiz mekanlar da var. Mesela Nuruosmaniye Camii’nin mahseni ilk kez gün yüzüne çıkacak. Süleymaniye Camii’nin yanındaki Salis Medresesi. Hakeza Darphane-i Amire. Bienalin Yarımada’dan şehrin tüm sokaklarına taştığını da görüyoruz. Kamusal alanlar Gülhane Parkı, Sirkeci Garı, Balat sokakları… Elbette anıt mekanlar da var. Ayasofya, Topkapı Sarayı gibi.


Yirmi metrelik tesbih yaptı

Bu saydığımız lokasyonlara günde bir milyondan fazla insan ayak basıyordur. Bu rakamı düşününce bienali izleyecek izleyici sayısını milyonlarla tahmin edebiliriz. Şimdi biraz mekanlarda küçük bir tura çıkalım. Ebru ve minyatür sanatçısı Hatice Ünal, Balat’ta bir sokakta bu görseli ebrulu kumaşlarla yeniden canlandırıyor. Ünal’ın bir diğer işi de Ayasofya’da sergilenen yaklaşık yirmi metre uzunluğunda 99’luk bir tesbih. Bu tesbihin üzerinde de ebrular yer alıyor.


Selçukludan ilhamla koridor

Zehra Karakoç’un Selçuklu kültüründeki geometrik desenlerden hareket ederek oluşturduğu enstalasyonu da Gülhane Parkı’nda sergileniyor. Geometrik desenlerin bir nesneye dönüştürüldüğünde taşıyabilirlik özelliklerini keşfeden Karakoç’un doktora tezi de bu yönde. Bu desenleri mimari bir konstrüksiyona dönüştüren sanatçı sadece bu desenlerden bir koridor oluşturmuş. Enstalasyon bize aslında Selçuklu’dan miras kalan bu desenlerin aslında ne kadar mimari olduğunu gösteriyor.


Tartışmaları bitirecekler

Ebru sanatında klasikçiler ve yenilikçiler arasındaki tartışmalara zaman zaman şahit oluyoruz. Bu tartışmaları sonlandıracak bir birliktelik de Yeditepe Bienali kapsamında Sirkeci Garı’nda gerçekleşiyor. Üçü de birbirinden kıymetli ebru sanatçıları Hikmet Barutçugil, Alparslan Babaoğlu ve Fuat Başar’ın garın tavanını süsleyen 100 metrekarelik bir enstalasyonu heyecan uyandırıyor. Çünkü bir taraftan baktığınızda sadece Barutçugil’in 100 farklı ebru çalışmasını görürken başka bir yerden baktığınızda Babaoğlu’nunkileri bir başka açıdan da baktığınızda Başar’ın ebrularıyla karşılaşıyorsunuz. Tamamen matematik kullanılarak hazırlanmış büyük bir illüzyon.


Ebru damlasının içinde bir insan

Gülhane Parkı’nda sergilenen birkaç enstalasyon var. Ebru sanatçısı Özden Aydın, su molekülünden hareketle ilerleyerek 2,5 metre boyutunda üçgen prizmalardan oluşan bir küp hazırlamış. Küpün etrafı tamamen ebrularla kaplı. Seyirci küpün içine girebiliyor. Üst tarafta da modern bir hat tasarımıyla insanın sudan yaratılmasını anlatan bir metin var. Su molekülünün içine giren insan aslında kendi yaratıldığı şeyin içine girip dünyayla ilişkisini kesiyor. Ebru damlasının içinde bir insana dönüşüyor.


Bin kuşun Hikmet’i

Hikmet Barutçugil’in Japon sanatçı Miki Oshita ile birlikte çalıştığı origami kuşları da oldukça enteresan. Oshita’nın origami için kullandığı kağıtların tümü Barutçugil’in Barut ebrularından oluşuyor. Burada seyriciyle ortak bir çalışma da yapılacak. Seyircilere origami yapımı öğretilecek ve origami kuşlarının içine birer dilek konulacak. Kuşların sayısı bine ulaştığında hepsi bir çembere asılacak.


Üç boyutlu minyatür yapıyor

Normalde yüzeylere yapılan minyatürleri Berrin Çakin Güç, endüstriyel bir malzeme olarak evlerde ve çoğunlukla zeminlerde kullanılan epoksilere yapıyor. İki boyutlu izlemeye alıştığımız minyatürlere derinlik katarak katmanlı minyatürler yapıyor. Dolayısıyla biz ilk defa minyatürü üç boyutlu olarak görüyoruz.


Hat sanatına yeni bir bakış

Mustafa Cemil Efe Yeditepe Bienali’ne birkaç farklı enstalasyonla katılıyor. Perspektif ve göz yanılgısı üzerine hazırladığı bir çalışma var. Efe’nin işleri, hat sanatına farklı bir gözle bakmamıza olanak veriyor.

#bienal
#Yeditepe Bienali
6 yıl önce