|
Rusya krizi ve riskler...
Rusya krizi herhangi bir kriz değil.

Karşınızda ani, sert hareketler yapabilen, dünyanın en kuvvetlileri arasında yer alan ordusuna rahatlıkla başvurabilen, fiili durumlar yaratabilen bir ülke var. Bu ülke, Putin'le birlikte “süper güç” olduğu eski günlerine dönmek istiyor.

Ortadoğu bölgesine aşırı ilgisinin, Suriye'de kurduğu yeni üslerin, İran'la kurduğu çıkar ittifakının önemli nedenlerinden birisi bu.

Nitekim meselesi IŞİD değil Rusya'nın. IŞİD'le mücadele için operasyonlara başladığı Ortadoğu'da hedefi çıkarlarına göre değiştirmiş durumda. Esat'ın muhaliflerine saldırıyor. Alanı Esat için temizlemeye çalışıyor. İtiraz dinlemiyor. Fiili güç kullanıyor. Hiç bir IŞİD unsuru içermeyen Türkmen bölgesi Bayırbucak'a yaptığı saldırı da bunlardan birisi.

Girdiği, egemen ya da hami olduğu alanları başkalarının girişi ve müdahalesine kapatan bir politika izliyor.

Rus uçağının sınır ihlali yapma tarzı bunun göstergelerinden birisiydi. Uçaklarının düşürülmesinin Ruslar tarafından bu politikaya isteyerek ya da istemeden yapılmış bir meydan okuma olarak değerlendirilmesi bu yüzden.

Türkiye'nin kimi konularda yakın durduğu, alışveriş içinde olduğu, ancak Esat rejimi gibi pek çok temel sorunda farklı pozisyonları savunduğu komşusu Rusya'yla, mevcut çizgileri aşarak “düşman kamplaşması” içine girmesi hayırlı bir gelişme değildir.

Rus uçağının düşürülmesini iki açıdan değerlendirebiliriz.

Teknik açıdan Türkiye haklıdır, Rus uçağı sınır ihlali yapmış, uyarılara kulak asmamış, milliyeti bilenmeyen bu uçak, daha önce ilan edilmiş angajman kuralları çerçevesinde vurulmuştur. Türkiye'nin yaptığı uyarılar müttefiklere açık kanallarda kayıtlıdır.

Siyasi açıdan ise Türkiye hızlı ve hatalı davranmıştır. Yayladağı'nın yanı başındaki Bayırbucak Rus uçakları tarafından vurulurken, 30 km uzakta, Lazkiye'deki bir Rus hava üssü mevcutken bu “milliyeti bilinmeyen” nesnenin bir Rus uçağı olma ihtimali çok yüksekti. Rus uçağı düşürmenin ise sorun çıkarmaması düşünülemezdi. Vur emrini o anda hangi merci verdiyse, iş angajman kurallarının uygulanmasından, bir güç ve kararlılık gösterisinden çok daha ileri gitmiştir. Hükümetin de istemeyeceği bir durum üremiş, bir sıkıntı doğmuştur.

Rusya'nın ilk fırsatta buna bir yanıt vermesi ihtimali ne yazık ki ciddi bir ihtimal.

Türk ve yabancı diplomat ve siyasetçilerle temas halinde kulis bilgilerini iyi takip eden bir gazeteci olan Verda Özer dün Hürriyet Gazetesi'ndeki köşesinde Rusya kriziyle ilgili dikkat çekici bir değerlendirme yazısı kaleme almıştı. Rusya'nın Türkmenleri vurmasını bir yandan Türkmen silahlı gücünün geçen hafta Lazkiye'de hava gücüne 25 km. yaklaşmasıyla ilişkilendiriyordu. Diğer yandan Rusya'nın bunu Azez-Cerablus hattındaki Türkmen (ve Esat karşıtı muhalif güçlerin) etkinliğini azaltmak istediği için yaptığını söylüyordu.

Yazısındaki şu satırlar özellikle dikkat çekici:

“Rusya'nın ikinci hedefi Azez-Cerablus hattına yönelik. (...) Rusya buraya konuşlandırılacak Türkmen gücünü zayıflatmak istiyor. Çünkü bu hatta PYD'nin hakim olmasını istiyor. Hem bir süredir yakınlaştığı PYD üzerinden bu bölgedeki nüfuzunu arttırabilmek için. Hem de ABD'yi kara operasyonunda PYD'nin desteğine muhtaç etmek için...”

Bu satırlar Rusya'nın muhtemel karşı hamlesinin muhtemel kaynaklarından birisine de işaret ediyor.

Uçak krizi sonrası doğan gerginliğin kısa sürede ortadan kalkacağını umalım...

Ama işler oldukça karışık ve daha da karışacağa benziyor.
#Rusya krizi
#pyd
#ortadoğu
8 yıl önce
Rusya krizi ve riskler...
Lider Star!
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!