|
Kadın örgütleri neredeymiş?

Bolu Belediye Başkanı olacak ahlaksız, terbiyesiz, çöplük herif var ya. İşte o ahlaksız, terbiyesiz, çöplük, insanlık düşmanı ayyaş herif bir kadın hakkında olmadık bir terbiyesizlik yaptı ya. Bir koro, ezikliğini, kompleksini, yetersizliğini ispat eder gibi başladı yine: “Kadın örgütleri nerede?”

Bu soruyla güya şunu sormuş oluyor: “Her kadın meselesinde ayağa kalkan, tepki veren kadın örgütleri söz konusu başörtülü bir kadına açık cinsel ima barındıran bir taciz olduğunda nerede?”

Soru o değil benim şaşkın, ezik, kompleksli arkadaşım. Soru o değil. Soru şu: “Senin, bir başörtülü kadına hakaret edildiğinde ortalığı yıkacak, o terbiyesiz, çukur herife hayatı dar edecek, rahat nefes almayı özler hale getirecek kadın örgütlerin, STK’ların, organizasyonların nerede?” Sivil inisiyatifin nerede?

Boynunu, gövdesini, hatta belini politikaya yahut mensubu olduğu topluluğa hizalamayı marifet sayan; “emir ve tensip” buyurulmazsa bir bildiri dahi yazmaktan aciz “neresi sivil” kuruluşlarla, “şorada da bir yurt yapmasak mı emmimin oğlu?” müteahhitliği ile, “vakıflardan da şo binanın tahsisatını aldı mıydı tamamdır” uyanıklığı ile toplumu dönüştürme, harekete geçirme, yönlendirme, dilediğin şeye yüksek sesle tepki verme şansın var mı?

Senin o ağzını doldura doldura “Abdülhamit’e de çok yanlış yapmış canım” diye konuştuğun Mehmet Akif var ya. Onca imkânsızlığın, onca yoksulluğun içerisinde bir dergi çıkarıp o dergiyi ertesi gün Lahor’dan Kahire’ye, Tanca’dan Beyrut’a İslam dünyasının dört bir yanına ulaştırıyordu. Ümmetin manşetini Akif atıyordu. Nerede senin kendi cemaatinden gayrı tek bir insana ulaştırma başarısı gösteren dergilerin? Nerede bir işareti ile binlerce insanı alanlara dökebilme kabiliyeti olan örgütlerin? Nerede baskı grupların?

Yok ve yok ve yok. Çünkü sen, insanları paçalarından çekip kendi vasatına hizalamaya çalışarak ve en küçük bir farklılıktan nefret ederek simülasyonlar kuruyorsun kendine. Adına da sivil toplum kuruluşu falan diyorsun. Komik desem komik bile değilsin!

Vardı bir tane kadın örgütümüz mesela. Bu olayda seni Bolu’ya, alana, tepkiye davet etseydi gelir miydin? Gelmezdin. Çünkü konferanslarda kelle sayıp tatmin olan hırbolar, kendini çağın “müceddidi” olarak kodlayan davarlar, “medeniyet” diye tanımladığı şeyin daracık hafsalası olduğunu bir türlü anlamayan saftirikler sana onların kötü, pis, lanetli olduğunu öğretti. Seninle aynı yöne dönen, aynı Allah’a secde eden, üstelik seninle aynı dertleri çeken insanları “eşcinselliği yaygınlaştırmakla” suçladın da rahatladın çünkü.

Tamam. Madem öyle. Madem beğenmiyorsun. Al gitsene Bolu’ya konferanslarda kellelerini sayıp tatmin olduğun “tertemiz” gençlerini. Kilitlesene Bolu Belediye Başkanı olacak ahlaksız herifi. Ödü patlasın da bir daha hem kendisi yapamasın hem de başkaları o çirkinliği. Hadi yahu. Çıksana yola.

Yok ve yok ve yok. Sen o yola çıkmazsın hacım, çıkamazsın. O yol zor, çetin. Maazallah bir şey diyen olur. Bir “durun” diyen çıkar falan. Onun yerine şuradan buradan ezberlediğin üç cümleyle, bildiğin beş on menkıbeyle, hurafe dolu kitapları “ben demiyorum, kaynaklar diyor” diyor diye yüzümüze tükürür gibi okuyarak tatlı simülasyonunda eğlen dur.

Ondan sonra “adamlar algı işinde çok iyi değil mi?” diye sor. Değil. Adamlar sıfırın altında ahlaklarıyla bile algıda seni yeniyorsa o senin hiçbir şey; toplam olarak hiçbir şey yapmamandan kaynaklanıyor.

Sen ne toplumu dönüştürebilirsin, ne adam gibi bir tepki organize edebilirsin hacım. Ben seni Saraçhane’de yapılan eylemden bilirim. “Onlar geliyorsa biz gelmiyoruz” deyişinden tanırım seni. Sana mikrofon uzatılmadı diye küsmenden hatırlarım.

O yüzden sen tatlı canını hiç sıkma, yorma. Sen başörtülü bir kadına hakaret edilince “kadın örgütleri nerede?” diye sor. Senin vazifen orada tamam olur. Seküler, Kamalist örgütler de belki tepki verir de kadınlarımızın izzet ve şerefi böylece kurtulmuş olur.

Neyse daha fazla sıkmayayım canını. Senin şimdi vakıflar bölge müdürlüğü ile toplantın vardır, senin şimdi baskıdan gelen kitaplarına bakıp onaylaman gerekir, senin şimdi “bu deri malzemenin üzerine hangi duayı yazsak daha çok satar?” başlıklı bir pazarlama toplantın vardır, senin şimdi “emir ve tensipleriyle” yollandığın bir işadamına anlatacakların vardır falan.

Sıkmayayım ben senin canını. Tak gözlüğünü, yaşa simülasyonunda. Kurtaradur ümmeti.

#Bolu
#STK
#Tanju Özcan
3 years ago
Kadın örgütleri neredeymiş?
Siyasi muhafazakârlığın kısa hikayesi
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!