|
Tamam da ne yapmalı?

Cumartesi günkü yazımda şunu yazmıştım gençler meselesinde: “Peki bunu nasıl yapacağız?” sorusunun cevabını da çeşitli pratikler üzerinden konuşmamız lazım. Belki tanışmadığım ama gençlere yönelik işlerini merakla takip ettiğim Şadi Yazıcı’nın neyi başarıp neyi başaramadığını Tuzla örneği üzerinden konuşuruz salı yazımda.

Önce niçin o cümlede Tuzla Belediye Başkanı Şadi Yazıcı ile tanışmadığım vurgusunu yapma ihtiyacı hissettiğimi ifade edeyim. Aslında basit: Belirli bir mesafeden bakabilmenin getirdiği serinkanlılığın altını çizmek istedim. Bunun insana verdiği bağımsızlık alanını çok önemsiyorum.

Gelelim meselemize.

O belirsiz ve neredeyse bir heyulaya dönüşen “gençlerle iletişim kurmak gerek, gençlere ulaşmak gerek” gibi basmakalıp laflarla mesafe alamadığımız ortada. Ortada, çünkü ilişkilerimizi “organik” kurmak yerine gençlere ulaşmayı hedef haline getirip mekanikleştiriyoruz durumu.

“Tuzla ve Şadi Yazıcı örneği üzerinden konuşacağız” dedik madem, ilk tespitimi yapayım. Tuzla Belediyesi’nin “gençlik çalışmaları” ana başlığında toplanabilecek çalışmaları, diğer belediyelere nazaran “çok başarılı” da değil “çok başarısız” da… Bir ilçe belediyesinin gençlere yönelik olarak yapması gereken işlerin çoğunu başarıyla yapıyor Tuzla Belediyesi.

TUZGEM, yani Tuzla Gençlik Merkezi, benzerini çoğu yerel yönetimde gördüğümüz başarılı bir model. Mehmet Akif Ersoy Gençlik Gemisi projesi ise doğrusu heyecan verici. 11 ayrı branşta eğitim veriliyormuş gemide.

Kamp, gezi, bilgi evleri gibi artık yerel yönetimlerde görmeye iyice alıştığımız hizmetler de var gençlere yönelik.

Şimdi gelelim ikinci tespite. Gençlere yönelik çalışmalarda diğer belediyelere o ya da bu oranda benzer işleri belirli bir nizam içerisinde yapan Tuzla Belediyesi’nin “gençlerle ilişkisini” benzersiz kılan şey bizatihi belediye başkanı Şadi Yazıcı’nın kendi youtube kanalında ürettiği içerik bana kalırsa. Zaten, Tuzla Belediyesi’nin resmi youtube kanalının izlenme oranlarıyla Şadi Yazıcı’nın izlenme oranlarını karşılaştırdığınızda bu fark kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Peki ne yapıyor Yazıcı bu kanalda? Geçiyor kameranın karşısına, bilgisini, görgüsünü, birikimini gençlere anlatıyor. Sıfır şirinlik çabasıyla, gençlere rol kesme çabasına hiç girmeden kuantum fiziği anlatıyor mesela. Marsa gitmek için gereken 12 şartı sıralıyor. Diğer yandan da Tuzlalı gençlerle bir araya gelip onların sorularını içtenlikle cevaplıyor.

Açık konuşmak gerekirse Yazıcı’nın vakit ayırıp bu çabaya girişmesini öyle kıymetli buluyorum ki. Bir belediye başkanı olarak -belediye başkanı gibi davranmayı bir kenara bırakarak üstelik- gençlere birikimini aktarmak, benzersiz bir güzellik bence...

Diğer taraftan izlediğim videolarında Şadi Yazıcı Başkan, hâkim olduğu ve anlatmak istediği konunun dışına hiç çıkmıyor. Politik propaganda yapmıyor. Gençlere şirinlik yapayım derdine düşüp komik bir figüre dönüşmüyor. Belki de en önemlisi “bakın ne kadar da çok şey biliyorum” havasına girip videolarını izlenmez hale getirmiyor. Böylelikle “gençlerle iletişime geçmemiz gerekir” diye kıvranan tüm adam ve yapılara bir örneklik de teşkil ediyor.

Yazıcı’nın örnekliğini üç maddede toparladım zihnimde. İlki, gençlerle iletişime gireceksen konu bakımından onları yakalaman kadar önemli bir hususu da ıskalamayacaksın: “Sahici olup yetişkin gibi davranmak.”

İkincisi, “gençlerle sıfır mesafe” gibi tuhaf ve belirsiz sonuçlar doğuracak saçma ilkeler yerine “ben bilen adamım, size de bunu anlayacağınız şekilde anlatıyorum işte” noktasına ilerleyeceksin.

Üçüncüsü ve en önemlisi ise rol yapmak yerine kendin olacaksın. Yani “Şadi Yazıcı youtube kanalı açmış, ben de açayım” demeyeceksin mesela. Sana, karakterine, birikimine yakışan neyse onu yapacaksın.

Bir itirazımı dile getirerek bitireyim. Şadi Başkan, “en iyi 10 bilim kurgu filmi” videonuzda birinciliği Matrix’e vermenize hadi bir şey demeyeyim de 10 filmlik listeye “Blade Runner”ı almamak da nedir yahu? Olmaz, olamaz.

#Şadi Yazıcı
#TUZGEM
#Blade Runner
2 yıl önce
default-profile-img
Tamam da ne yapmalı?
Sivil Şeyh
Akıncılar hareketi
Keşmir’de ölenlerin çığlığı da Ankara’dan duyuluyor
‘Beşikten mezara kadar ilim’
Sarhoştum, hatırlamıyorum