|
Audio visual telkincilere tavsiyeler
17-25 Aralık seçim ayarlı darbe teşebbüsünden beri, sadece “cemaat” mefhumu değil, siyasal bir örgüte dönüşen o cemaatin, kendisini savunmak üzere, teoriden pratiğe ilişki kurduğu bir çok konu bizzat kendi elleriyle aşınmaya uğratıldı.

“Uğratıldı” diyorum çünkü halkın huzuruna kasteden, cemaatten bozma Paralel Yapı’nın mensupları “hayat” olan dini de sadece kendilerine mahsusmuş gibi temellük etmeye kalkışarak, yazılarıyla, internetteki audio visual telkinleriyle kendi üç buçuk adet mesuplarını Asr-ı Saadet’in çilekeş müslümanlarıyla özdeşleştirmeye, ümmeti ise cahil saymaya yeltendiler.

Özellikle internetteki audio visual telkin furyasıyla söz konusu tutuma da örnek olan Paralel Yapı’nın Haşhaşi liderleri, elemanlarının kendilerine yakıştırdığı “alim” sanıyla mezkur cürmü ısrarla sürdürdüler.

Onları, bağlamından kopararak salt kendi müminlerine ait olarak gösterdikleri hakikatleri, birer yılana dönüşmüş olarak boyunlarına asılmış şekilde, iftiralarıyla ve saptırmalarıyla birlikte ahirete havale ederken, bu vesileyle İslam’a göre “alim nasıl olmalıdır ya da nasıl olmamalıdır” konusunda Fütuhat-ı Mekkiyye’nin son cildinde yer alan kimi nakil ve tavsiyeleri paylaşmak isterim:

-Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurur: “Ahir zamanda birtakım adamlar ortaya çıkar. Onlar dini dünya karşılığında satarlar. İnsanlara yumuşak sözlü görünürler. Dilleri baldan daha tatlıyken kalpleri kurtların kalbi gibidir.”

-Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurur: “(Ey Ali!) Tekellüf sahibinin üç alameti vardır: Gördüğünde yağcılık eder, yanında yokken gıybet eder, musibet gelince bela okur.”

-Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurur: “İnsanlar onun elinden ve dilinden selamete ermedikçe kulun adı Müslümanlar arasında yazılamaz; komşusu kendisinden emin olmadıkça, müminler derecesine ulaşamaz; beisli işlere düşme korkusuyla beis bulunmayan işlerden sakınmadıkça da takva sahibi sayılamaz. Ey insanlar! Kim gecelemekten korkarsa hızlanır; hızlı yürüyen ise vasıl olur. Ecel sayfalarınız dürülmüş olsaydı, amellerinizin akıbetini öğrenirdiniz. Müminin niyeti onun amelinden daha hayırlıyken, münafığın niyeti amelinden daha kötüdür.”

-Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurur: “Allah, konuşup da (başkalarına) fayda veren bir kula merhamet etmiştir. Veya susar ve selamette olur. Dil insana en çok sahip olan şeydir. Dikkat edin! Kulun bütün sözleri onun aleyhinedir. Bunun istisnası Allah’ı zikretmek, iyiliği emretmek, yasaklardan engellemek, müminlerin arasını düzeltmektir.”

-“Dostum! Kendini zemmin azından uzak tut ki, çoğundan güvende olasın. Nefis bu hususta ısrarcıdır; onu dağıttığında parçalanır, sustuğunda içinde saklar. Ahnef b. Kays bu manada şöyle demiştir: Bir kelimeye sabredemeyen kişi, bilmelidir ki öfkeli nice insan ondan daha şiddetli sözler duymuştur.”

-“Kardeşim! Sana karşı en samimi ve ihlaslı olan kişi, bulunduğun durumdan maksada taşıyan, sana yolculuğu tavsiye eden, senin adına ‘-acak, -ecek; umarım, belki de, olacak’ gibi gelecek zaman eklerini ve edatlarını uygun görmeyen kişidir. Ben bu kiplerin ve eklerin sahibine hüsran ve pişmanlık gördüm. Allah ehli ‘-acak, -ecek’ ekine kararlılık ve azim; ihmale ve ertelemeye hemen başlamakla karşı koymuşlardır. Hiç kuşkusuz sizin için yol aydınlanmıştır. Yardım istenilen mürşit ve delil Allah’tır.”

-“Alimler birbirlerine şu üç şeyi tavsiye etmiştir: Kimin iç dünyası güzel olursa, Allah onun dışını güzelleştirir; kimin ahireti düzgün ise Allah onun dünya işlerini düzeltir; kimin Allah ile arası düzgün olursa, Allah onun insanlarla arasını düzeltir.”

-Alimlerden biri “Kul cennete neyle ulaşır” sorusuna şu cevabı vermiştir: “Hilenin bulunmadığı istikamet, unutmanın bulunmadığı içtihat, gizliden ve açıktan Allah’ı murakabe, hazırlanarak ölümü beklemek, hesaba çekilmezden önce nefsi hesaba çekmekle cennete ulaşır. Korkan bir arif olan, tavsif eden arif olma! Makam ve rızkını çoğaltmak maksadıyla nefsinin tarafını tutararak Rabbine hasım olma. Aksine kend nefsine karşı Rabbinin yanında bulun. Kendi aleyhinde olma. Kimseye küçümsemek veya hafife almak gözüyle bakma. Bir müşrik bile olsa, böyle davranma ve kendi akıbetinden endişe ederek, belki bir gün marifetin senden alınır ve o müşrike verilir diye endişe ederek davran.”

-Allah İsrail oğulları’na şöyle demiştir: “Biz sizi ahirete teşvik ediyoruz, siz yanaşmıyorsunuz. Biz size dünyanın değersizliğini gösteriyoruz, siz değersiz görmüyorsunuz. Biz sizi ateşle korkutuyoruz, siz korkmuyorsunuz. Biz sizi cennete teşvik ediyoruz, ona hasret duymuyorsunuz.”

-Hasan-ı Basri der ki, “Nedir bu hal böyle! İnsanlar görüyorum, akıl sahibi göremiyorum. İnsanlar görüyorum lakin bir dost göremiyorum; girdiler çıktılar, öğrendiler ve sonra inkar ettiler.”

twitter.com/OmerLekesiz
#17 aralık
#paralel
#cemaat
9 yıl önce
Audio visual telkincilere tavsiyeler
Bereket
Azınlığın zenginliği ile 1 Mayıs'ın yoksulluğu
Tadımlık hile
Öğrenci hareketleri: İsrail’e karşı ama düzene karşı mı?
Netanyahu’ya tutuklama tehdidi ve Amerika’nın uluslararası itibarı