“Sizin ve sizden öncekilerin misali, ücretle bir işçi tutup da şöyle diyen kimsenin hali gibidir. ‘Kim sabah namazından öğle namazına kadar bir
ücret mukabilinde çalışır?’ Yahudiler, (Sabahtan akşama kadar), bu ücret karşılığında çalıştılar. Daha sonra bu kimse, ‘Kim, öğleden ikindiye kadar, bir kırât ücret mukabilinde çalışır?’ der, bu ücret mukabilinde de Hıristiyanlar çalışır. Daha sonra da ‘Kim, ikindiden, akşam namazına kadar iki kırât ücret mukabilinde çalışır?’ der. İşte, ey Muhammed (ümmeti), bu ücret mukabilinde de sizler çalıştınız. Bunun üzerine Yahudi ve Hıristiyanlar öfkelenerek, ‘Biz, işin çoğunu yapıyoruz, ama ücretin azını alıyoruz, öyle mi!?’ dediler. Cenâb-ı Hak da ‘Biz sizin ücretinizden herhangi bir şeyi noksanlaştırdık mı?’ buyurunca onlar, ‘hayır’ dediler; bunun üzerine Allahu Teâlâ, ‘Bu, benim lütfumdur; lütfumu dilediğim kimselere veririm’ buyurur. O halde, ey Ümmeti Muhammed, bu demektir ki sizler, daha az iş mukabilinde, daha çok ücrete layık olan kimselersiniz...”