|
Ayakta durmakta zorlanan Biden ve ondan medet uman Türkiye’nin neoconları

İkinci Dünya Savaşı’nda Avrupa devletleri önemli ölçüde güç kaybettiği için koloni toplumlarının bağımsızlaşma mücadelesi hız kazanmıştı. Afrika’da ve Asya’da birçok bağımsız devlet ortaya çıkmaya başladı. Kongo gibi bağımsızlığına kavuştuktan hemen sonra devlet başkanları suikasta kurban giden ülkelerin tecrübeleri dönemin zorluklarını anlamak açısından önemlidir. Kolonyalist Batı ülkeleri siyasî bağımsızlığa kavuşan ülkelerin iktisadî açıdan bağımlı kalmasını istiyordu. Bu sebeple Gana Devlet Başkanı, yazdığı kitaba “Neokolonyalizm” adını vermişti. Kwame Nkrumah, kolonyalizmin yeni biçimlerde devam ettiğini söylemiştir. Çok hareketli bir dönemdi ve İslam coğrafyası da sürecin tam merkezindeydi. Avrupa’nın geriye çekilmeye başladığı 1950’lerde ABD emperyalizmi başladı. ABD etkisi Türkiye’de de kurumsallaşmaktaydı.

ABD etkisi ile Türkiye, kolonyalizm karşıtı mücadelelere açık destek vermekten kaçındı. Çok önemli bir örnek olması bakımından Nuri Paşa’nın silah fabrikasına düzenlenen bombalı saldırıyı tekrar gündeme getirmemiz gerekir. Dönemi yaşayanlar bombalı saldırı ile CHP arasında ilişki kurulduğunu söylemişlerdir. Hâlbuki Nuri Paşa’nın silah fabrikası Atatürk zamanında destek görmüştü. Fabrikada üretilen silahların bir bölümü Filistin’deki direniş gruplarına gönderiliyordu. Silahların Bazı Afrika ülkelerine gönderildiği de söylenmiştir. Türkiye’de iki ayrı damar vardı ve 1949’daki saldırı ile bu damarlardan biri çok büyük bir darbe yemişti. Birinci Dünya Savaşı’nda bütün cephelerde sonuna kadar savaşmış grubun son temsilcileri, böylelikle, fiilî olarak sahneden çekilmiştir.

Menderes döneminde ABD etkisi giderek arttı. Hem sağda hem de solda ABD taraftarlığı güç kazandı. FETÖ’cü yapılanmanın temelinde dönemin CHP Genel Sekreteri’nin adının çokça geçtiğini konuya aşina olan herkes bilir. Aynı şekilde Menderes’e destek veren gruplar da ABD çizgisinde hareket etmişti. 1960’larda da Türkiye’nin ABD çizgisine mecbur edildiğini biliyoruz. Siyaset, iş dünyası, askeriye, bürokrasi ve sivil toplum kurumları içinde ABD taraftarlığı hatırı sayılır ölçüde artmıştı. Millî Mücadele döneminin hatırasına istinaden kurulmuş birtakım yapıların adı da ABD ile anılmıştı. Türkiye, postkolonyal dönemin mücadelelerine kapılarını kapatmış, “üçüncü dünya” kavramı aşağılayıcı bir anlam kazanmıştı.

Bugün Batı hegemonyasının çöküşünden bahsediyoruz. Bir zamanların koloni veya işgal bölgelerinde Batı hegemonyasına karşı çok güçlü sesler yükseliyor. Afganistan da bu bölgelerden biridir. Sadece son iki yılda Cezayir, Tunus, Libya, Suriye, Irak, Azerbaycan ve Afganistan’da meydana gelen hadiselere bakıldığında Batı karşısında yeni bir duruş biçiminin yaygınlaştığı görülebilir. Batı ve Doğu Afrika’daki gelişmeleri de buna ilave edebiliriz. Türkiye bu ülkelerin ve gelişmelerin merkezindedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, farklı ortamlarda ve zamanlarda Nuri Paşa’nın adını zikrediyor. Kuşkusuz bu yeni bir bakış açısına işaret eder.

Erdoğan, Türk ve İslam coğrafyasının yeni kuşaklarına seslendiği bir konuşmasında antiemperyalist tavrını açıkça ortaya koydu. Onlara bulundukları coğrafyalarda antiemperyalist mücadeleye destek vermeleri çağrısında bulundu. Erdoğan’ın bu açık çağrıları bugün ile sınırlı değil. Yaklaşık on yıldır bu çağrıları duyuyoruz. Bu sebeple coğrafyamızın sokaklarında onun sesi yankılanıyor.

Bu dönemde sağ ve sol muhafazakârların Erdoğan düşmanlığı da yükseliştedir. Yeni bir muhafazakârlık tipinden bahsetmemiz gerekir. Onlar da açıkça on yıldan bahsediyor. Şu cümleler onlardan birinin:

“Erdoğan’ın kastı genel Müslüman kimliği ise, Mısır’daki Sisi rejimi de Müslüman kimliğine sahiptir. Sisi silahla darbe yapmışsa, Taliban da silahla iktidarı ele geçirmiştir!

Erdoğan Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de yalnız bırakma pahasına Sisi rejimiyle savaşmıştı. Taliban’la ise iyi ilişkiler kurmaya dikkat ediyor.”

Bu seviyesiz cümlelerin benzerini sol muhafazakârlardan da işitiyoruz. Onlar da hadiselere kerameti kendinden menkul bir mantık ile yaklaşıyor. Oysa gerçeklikten kopuk ve sırtını Batı’ya dayamanın verdiği rahatlık ile coğrafyamız hakkında aşağılayıcı konuşmaların pirim yaptığı dönemler geride kaldı. Şimdi çalışmak, okumak ve anlamak gerekiyor.

Yeni muhafazakârlar (Türkiye’nin neoconları) Biden’ın desteği ile Erdoğan’ı devireceklerini ve Türkiye’de Batı adına yönetime el koyacaklarını düşünmüşlerdi.

Oysa Biden’ın kendisi ayakta durmakta zorlanıyor.

#İkinci Dünya Savaşı
#Avrupa
#CHP
#Nuri Paşa
#ABD
#Neokolonyalizm
#Biden
#Cumhurbaşkanı Erdoğan
3 yıl önce
Ayakta durmakta zorlanan Biden ve ondan medet uman Türkiye’nin neoconları
Araç muayenelerinde tekelci sömürü
Cemaat, Bizantinizm projesinin Truva atı mı?
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!