|
Schwetzingen camisi

Nehir kenarlarında kurulmuş şehirleri seviyorum. Nehir ve şehir eşsiz bir güzellik sunar. Doğaya uygun nehirlerin üzerindeki köprüler ve kıyı boyunca yapılmış evler ilham verir. Nedense bu tür şehirlerde şiir, roman, hikâye, gravür, resim ve fotoğrafın daha etkileyici olduğunu düşünüyorum. Çöle, denize, göle ve bozkıra haksızlık etmemeliyim. Mekân-sanat ilişkisine bakıldığında nehir ve şehir daha yaratıcı duruyor. En azından benim düşüncem böyle.

20. Yüzyıl"dan itibaren bizler bu tür şehirleşmeyi gerçekleştirebilmiş değiliz. Var olanları da çirkinleştirmede ve yıkmada olanca mahareti göstermişiz.

İlk defa Heidelberg"e gittiğimde, "ideal bir şehir bu olabilir" kanaati oluşmuştu bende. Daha sonra (Bosna Hersek"teki Mostar şehrini dışarıda tutarsak) başka şehirleri gördüğümde onları hep Heidelberg"le kıyasladım.

Avrupa Holo Birliği"nin toplantısında gençlerle olan sohbetlerimizden arda kalan zamanda Mustafa Dereli ile Heidelberg"i ve civarını dolaştım. Kanaatimin değişmediğini hissettim. Bir şehir bu kadar incelikle tasarlanabilirdi.

Birliğin kurucu başkanı İhsan Sevinç ve Ahmet Akgül dostum bana 18. Yüzyıl"da yapılmış ve içinde de Avrupa"da Hıristiyanlar tarafından inşa edilen ilk caminin olduğu sarayı görme teklifinde bulunduklarında hemen kabul ettim.

Daha önce Heidelberg şehrinin birkaç görselini Twitter ve Instagram üzerinden paylaşmıştım. Bunun üzerine takipçilerimden Murat Bingöl beyefendi de aynı yeri ziyaret etmemi tavsiye eden bir mesaj atmıştı.

Dostların rehberliğinde Heidelberg"e yakın Schwetzingen kasabasına gittik. Bir şato (schloss) veya saray (palace) içinde 18. Yüzyıl"da yapılmış bir cami ziyaret edecektim. İlginç bir durumdu. Baharın tüm şartlarını içinde barındıran bir gün: Hava açık ve sıcaklık 18 derece.

Okul veya kışla stilinde bir yapının önüne geldik ve müzeye giriş kartlarımızı aldık. Kapıdan içeri girip mekânın planına baktığımda alanın çok büyük olduğunu fark ettim.

İç mekâna dâhil olduğumda sağlı sollu yürüme yolları, heykelleri, havuzları ve peyzajıyla muhteşem bir bahçe karşımda duruyordu. Bahçe düzenlemesinde her şey simetrik yapılmıştı.

Kalabalık bir ziyaretçi grubu var içeride. Dikkat çekici olansa; ziyaretçilerin büyük çoğunluğunu nişan veya evlilik hazırlığı içinde olan çiftlerin, yardımcılarının ve fotoğrafçılarının oluşturmasıydı. Doğrusu ortam romantik duyguları kamçılayacak kadar etkileyici.

Bahçenin dip tarafında ve iç kesimde küçük ama etkileyici bir mimaride cami yer alıyor. Alan itibariyle Ortaköy Büyük Mecidiye ve Aksaray Valide Sultan Camii"nin minyatürü. İçinde en fazla 100 kişi 10 saf olacak şekilde namaz kılabilir. Dört yönde dört mihrap var.

Caminin duvar ve kubbeleri Arapça ve Latince yazılmış sözlerle kaplanmış. "Allah"tan başka ilah yoktur" ve "O doğurmamış ve doğrulmamıştır" ayetlerinin dışında:

"İhtiyacın kadar altın ve alabildiğince bilgelik edin"

"Ahmağın kalbi ağzında, er kişinin dili kalbindedir"

"Söz gümüş, sükût altındır"

"Zenginlik ve dünya geçicidir, iyi ameller ebedidir"

"Her şeyi arzulayan elini boş gider"

"Çalışkanlığı sev, o büyük bir zenginliktir" gibi aforizmalardan oluşan kitabeler var.

Kubbesi ve iki minaresiyle caminin, sarayın en masraflı yapısı olduğu ve inşa edildikten sonra uzun bir zaman diliminde içinde ibadet edilmediği rivayet ediliyor.

İlk defa ibadet maksatlıyla 1870-71 Alman-Fransız Savaşı"nda esir alınan Mağribliler tarafından kullanılmış. Türk kültürünün Avrupa"yı etkilemesini ve aydınlanma çağının İslam dinine olan ilgisini yansıtmakta.

İnşa edildiği zaman dilimine bakıldığında:

-Gotthold Ephraim Lessing"in Haçlı Seferleri sırasında Kudüs"te geçen olayda Musevilik, Hristiyanlık ve İslam"ı simgeleyen "üç halka" konusunu işlediği, dinsel bir sorgulama niteliğindeki Bilge Nathan"ı (Nathan der Weise) yayınladığı,

-Johann Wolfgang von Goethe"nin Arapça ve Farsça öğrendiği, Kur"an"ı hatmettiği, İranlı şair Hafiz"i okuduğu, "Doğu-Batı Divanı"nı (West-östlicher Divan) kaleme aldığı,

-Immanuel Kant"ın felsefe diplomasının başına kendi el yazısıyla besmele yazdığı, İslam"ın Alman felsefesini ve edebiyatını etkilediği dönemdir

Caminin arka bölümünde bir de göl yapılmıştır. Gölün karşı yakasından bakıldığında Tac Mahal"i hatırlamamak mümkün değildir.

Schwetzingen sarayı, bahçesi ve camisi Prens Carl Tehedor tarafından Fransız Mimar Nicolas de Pigage"a 1750-92 yılları arasında yaptırılmış.

Ümit ederim ki bizim mimarlarımız insani olan ve insanın üzerinde etki bırakacak yeni mimari tarzları en kısa zamanda keşfederler.

10 yıl önce
Schwetzingen camisi
MEB’in 2023 Yılı Faaliyet Raporu’nda öğretmenlerle ilgili neler yer alıyor?
Cumhurbaşkanı start düdüğünü çaldı
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm