Diplomaların 4 yılda, mesleklerin 2 yılda eskidiği bir teknolojik hız asrında, öğretmenleri bu yeniliklerden mahrum bırakmak büyük yanlıştı.

Şimdi birileri o yanlışı farketti.

Hep neden bu konuya kimse el atmıyor derken, Garanti Bankası''nın sponsorluğunu üstlendiği projenin ismini duyduğumda, "Tamam işte nihayet birileri bu konuya el attı" dedim.

Doğuş Holding''in amiral gemisi Garanti Bankası''nın, öğretmenlere yönelik kişisel-mesleki eğitim vermek için kurduğu Öğretmen Akademisi Vakfı''nın (ÖRAV) ilk projesi "Öğretmenin Sınırı Yok" resmen faaliyete geçti.

Garanti Bankası vakıf için 15 milyon TL ayırdı. 1 ayda pilot eğitimlerde 1227 öğretmen ve okul yöneticisi eğitildi.

ÖRAV, 5 yılda 100 bin öğretmen, okul yöneticisi ve müfettişe önce yüz yüze eğitim vermeyi hedefliyor.

Geçen yıl pilot çalışmaları biten proje 15 Mayıs''ta resmen başlayacak.

Portal, yüz yüze eğitime katılan öğretmenlerin ''İletişim'', ''Öğretmen Alet Kutusu'' ve ''E-Öğrenme'' başlıkları altında tüm ihtiyaçlarına cevap verecek.

Eylül 2009''dan itibaren de sanal ekampus (www.orav.org.tr) haline gelecek.

Vakfın ilk projesinin sitesinin adı da güzel; www.ogretmeninsiniriyok.com

40 kişilik sınıf demek öğretmenin sınıf bekçiliği yapmasından başka bir şey fade etmiyor maalesef.

Yeni Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu''ya bir önerim var:

Sınıf mevcutlarını 20''e indirecek bir düzenleme yapmak şart.

Bir de "Her okula sponsor şirket"

Hazırlanacak bir kampanya ile bu, "Her sınıfa sponsor" şekline de dönüştürülebilir.

Böyle bir kampanya ile okulların ihtiyaçları ve öğrencilerin eğitim masrafları okul idarecilerinin ve ailelerin büyük sorunu olmaktan çıkar.

Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk''in "Kızımın eğitimi, Garanti''nin kazancından önemlidir" sözü ile verdiği mesaj konunun önemini anlatmaya yetiyor.

1 Mayıs İşçi Bayramı''nda Taksim''e çıkma ve çıkarmama kavgasında kimler kazançlı çıktı?

Bir, illegal örgütler.

Ne kazandı?

Polisle çatıştırdığı sempatizanlarını.

İkinci kazanan, korku üreten zihniyet.

O ne kazandı?

İki şey kazandı; birincisi, düşmanlarını kamuoyuna gösterdi.

İkincisi, kolluk kuvvetlerine canlı deneklerle antrenman yapma imkanı sağladı. Umarız bu yılki arbede her iki taraf için de son antrenman olur.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği''nin (TOBB) geçen hafta sonu Ankara''da yapılan genel kurulunda yeniden Başkan seçilen Rıfat Hisarcıklıoğlu, nasıl bir ülke istediklerini net cümlelerle ifade etti;

"Sırt sırta vermiş evlerde komşulukla, saygıyla, muhabbetle, ortak sofralarda bir arada büyüdük.

Türkiye, Güney Amerika gibi 7 metrelik duvarlarla çevrili evlerin olduğu bir geleceğe mahkum edilmemeli.

Gençleri işsiz bir toplum, kalkınmanın değil köşe dönmeciliğin, hukukun değil kuralsızlığın, ahlâkın değil bencilliğin egemen olduğu bir toplum olur.

Demokrasiyi sloganlaştırmak yerine kurumsallaştırmak zorundayız.

Kamu görevlilerimiz, halkın amiri değil, hizmetkârı olduklarını bilmeliler."

Problem bu kadar net iken çözüm için ne bekleniyor?

Vâlileri tayin ederken "ellerinizi halkın kanından, midenizi malından, dilinizi ırzından uzak tutun" der.

Ne yer, ne yedirir, gayrı meşru iş kovalayanlara nefes aldırmaz. (Hicri 101)

İki yıllık iktidarından sonraki yirmi beş yıl boyunca zenginler zekât verecek fakir bulamaz.

Dağ başındaki bir çoban, şehirden gelen birine sorar;

"Devletin başı değişmiş olmalı, kim bu adil insan?"

-Sen onun adil olduğunu nereden biliyorsun?

-Baştakiler adil olunca hayvanlar bile hakkına razı olur. Kurtlar bütün sürüyü kırmaz.

Kim bu devlet adamı?

Ömer bin Abdülazîz.