|
Asgari ücrette ilave artış

Çok özel ve maneviyatı yüksek günlerden geçiyoruz. Bu vesileyle bayramınızı tebrik ederek yazıma başlamak isterim.

Türkiye, asgari ücret ve dolayısıyla tüm ücretlilerle ilgili bayramı tatlandıracak bir iletişimle arife gününü kapattı. Sayın Cumhurbaşkanı tarafından tarihin en güçlü artışlarından birisine rağmen enflasyon karşısında aşınmaya başlayan ücretlerdeki
ilave artış beklentisini pekiştiren
bir açıklama geldi.
Gerçekten ücretlerde ikinci bir artışa ihtiyaç olduğunu her fırsatta değerlendirdim. Yıl içindeki ilave bir zammı, tüketici güvenini artıracak bir hamle olarak gördüğümü belirtmek isterim. Çünkü güçlü enflasyonist etki
daha senenin başında oluştuğundan
“ücretlerin yapışkanlığı” her zamankinden daha büyük bir problem ve tüketici güvenini olumsuz etkiliyor.

Aslında enflasyon son yıllarda tekrar eden biçimde kendisini son çeyreklerde hissettirdi. Hükümet geçtiğimiz senelerde de çok güçlü asgari ücret artışları yaptı. Sene sonlarına sıkışan enflasyonist etkiler böylece sonraki sene boyunca yönetilebildi.

Fakat bu sene ilk aylardan başlayan fiyat istikrarı sapmalarıyla ücretliler üzerinde, hatta tüm dünyada, hayli baskı oluştu. Hak ettikleri refah seviyesinin gerisine düştüler. Bunun da telafisine ihtiyaç var. Elbette ücretliler asgari ücretlilerden ibaret değil. Fakat hükümetin asgari ücret kanalıyla tüm ücretler için bir kıyas oluşturma gücü bulunuyor.

İşverenin cebinden çıktığı için ücretler üzerine mesela bazı partilerin yaptığı gibi seçim meydanlarında popülist politikalar dillendirilmesinden hoşlanmam ancak son artışları ve cari tartışmaları samimi buluyorum.

Son zammın da iyi yönetildiğini düşünüyorum. Geçen yılın enflasyonu üzerinden değil, tüm tarafların mutabakatıyla bu yılın enflasyon beklentisi üzerinden karar alındı. Artışın bir kısmı da hükümet tarafından karşılandı. Böylece güçlü ücret artışına rağmen işsizliği düşürmek mümkün oldu. Türkiye, yıllara sari mali disiplininin açtığı alanla toplumun beklentisini karşılayabildi. Hem de asgari ücrete ve diğer ücretlilerin gelirlerinin asgari ücret kadarki kısmına vergi istisnası tanıtılarak vergi adaletini iyileştirecek bir adım atılmış oldu. KDV indirimlerini de buna eklersek orta-uzun vadede gelir dağılımını iyileştirici etkiler analiz edilebilir.

Diğer taraftan OECD, Türkiye için ücret-enflasyon sarmalı oluşacağı endişesiyle 2021 sonunda yayınladığı raporda ücretleri artırma konusunda makul davranılmasına dönük uyarılarda bulundu. Bunun gerçek bir endişe olmadığını söylemiyorum. Fakat enflasyonist ortamın maliyetinin ücretli kesim üzerinde bırakılmasını vaz eden bu yaklaşımı adil de bulmuyorum.

Yapısal iyileştirmelerin yetişeceği bir periyot için Türkiye ücret artışlarını sürdürebilir. Bu periyodun kısalmasına odaklanmak ücret artışlarına karşı olmaktan daha anlamlı gözüküyor. Hanehalkı için finansal getirinin sağlanamadığı ortamda mali getiri sağlamaktan geri durmak periyodu uzatacak ölçüde olumsuzluk içeriyor.

Hem Türkiye ÜFE’deki etkileri, dış ticaret dinamikleriyle TÜFE’ye aktarmadan yönetebiliyor. ÜFE’nin TÜFE’ye
yansımayan etkisinin matematik ilişkiler bir yana
önemli oranda ihracatla sönümlendiği anlaşılıyor.

Caddeler işgal altında

Son birkaç aydır İstanbul’da caddelerin, TIR'lar, kamyonlar, hafriyat araçları, iş makinaları, otobüsler, halk otobüsleri ve çekici araçlarının eğlendiği park yerlerine dönüştüğünü görüyorum. Sokaklardan caddelere çıkmaya çalışan araçların geleni geçeni göremediği ve kazaların gerçekleşmesine ortam hazırlayan yoğun bir parklanma var. Şerit kaybına neden oldukları gibi çoğu stratejik olan bu caddelerin bir afet halinde böyle işgal edilmesinin bedeli ödenmek durumunda kalınabilir.

Yayaların geçişini de engelleyen bu parklanmalar, kaldırımları işgal ettiği gibi yayaların karşıdan karşıya geçerken yolu kontrol etmelerine de engel oluyor. Neden oldukları ilkel görünümse İstanbul’a hiç yakışmıyor. Yayalar için tekinsiz bir tenhalık oluşturduklarını da söylemek gerekir.

Caddelerin, şehirde yaşayanların güvenliği için bu yanlış ya da çarpık parklanmadan kurtarılması gerekiyor. Sorumluluk ilçe belediyelerinin midir, Büyükşehir belediyesinin midir, Karayolları'nın mı, İçişleri'nin midir, bilmiyorum. Fakat bildiğim bir şey var ki
gizli buzlanma
gibi kimse ses çıkarmasa da bu problemin her gün zararlarıyla karşılaşılıyor.
Birinci derece acil ulaşım yollarını
n tamamı işgal altında ve anlaşılan o ki cezalar hiç de caydırıcı değil. Bu gidişat bir sonraki aşamada otoyollara park etmeye doğru yaklaşıyor.
Bu araçların sadece ayrılmış yerlere parklanması, bazılarının şehirden çıkarılması gibi alınacak tedbirler lüks değil, ihtiyaç... Hem de acil ihtiyaç.
#enflasyon
#ÜFE
#TÜFE
2 yıl önce
Asgari ücrette ilave artış
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak