19. yüzyılın son çeyreğine baktığımızda; yüzyılın başında, yani 1815’te kurulan Avrupa Uyumu dengesinin sarsılmaya başladığına ve Batı’nın büyük bir krize doğru sürüklendiğine şahit oluyoruz. ABD’nin henüz oyuncu olamadığı dünya siyasetinde, Avrupa’da İngiltere, Fransa, Almanya ve zaman zaman yaptığı aykırı çıkışları ile Rusya başrolü oynarken, Doğu dünyasını temsil eden Osmanlı Devleti, oyun dışına itilmişti.
Satranç tahtasında oyuncular hep hareket halindeydi. Fransa boş durmadı ve Rusya ile askeri bir ittifak kurup, Batı’da ayak sesleri duyulan savaşın bir müddet ertelenmesini sağladı. Bu süreci, dönemin en önemli siyasi katalizörü olan İngiltere, başka bir seviyeye taşıdı. Hem Fransa ve hem de Rusya ile ayrı ayrı askeri anlaşmalar yaparak 20. yüzyılın geleceğini belirleyecek olan I. Dünya Savaşı’nın önünü açtı.