Türkiye ile ABD arasındaki F-16 görüşmeleri uzun bir süredir devam ediyor. Sürecin uzaması ve ABD'nin satış işini yokuşa sürerek F-16'ların alımı için belli şartlar öne sürmeye çalışmasının ardından, Türkiye'den de F-16'lara alternatif farklı savaş uçaklarının alımına dair sinyaller verilmeye başlandı. Peki Türkiye F-16'ya alternatif bir savaş uçağına yönelirse ne olur?
Türkiye’nin çevresinde bulunan ülkelerde yeni uçak alımları gerçekleştiğine dikkat çeken Havacılık Araştırmacısı Cem Doğut, özellikle Yunanistan’ın yaptığı yeni alımların Ege’deki dengeler üzerinde etkili olacağının altını çizdi. Doğut, “Yunan Hava Kuvvetleri’nin Fransa’dan 18 adet Rafale savaş uçağı alımıyla elindeki F-16’ları modernize ederek F-16V seviyesine çıkaracak olması bölgedeki güç dengesini değiştirmek için önemli bir adım” dedi.
Yunanistan’ın almaya başladığı uçakların gelişmiş yetenekleri olduğunu vurgulayan Doğut, sözlerine şöyle devam etti: "Rafale ve F-16V uçaklarının sahip olduğu gelişmiş radar ve elektronik harp kabiliyeti, bizim mevcut uçaklarımızdan daha üstün hale gelmelerini sağlıyor. Elimizdeki imkanlarla bu uçakları durdurmamız zorlaşmış durumda. Rafale uçaklarında kullanılan meteor uzun menzilli havadan havaya füze kabiliyeti de Yunanistan için önemli bir kazanım olacak. Bu olası tehdite cevap vermek için ya elimizdeki uçakları modernize etmemiz ya da yeni uçak almamız Ege’deki denge için elzem."
"Bu dönemde özellikle muharip uçak filosunda zafiyet yaşamamak için envanterdeki F-16’ların modernizasyonu önem arz ediyor. Ayrıca hali hazırda Milli Muharip Uçak projesi de tüm hızıyla sürüyor" şeklinde konuşan Cem Doğut, Türkiye’nin kendi imkanlarıyla yürüttüğü modernizasyon projelerinin çok önemli olduğunu vurguladı.
“Özellikle daha önce kısmen modernize edilen 35 adet F-16 Block 30’lardan başlayarak tüm uçakları yeni radar ve elektronik harp teçhizatıyla donatmak önem kazandı. TUSAŞ’ın F-16 Block 30 uçakları için başlattığı ÖZGÜR projesi en önemli projemiz olarak öne çıkıyor” diyen Doğut, ÖZGÜR projesini ise, "Bu projeyle bir adet F-16C Block 30 uçağının görev bilgisayarı milli görev bilgisayarıyla değiştirildi. Bu bilgisayarda kullanılan yazılım da milli olarak geliştirildi. Bu sayede uçağa herhangi bir kısıtlama olmadan yeni silah ve aviyonik entegre edebilir konuma geleceğiz. Gene bu projeyle mevcut F-16’nın günümüz şartlarına göre geri kalan kokpitteki ekranları yeni ve daha güncel olanlarıyla değiştiriyoruz. ASELSAN’ın geliştirmekte olduğu yeni AESA radarının bitirilmesiyle bu radarın ÖZGÜR projesiyle elde edilen kazanımlarla F-16’lara entegrasyonu sağlanabilecek” şeklinde özetledi.
Türkiye’nin ara alım kapsamında 3 farklı alternatife sahip olduğunu belirten Doğut, “Mevcut alternatifleri üçe ayırabiliriz. Bunlar Amerikan, Batı ve Doğu bloğu (Rus-Çin) uçakları. F-16 nedeniyle ABD ile sorun yaşarsak doğal olarak diğer Amerikan menşeli uçakları almamız mümkün olmaz. Batı bloğu tarafından üretilen 3 uçak var. Bunlar Fransız yapımı Rafale, İsveç yapımı Gripen ve Almanya, İtalya, İspanya ve İngiltere ortak üretimi Eurofighter uçağı. Fransa ve İsveç ile olan siyasi sorunlar nedeniyle onların ürettiği uçakları almamız mümkün değil. Buradaki en güçlü aday Eurofighter uçakları. Almanya haricinde diğer üç üretici ülke ile ilişkilerimizin iyi olması bu uçağı ciddi bir aday haline getiriyor.
Türkiye’nin halihazırda kullandığı Batı menşeli uçaklar ile Rus uçaklarının farklı anlayışlar temelinde tasarlandığına dikkat çeken Cem Doğut, iki ekol arasındaki en büyük farkın lojistik ve altyapı anlayışı olduğunu vurguladı. "Rusya kendi savaş doktrini gereği nitelikten çok niceliğe önem veriyor. Yani ucuz, kolay üretilebilen silah sistemlerini tercih ediyor. Uçakların nitelikleri düşük olduğu için daha fazla kayıp vermeyi göze alırken bu zafiyeti çok üreterek telefi etme yoluna seçtiler" diyen Doğut'a göre Türkiye’nin böyle bir lüksü yok. Cem Doğut, "Uçak gibi çok pahalı olan silah sisteminden yüksek adetlerle alamayız. Onun için az sayıda ama çok kabiliyetli uçaklar bizim için daha değerli. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra savunma sanayinde çok kan kaybeden Rusya yeni sistemler (uçaklar) üretmek yerine mevcut sitemleri modernize etmek yoluna gitti. Ancak bu modernizasyonlar, teknolojik olarak hem Batı’nın hem de Çin’in gerisinde kaldığı için istenilen seviyede olamadı" şeklinde konuştu.
ABD Kongresi'nin Türkiye’nin F-16 talebini belirli şartlara bağlamasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bu konuda alternatiflere sahip olduğuna dikkat çekmiş ve F-16'ların verilmemesi durumunda Türkiye’nin farklı seçeneklere yöneleceğini söylemişti. Açıklamanın ardından Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın da konu ile ilgili yaptığı açıklamada alternatiflere dikkat çekerek, “F-16 satışında bir anlaşma olmaz ise Eurofighter Typhoon gündemimizde" ifadelerini kullanmıştı. Art arda gelen açıklamaların ardından gözler dört ülkenin konsorsiyum olarak ürettiği Eurofighter uçaklarına çevrildi.
"Eurofighter’lar Tranche olarak adlandırılan farklı seviyelerde kabiliyeti olan uçaklar" diyen Doğut bu konuyla ilgili düşüncelerini ise şöyle dile getirdi: "Şu an İngiltere elindeki Eurofighter Trench-1’leri hizmetten çıkarmak istiyor. Bu uçakları en düşük versiyon olarak düşünebiliriz. Şu an elimizde bulunan F-16’lardan üstün olmayan uçaklardır. Ancak Eurofighter’ın Trench-3 ve 4 modelleri son derece gelişmiş radar, elektronik harp ve silah sistemlerine sahiptir. Bu uçaklar bölgedeki rakiplerimize karşı koymamız için gerekli kabiliyeti Türk Hava Kuvvetleri'ne kazandıracak."