İstanbul en önemli tarihi yapılarından olan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi, Süleymaniye Camii, Sultanahmet Camii, Fatih Camii ve Mihrimah Sultan Camii Kandilli'den sensörlerle anbean izleniyor. Prof. Dr. Eser Çaktı, "2015 Ocak ayında, hipodromda bir saldırı oldu. Bombalı bir saldırıydı, bu bizim için bir titreşim kaynağı ve Sultanahmet'teki sistem tarafından kaydedildi. Muhtemelen bir patlama sırasında bu boyutta bir yapının, patlamaya ne şekilde tepki verdiğiyle ilgili dünyadaki ilk kayıt belki de" dedi.
Prof. Dr. Eser Çaktı, yapı izlemelerle ilgili olarak şunları söyledi:
"Yapı izleme bir binanın mühendislik yapısı olabilir, eski yapı olabilir, herhangi bir fiziksel birim veya varlık olabilir, bu yapının belli noktalarına titreşime hassas belli sensörler yerleştirmek ve bu noktalardan sürekli olarak veriyi kaydetmek, bir yerde biriktirmek, analiz etmek ve analiz çerçevesinde o yapının deprem davranışını, yoksa başka bir kaynağa karşı tepkisini incelemek ve buradan o binanın yapısal özellikleri hakkında bilgi edinmek demek. Bunun dışında tabii yapı sağlığı izleme oldukça geniş bir kavram. Biz eskiden beri, noktasal titreşim ölçümleri ile başladık. Fakat yapı sağlığı geniş olduğu için malzemenin sağlığını da izleyebiliyoruz, binanın 3 boyutlu geometrisini periyodik şekilde ölçümleri tekrarlayarak, lazer taranma yöntemiyle izleyebiliyoruz. Ve birçok farklı yöntemi birbiriyle birleştirip, beraber yorumlayarak o binanın içinde bulunduğu durum hakkında bazı bilgiler elde ediyoruz, yorumlar yapıyoruz, öngörülerde bulunuyoruz"
İzledikleri yapılar arasında en büyük grubu tarihi yapıların oluşturduğunu dile getiren Prof. Dr. Çaktı, "Beş büyük camiyi izliyoruz. Bunlar Ayasofya, Süleymaniye, Fatih, Mihrimah Sultan ve Sultanahmet Camileri. Onun dışında iki tane minare izliyoruz. Ayasofya'nın minarelerinden birini ve daha modern bir yapı olan, Maltepe Camisinin minarelerinden birini izliyoruz. Minareler çok özel yapılar olduğu için ve uzun süredir de çalıştığımız bir konu olduğu için, davranışlarını izliyoruz. Büyük yapıların hem tarihi özellikleri var, hem kültürel özellikleri var. Dini bakımdan çok önemliler ve kültürümüz için, dünya kültürü için çok önemliler. Her yönüyle çok da kompleks yapılar. Yani yapılış sistemi, inşa yöntemi, malzeme özellikleri olarak bunların davranışlarını bilmemiz, anlamamız önemli ki bu binalarla ilgili bir şeyler söyleyebilelim" dedi.
Tarihi yapıların sensörler aracılığı ile nasıl izlendiğini ise Prof. Dr. Çaktı şöyle anlattı:
"Bir yapı düşünün, bu yapının belli noktalarına mühendislik olarak o yapının davranışı hakkında bilgileri optimum şekilde sağlayacak, önem arz eden noktalara koyuyoruz. Belli noktalara deprem sensörleri yerleştiriliyor. Bu sensörler bulundukları noktanın titreşimlerini sürekli hissediyorlar ve içinde bulunduğumuz bu laboratuvara iletiyorlar. Bu gelen veri burada biriktiriliyor, analiz ediliyor. Bir deprem sırasında izlediğimiz yapısal parametreler ayrıştırılıyor ve deprem bazında davranış özelliklerini anlayabiliyoruz. Ayasofya bunlardan en eskisi. 1990 ya da 1991'de yanılmıyorsam ilk defa sistem kuruldu ve muhtemelen dünyadaki en eski yapı izleme sistemlerinden biri. Türkiye'deki ilk olduğu kesin. Tabii her biri, birbirinden farklı davranıyor bir kere. Benzer yapısal düzene sahip olsa da birbirlerinden farklı davranıyorlar. Bunun çeşitli sebepleri olabiliyor. Yaşları, binaların geçirdiği depremler, depremlerde aldığı hasarlar ve gördükleri onarımlar var. Bunları günümüzdeki betonarme yapılar gibi düşünmemek lazım. Betonarme yapılar tasarlanıyor ve homojen bir şekilde üretiliyor. Bunlar öyle değiller. Bunların farkı yapısal elemanlarında, farklı malzemeler ve yöntemler kullanılıyor. Seneler içinde de yaşlanmaya ve çevresel etkilere bağlı olarak değişikliğe yahut hasarlara uğrayabiliyor."
Prof. Dr. Çaktı, "Mesela Mihrimah Sultan ve Fatih Camii, Ayasofya'nın zemin koşullarına göre, koşulların daha kötü olduğu yerlerde. Bu koşulların o binalar üzerinde yarattığı bazı etkiler var. Bu binalar için bazen iyi, bazen kötü. Yapısal bütünlük müdahalelerle zaman içinde değişikliğe uğradığı için, normalde daha simetrik olarak beklediğiniz bir davranış, farklılaşabiliyor. Mesela Ayasofya'nın belli bir ayağının diğerlerine göre daha fazla titreştiğini ve bu titreşimin de üst seviyelere iletildiğini biliyoruz. Kaydettiğimiz depremler kapsamında konuşabilirim, şu ana kadar incelemesini yaptığımız depremlerde, Ayasofya'nın bu durumdan özellikle negatif etkilendiğini, hasar aldığını gösteren bir bilgi elimizde yok. Sadece eylül ayında olan depremde bir miktar etkilenme görüyoruz ama bu bizim verilerden elde ettiğimiz, gözle görülmeyen şeyler. Tabii bu ne şekilde ileriye taşınır? Taşınır mı? O ayrıntılı bir şekilde bakmamız gereken bir konu." diye konuştu.
Şu ana kadar elde ettikleri veriler doğrultusunda, bu beş tarihi yapıda meydana gelen etkilenmelerden bahseden Prof. Dr. Çaktı, şunları söyledi: