Ülkemiz coğrafyası deprem fay hatlarının etkili olduğu bir bölgede bulunuyor. Deprem bölgelerinde dönem dönem yıkıcı sarsıntılar yaşanıyor. Türkiye'de yaşanacak güçlü bir depremin ardından tsunaminin yaratacağı etki, uzmanlar tarafından araştırma konusu oldu. Uzmanlara göre Muğla-Antalya bölgesinde yaşanabilecek büyük bir deprem sonrası 3 metrenin üzerinde tsunami gerçekleşebilir.
Tsunamiler daha çok okyanuslar gibi açık denizlerde etkili gözükse de geçtiğimiz yıl İzmir Seferihisar açıklarında meydana gelen deprem sonrası sahilde yaşanan ani su yükselmesi, bunun Türkiye'de de belirli bir ölçeğe kadar tehlikeli olabildiğini gösterdi.
Boğaziçi Üniversitesi Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Kalafat, Türkiye'deki tsunami riski üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Kalafat, üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'deki tsunami açısından riskli bölgelerle ilgili şunları aktardı:
"Ağırlıklı olarak Ege ve Akdeniz bizim için daha riskli. Güney batı sahillerimizde, Girit, Muğla, Gökova, Fethiye, Antalya civarında 3 metrenin üzerinde tsunami olma olasılığı var. Akdeniz'de Girit yayı diye tabir ettiğimiz alan aslında Afrika plakasının Ege-Anadolu plakasının altına daldığı bir levha sınırı. Büyük depremler de levha sınırlarında oluyor. Tarihsel kayıtlara da baktığımızda Girit ve 12 Adalar civarında önemli tsunamiler olmuş. Marmara'da ise ağırlıklı olarak beklediğimiz tsunami, örneğin 7 şiddetinde büyük bir deprem sonrası olabilir. Marmara'da 2 metre civarında bir su yükselmesi bekleniyor. 2 metrelik su seviyesinin yükselmesi bile belirli bölgelerde problem ve hasar yaratabilir."
Kalafat, sahile yakın bölgelerde özellikle Akdeniz bölgesi için tsunamiye yönelik çalışmalar yapılması gerektiğini vurgulayarak, Marmara Denizi'nin içinde de bin metrenin üzerinde, çeperleri kalın, genç alüvyonlarla ve sedimanlarla çevrili üç derin çukur olduğunu anlattı.
Büyük bir deprem sonrasında etkilenen sediman tabakalarının hareketine bağlı olarak tsunami olasılığının görüldüğünü belirten Kalafat, Marmara'da beklenilen tsunamilerin heyelan kaynaklı olduğunu vurguladı.
"Doç. Dr. Doğan Kalafat, deprem olmasa bile tsunamiyle ilgili erken uyarı verebilecek kapasitelerinin bulunduğunu ifade ederek, deprem sonrası ikinci bir tehlikeyi bertaraf etme adına bunun önemli olduğunu kaydetti.
Kalafat, "Yaklaşık 4 ila 7 dakika arasında tsunamiyle ilgili erken uyarıyı verebiliyoruz. Bu süre de önemli. Çünkü toplum bu bilgiyi aldıktan sonra tsunami tahliye noktalarından güvenli bölgelere ulaşabilir. Türkiye çapında su seviyesi istasyonlarını daha sık konumlandırarak, buradan gelecek hem deprem hem de su seviyesi bilgisiyle tsunaminin boyutu, gelişmesi ve erken uyarı verme kapasitemiz var." ifadelerini kullandı.
Özellikle Ege Denizi ve Akdeniz'de yaşanacak depremler sonucu oluşabilecek tsunamilere karşı tedbirli olunması gerektiğini belirten Kalafat, Türkiye'deki tsunaminin açık denizlerde olduğu gibi büyük felaketlere yol açmayacağını anlattı.
Türkiye'de 25 su seviyesi istasyonu bulunuyor. İstasyonlar ağırlıklı olarak Marmara'da ve tüm Türkiye sahilleri boyunca yer alıyor.
Bu istasyonların sayısının artmasının önemli olduğunu anlatan Kalafat, "Ülkemiz doğal afetler açısından riskli bir bölgede. Dolayısıyla depremler ve sonrasında oluşacak tsunamilerle ilgili toplumumuzun bilinçli olması gerekiyor. Aynı zamanda depreme dayanıklı binalarda oturmanın yanı sıra deniz sahiline sıfır, dere yataklarına hiçbir şekilde ev yapmamamız gerekir. Buralar depremde ve deprem sonrası oluşabilecek tsunamilerde hasar görecektir." şeklinde konuştu.