Güneş patlamaları ve kütle atımları Güneş sitemimizdeki en güçlü patlamalar olarak bilinir. NASA, son yıllarda yaşanan en önemli Güneş Patlaması yaşandığını duyurdu. Güneş'teki patlamanın etkisiyle Türkiye'de dahil birçok yerde Kuzey Işıkları görüldü. 10 Mayıs Güneş Patlaması hadisesi sonrası NASA uyarılarda bulundu. Peki, güneş patlaması sonrası ne olur? Güneş patlamasının etkileri nelerdir? Güneş patlaması sonrasında radyasyon riski var mıdır? İşte konuya ilişkin ayrıntılar...
Güneş’te son yılların en büyük patlamalarından birisi 10 Mayıs tarihinde yaşandı. Güneş'te 2017'den bu yana en büyük patlama, ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Ajansına (NASA) ait Güneş Dinamikleri Gözlemevi tarafından 15 Aralık 2023'te görüntülenmiş, patlamanın Dünya'daki radyo sinyallerini geçici devre dışı bıraktığı duyurulmuştu. NASA'ya göre, Güneş yüzeyindeki patlamalar, radyo frekansları, elektrik şebekeleri ve navigasyon sinyallerinin yanı sıra uzay araçları ve astronotlar için de risk teşkil edecek güçlü enerji dalgaları oluşturuyor.
GÜNEŞ PATLAMASI NEDİR?
Güneş lekelerinin yakınında dolanan manyetik alan çizgileri, kesişir ve yeniden düzenlenir. Böylece Güneş patlamaları adı verilen ani enerji patlamalarına neden olur. Patlamalar yüksek oranda radyasyonu uzaya saçar. Eğer patlamalar çok yoğun olursa, salınan radyasyon Dünya’da radyo iletişimini sekteye uğratabilir.
GÜNEŞ PATLAMASI ETKİLERİ NELER?
Patlama denilen olay sonucunda Dünya’ya ulaşan yüklü parçacıklar gökyüzünde Aurora denilen doğal ışınımlara sebep olur. Kütle atımı çok güçlü olduğunda ise en kötü durumda elektrik kesintilerine neden olabilir. Güneş patlamaları ve kütle atımları Güneş sitemimizdeki en güçlü patlamalar olarak bilinir. Şiddetli patlamalar Güneş fırtınasına yol açabilir.
KUTUP IŞIMASI
Kutup ışıması, güneş aktivitesinin tetiklediği jeomagnetik fırtınalar Dünyada görüldüğü zaman ortaya çıkan dinamik ve olağanüstü bir görüntüdür. Güneş rüzgarı magnetosfere taşıdığı enerjiyle buradaki iyon ve elektronların gizil güçlerini arttırmaktadır. Hızlanan bu parçacıklar Dünya atmosferine kutup bölgelerine yakın yerlerden girmektedir.
Atmosferin ince ve yüksek bu katmanındaki atom ve moleküllere çarpan hızlanmış parçacıklar buradaki gazların farklı renklerde parlamasına yol açmaktadır. Kutup ışımaları genellikle 60° ile 80° enlemleri arasında görülmektedirler. Magnetik fırtına eğer çok şiddetli ise kutup ışımasının ekvatora kadar da uzandığı görülmüştür. 1909 yılında meydana gelen çok şiddetli bir fırtına sırasında jeomagnetik ekvatorda yer alan Singapur'da bile kutup ışıması izlenmiştir. Görüldüğü gibi kutup ışıması, izlenmesi insana keyif veren güzel bir doğa olayıdır ama şunu da unutmamak gerekir ki atmosferdeki bu değişiklikler teknolojik sistemlerimizde büyük hasarlara yol açabilmektedir.
PROTON OLAYLARI
Büyük güneş patlamalarının ardından 30 dakika içerisinde enerji yüklü protonlar Dünyaya ulaşmaktadır. Enerji yüklü parçacıkların (çoğunlukla protonlar) sağanağı altına giren magnetosfer bu parçacıkların bir kısmını yakalayarak daha da hızlanmalarına yol açmaktadır. Hızlanan bu protonlar atmosferin üst katmanlarına kadar sızmaktadırlar.
JEOMAGNETİK FIRTINALAR
Her büyük güneş patlamasının, aktif prominansın ya da koronal kütle atımının ardından güneş maddesi ve beraberindeki magnetik alanı yavaş hareket eden bir bulut gibi 1 ile 4 gün içerisinde Dünyaya gelmektedir. Bu yüklü plazma Dünya atmosferine çarparak jeomagnetik fırtınayı başlatmaktadır. Dünya üzerindeki magnetik alanda birdenbire olağanüstü bir değişim gözlenir. Jeomagnetik fırtına süresince güneş rüzgarının enerjisinin bir kısmı magnetosfere iletilmiştir. Magnetosferin enerjisindeki bu artış güneş rüzgarının geliş doğrultusuna ve şiddetine bağlı olarak Dünyanın magnetik alanındaki gözlenen ani değişimlere yol açmaktadır.
RADYASYON TEHLİKESİ
Şiddetli güneş patlamaları sırasında yayınlanan yüksek enerjili parçacıklar da, nükleer patlamaların ya da kazaların ardından yayınlanan radyasyon enerjisi kadar, insan yaşamı için tehlikelidir. Yeryüzünde yaşayanları bu tehlikeden magnetosfer ve arz atmosferi korumaktadır. Uzaydaki astronotlar her an sağlıklarını tehlikeye düşürecek düzeyde radyasyon tehlikesiyle karşı karşıya kalabilmektedirler. Radyasyon dozu olarak ölçülen yüksek enerjili parçacıkların hücrelere girmesi kromozomların ölmesine ve potansiyel kanser hastalıklarına yol açmaktadır. Çok yüksek dozlar tehlikeyi daha da hızlandırmaktadır. Güneşten gelen ve 30 MeV dan daha yüksek enerjiye sahip protonlar çok tehlikelidir. 1989 Ekim'inde güneşte meydana gelen patlamalar bu denli tehlike yaratacak parçacıklar üretmişti. Eğer bu sırada sadece uzay elbiseleri ile Ay'da dolaşan astronotlar olsaydı yakalandıkları bu fırtınadan sağ olarak kurtulmaları mümkün olmayacaktı.
İKLİM
Güneş, atmosfer için, hava akımlarını yönlendiren ısı üretim aracı gibidir. Uzun yıllar sabit bir enerji kaynağı olarak düşünülmüştür, fakat son yıllarda güneş sabiti ile ilgili yapılan duyarlı ölçümler 11 yıllık çevrim içinde güneş sabitinde % 0.2 ye varan değişimler olduğunu göstermiştir. Bu süreç içerisinde zaman zaman bu değerin % 0.5 lere çıktığı da görülmüştür. Atmosfer bilimciler güneş sabitinde gözlenen bu miktardaki değişimlerin bile iklim değişiklikleri için yeterli olduğunu söylemektedirler. Bitkilerin büyümesinin Güneşin 11 yıllık leke ve 22 yıllık magnetik aktivite çevrimleriyle ilişkili olduğu gövdelerindeki halkalardan belirlenmektedir. Geçmiş 300 yıl göz önüne alınarak güneş aktivitesinin uzun dönemli değişimlerine bakıldığında 70-80 yıllık bir aktivite peryodundan söz edilebilmektedir. Teleskop kullanılarak Güneş leke gözlemlerinin yapıldığı 17. ve 18. yüzyıllarda güneş lekelerinin çok az görüldüğü kayıtlara geçirilmiştir. Bu dönemde Avrupa da küçük buzul çağı yaşanmıştır. Bu durum Güneş iklim etkileşmesine işaret eden iyi bir örnektir. Öteyandan proton olayları sırasında, çok fazla sayıda enerji yüklü parçacık atmosferin orta katmanlarına kadar ulaşmaktadır. Bu parçacıklar atmosferin bu katmanlarında moleküler iyonizasyona yol açmaktadırlar. Bunun sonucu ortaya çıkan yeni kimyasal bileşikler de atmosferdeki ozon miktarını azaltabilmektedir. Böylece yaşamımız için çok zararlı olan mor ötesi ışınım yer yüzüne artan oranda ulaşmaktadır. Güneşte meydana gelen 1982 yılındaki proton olayında ozon yoğunluğu geçici olarak % 70 oranında azalmıştır.
BİYOLOJİ
Giderek artan sayıda örnek, biyolojik sistemlerin jeomagnetik alandaki değişimlerden etkilendiğine dair işaretler taşımaktadır. Yapılan araştırmalarda fiziksel olarak stres altında bulunan bazı biyolojik sistemlerin jeomagnetik alandaki çalkantılara tepki gösterdiği sonucuna varılmıştır. Bu alandaki çalışmaların artması Uluslararası Radyo Bilim Birliği (URSI=Internationale Union of Radio Science) içerisinde tıpta ve biyolojide elektromagnetik adı altında yeni bir komisyonun kurulmasına öncülük etmiştir. Güneşteki değişimlerin biyolojik sistemlerde bozulmalara yol açmasıyla ilgili belirtilerden biri de, göçmen kuşların göç sırasında yön bulma yeteneklerinin bozulmaya uğramasıdır. Güvercinlerin, yunusların ve balinaların sinir sistemlerinde yuvalanmış küçük magnetik mineral birimlerinden oluşmuş doğal pusulaları vardır. Yön belirlemede kullandıkları yöntemlerin belki en esaslı olanı değildir ama yapılan bir çok gözlemde göç eden güvercin gruplarından, geri dönüşler sırasında jeomagnetik fırtınaya yakalanmış olan gruplarda çok sayıda güvercinin geri dönmediği saptanmıştır.
NASA GÜNEŞ PATLAMASININ FOTOĞRAFINI PAYLAŞTI
NASA, Güneş'teki büyük patlamanın fotoğrafını yayınladı. ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi, Güneş yüzeyindeki patlamalardan dolayı 2005'ten bu yana ilk kez bu şiddette "Jeomanyetik Fırtına" yaşanabileceğini açıklamıştı.
NASA'DAN GÜNEŞ PATLAMASI ETKİLERİ KONUSUNDA UYARI
NOAA'nın açıklamasında, Dünya'ya yaklaşmakta olan fırtınanın muhtemel etkilerine dikkat çekilerek, "yaygın voltaj kontrolü sorunlarının ortaya çıkabileceği" ve yörüngelerdeki uydularda "sürtünme, izleme ve yönlendirme sorunlarının" yaşanabileceği kaydedildi.
Söz konusu fırtınadan kaynaklı uydu navigasyon sistemlerinde ve radyo alıcılarının frekanslarında aksamalar oluşabileceği, saatler sürecek kesintiler yaşanabileceği veya benzer bazı aletlerin hiç çalışmayabileceği kaydedildi.