|

Bir başka gözle şarkiyatçılık

Şarkiyatçılığa yeni bir bakış açısı sunan akademisyen ve yazar Prof. Wael B. Hallaq, “Şarkiyatçılığı Yeniden Düşünmek –Modern Bilginin Eleştirisi”nde Edward Said’i de eleştiriyor. Doğu ve Batı arasındaki bu hassas konu çeşitli kuramlar yardımıyla tartışılıyor.

Semiha Kavak
04:00 - 15/04/2020 Çarşamba
Güncelleme: 02:23 - 15/04/2020 Çarşamba
Yeni Şafak
Said’in Oryantalizm adlı eserinin yayınlanmasının sonrasında “oryantalist, oryantalizm” sözcükleri adeta aşağılayıcı bir kavram olarak kullanılmaya başlandı.
Said’in Oryantalizm adlı eserinin yayınlanmasının sonrasında “oryantalist, oryantalizm” sözcükleri adeta aşağılayıcı bir kavram olarak kullanılmaya başlandı.

Geçmişte ve günümüzde farklı kültürler, hem yarış hem de etkileşim halindeler. Kültürlerarası doğal geçişkenlik bazı kültürlere güç katarken bazılarının kan kaybetmesine yol açar. Zamanla ‘öteki’nin, üzerinde kültürel baskı kuran bir hal meydana getirebilir. Bu durum, günümüzde kültür emperyalizmi olarak tanımlanmakta ve buna göre, bir kültür diğer kültür üzerinde tahakküm kurarak onu kuşatmaktadır.

TARİH YENİDEN KURGULANDI

Bir ülkenin kendi kültürel değerlerini ve ideolojisini başka bir ülkenin halkına benimsetmesi, kültür emperyalizminin temel niteliklerinden biri kabul edilirken bunun hangi yollarla gerçekleştirildiği konusunda ise çeşitli görüşler mevcut. Kimi düşünürlere göre şarkiyatçılık / oryantalizm kültür emperyalizminin bir parçası. Buna göre baskın olan Batı kültürü, tarihsel, sosyolojik ve kültürel olarak Doğu kültürünü kendi doğrultusunda konumlandırarak etki alanını yok etmeyi, varlık alanını daraltmayı amaçlamakta. Bu yaklaşıma göre; asıl amacın Doğu’yu kültürel olarak medeni dayanaklardan yoksun olarak göstermek ve Doğu toplumunu Batı medeniyetine karşı öykünme içine sokarak, bu toplumların kültürel tahakkümle sömürülmelerinin yolu açılmak istenmektedir.


19. yüzyıl Batı dünyasının endüstri devrimini gerçekleştirdiği, siyasal ve ekonomik kurumlarını her yönüyle oturttuğu, sömürgeci yayılımını ve egemenliğini dünyanın geri kalan toplumları üzerinde kesinleştirdiği bir dönemdir. Batı, bu dönemde elde ettiği askerî ve ekonomik gücü kültürel bir güce dönüştürmeyi de başarabilen konumuna uygun olarak gerek kendi tarihini gerekse bütün dünyanın tarihini yeniden kurguladı. Çıkarlarına uygun olarak ve yapay biçimde coğrafyayı yeniden şekillendirip dünya haritasını yeniden çizdi. Bütün bu kurgularını da elinde bulundurduğu askerî, siyasî ve iktisadî güç aracılığıyla dünyanın diğer toplumlarına kabul ettirdi.

Dünyayı sömürgeleştirme projesinde başarıya ulaşan Avrupa’nın eş zamanlı olarak egemenliği altında bulundurduğu toplumların dillerini, kültürlerini, geleneklerini, toplumsal yapılarını, inançlarını daha akademik bir düzlemde ve daha sistemli biçimde inceleyecek bir disiplin oluşturdu. 19. Yüzyılda ilk önce Enver Abdulmalik, Abdüllatif Kibari, ve Marksist sosyolog Bryan Turner çeşitli makale ve eserleriyle oryantalizme önemli eleştirilerde bulundular. Şarkiyatçılık konusunda en çok ilgi çeken eser ise, ABD ordusunda görev yapmış Filistinli Hıristiyan bir baba ile Lübnanlı Hıristiyan annenin Filistin’de dünyaya gelmiş iki çocuğundan biri olan ve babası nedeniyle ABD vatandaşı olan Edward Said’in Oryantalizm adlı eseri olmuştur. Edward Said’den sonrasında ise psikanalist Franz Fanon ve Albert Memmi gibi düşünürler de şarkiyatçılığı sömürgeciliğin kültürel aracı olduğunu ileri sürmüş ve eserlerinde bu yönde değerlendirmelerde bulunmuşlardır.

Edward Said’in, Doğu’nun Batı tarafından (ve Batı’da) temsili konusunu, dönemin ünlü şarkiyatçı yazarlarının metinlerini kaynak olarak kullanıp analiz ettiği Oryantalizm adlı eseri yayınlandığı 1978 yılında büyük ilgi gördü ve birçok dile çevrildi. “Paradigma kurucu bir eser” olarak değerlendirilen eserde yazar, Foucault’nun bilgi-iktidar formülasyonunu kullanarak iktidarla bilginin birbiriyle nasıl kaçınılmaz bir ilişki içerisinde olduğunu göstererek oryantalizmin emperyalist bir araç olarak kullanıldığını ortaya koymaya çalıştı. Edward Said, Foucault’nun kavramlarının yardımı ile bilginin nesnel değil siyasal olduğunu vurguladı ve İngiltere ve sonrasında ABD’de gelişen oryantalist çalışmalar ile bu ülkelerin Orta Doğu’daki emperyalist çıkarları arasındaki bağlantıyı irdeledi, bu geleneği Avrupa’nın çok daha kapsamlı iktidar ve egemenlik yapılarının harekete geçirdiği “bir kültürel güç uygulaması olarak” değerlendirdi.

AŞAĞILAYICI BİR KAVRAMA DÖNÜŞTÜ

Said’in Oryantalizm adlı eserinin yayınlanmasının sonrasında “oryantalist, oryantalizm” sözcükleri adeta aşağılayıcı bir kavram olarak kullanılmaya başlandı. Bu etki nedeniyle olacak ki, Said’in eserini uzun süre Doğu dünyası düşünürlerinden hiçbiri derinlemesine ele almadı. Oysa Said’in eserinin şartlı bir olgu üzerine kurgulanması bir yana, sonrasında değişen ve gelişen kolanyal ilişkiler Batı içinden Doğu’ya bakışta ciddi değişimlere yol açmıştı. O nedenle konunun yeniden tüm yönleriyle ele alınmasında ihtiyaç vardı.

Lübnan asıllı, İsrail doğumlu olup, İslam Hukuku çalışmalarının önde gelen isimlerinden biri kabul edilen ve kitapları Türkçe dahil birçok dile çevrilmiş olan Columbia Üniversitesi öğretim görevlilerinden Prof. Wael B. Hallaq’ın “ Şarkiyatçılığı Yeniden Düşünmek –Modern Bilginin Eleştirisi Edward Said’in “Oryantalizm/Şarkiyatçılık” adlı eseri bu alanda konuya yeni bir yaklaşım getiriyor. Hallaq bu eserinde Said eleştirisi yapmanın yanı sıra şarkiyatçılığı da yeni bir bakış açısıyla ele alıyor.

#Wael B. Hallaq
#Edward Said
#Ketebe Yayınları
4 yıl önce