|

Tabela yaptım pirzola kazandım

Sanat hayatında kırk yılı geride bırakan Reha Yalnızcık, çocuklukta başlayan doğa tutkusunu resmettiğini söylüyor. Küçük yaşta tabela siparişi aldığını anlatan sanatçı, “İlkokul sıralarında gazete kenarlarındaki çigileri, vinyetleri çok önemli işler gibi görürdüm. Resme ilgim çevremdekiler tarafından fark edilmişti. Balat’ta Ekrem abi vardı, bana ‘Asmalı Kasap’ tabelası yazdırdı. Karşılığında da pirzola vermişti” diyor.

İlker Nuri Öztürk
03:00 - 29/03/2020 Pazar
Güncelleme: 19:29 - 28/03/2020 Cumartesi
Yeni Şafak
Reha Yalnızcık
Reha Yalnızcık

Ressam Reha Yalnızcık, sanat hayatında 40 yılı geride bıraktı. Her tablo sanatçının duygu durakları, fikir katları, hayat macerası hakkında ipuçları veriyor. Çevrecilik adına farkındalık oluşturmak için de fırçasını oynatan, bozulmuş gerçeklikten faydalanan Yalnızcık, resim serüveni ve eserleri hakkında şunları söylüyor: “Çocukluğumdan beri doğaya karşı inanılmaz bir ilgim var. Okul yolundaki bahçelerden çiçek alıp ilgilendiğimi, civciv alıp büyüttüğümü, patates ektiği hatırlıyorum. Bahçemizde erik, dut, incir vardı. Haftasonları deniz kenarı, ormanlık alanda geçirirdim. Komşu bahçesinden erik aşırmışlığım da oldu. Bütün bu keyifleri yaşadım. Büyüdükçe bu tutku arttı ve resimlerime de yansıdı. Tamamı hayali olduğu için gerçekle örtüşme olmayabiliyor. Gerçekle ilgili olarak İstanbul serisinde, eski tarihi eser fotoğraflarından faydalandım. Onun dışında kendi dünyamdan peyzajlar çalıştım.”


YETENEĞİNİ MAHALLE
KASABI KEŞFETTİ

Küçük yaşta mahalle esnafına tabela hazırlayan Reha Yalnızcık, o günleri şöyle anlatıyor: “İlkokul sıralarında gazete kenarlarındaki çigileri, vinyetleri çok önemli işler gibi görürdüm. Onlardan çizmeyi hayal ederdim. Resme ilgim çevremdekiler tarafından fark edilmişti. Hatta tabela siparişi aldım. Balat’taki mahallemizde Ekrem abi vardı, bana ‘Asmalı Kasap’ yazan tabela yazdırdı. Karşılığında da pirzola vermişti. Kuru temizlemeci Ali abi de tabela istedi, ‘Socrat Kuru Temizleme’ yazdım ve 20 lira kazandım. 12-13 yaşındaydım ve çok büyük paraydı. Sonraki her yaz da anneme destek olmak için tanıdık vasıtasıyla bir yerde çalıştım. 17 yaşına gelince artık kendim bir iş bulmak istedim ve gazetedeki usta tabelacı aranıyor ilanını gördüm. Hayatında iki tane tabela yapmış biri olarak başvurdum. Çizgi roman kahramanlarını ezbere çiziyordum, kendime güveniyorum yani. Eski telefon rehberlerindeki çizimlerin aynısını yaptırdılar, çizdim. Konfeksiyon firmasında 50 lira haftalık alıyordum, burada da onu istedim. Güldüler, haftalık yok aylık var dediler ve beni eve gönderdiler. Oradan antetli kağıtla gelen ciddi bir kabul yazısı aldım. İşe başlayınca grafik sanatlarla tanıştım.”


EN BAŞTAN BERİ
HAYALİM AYNI

Günümüze kadar seksenin üzerinde sergi açan Yalnızcık Çocuk Vakfı, Inepo, Dünya Kardeşlik Birinciliği Mevlana Yüce Vakfı başta olmak üzere birçok kurum tarafından ödüle layık görüldü. 1988-89 yıllarında da çocuklara televizyondan resim dersleri verdi. Kartpostal, kupa ve telefon rehberi gibi UNICEF ürünleri için eserleri seçildi, yayınlandı. Galeri Diani’ndeki “Seyahatnameden - Yolculuklardan Çeşitli Tadlar, Pullar ve Kartpostallar” sergisinde sanatçının farklı dönem çalışmaları bir araya toplandı. Dört farklı gruptan oluşan sergi hakkında Yalnızcık, şöyle konuşuyor: “Seksenli yıllarda açtığım ilk kişisel sergimden itibaren çok farklı konulu seriler yaptım. Artık 70 yaşına geliyorum dedim kendi kendime. Daha ne kadar bekleyeceğim diyip sergiyi açmaya karar verdim. 19 yıl önce yaptığım resimler de var, geçen yıl yaptıklarım da. Kartpostal olarak adlandırdığım peyzajları çevreci amaçla yaptım. Ruhlara menü mutfak serisi de sergide. En baştan beri amacım bunları ‘Seyahatnameden’ başlığı altında bir araya getirmekti.”

Güçlü kapakların ressamı


Öğrencilik yıllarında kitap kapakları, afişler, dergi çizimleri yapan Reha Yalnızcık, resme başladıktan sonra bu işlerin yük gibi geldiğini söylüyor. Hangi işi yaparsa yapsın gönünde hep ressamlığın olduğunu belirten Yalnızcık, çizdiği kapaklardan ödüller kazandı. Cahit Öztelli’nin hazırladığı Özgür Yayın arasından çıkan Halk Edebiyatı serisinin kapakları da sanatçıya ait. Çocukluğumda kütüphanemizde görüp çokça okuduğum Karacaoğlan bu seriden çıkmıştı. Pir Sultan, Dadaloğlu, Yunus Emre de. Kapakları teklif üzerine çizen sanatçı çalışmaların güçlü olduğunu, şiirleri okudukça çizimlerin kendiliğinden meydana geldiğini, çalışmaları hazırlarken bu isimlerin halktaki algısını da düşündüğünü söylüyor.



#Reha Yalnızcık
#Ressam
#Pirzola
4 yıl önce