|
Afrika var Afrika’dan içeru...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'la Afrika gezisinin ikinci durağı Gana'dayız.



Gana bizim alışkın olduğumuz bir millet.



Başta Fenerbahçe'de olmak üzere Ganalı futbolcular liglerimizde top koşturdu.



Fildişi'nden 45 dakikalık uçak yolculuğundan sonra geldik Gana'ya.



Akşam vaktiydi ve uçaktan indiğimizde gözlüklerimiz buğulanacak kadar sıcak ve nemli bir hava vardı.



Oysa 5 yıl önce 11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile geldiğimizde öyle miydi? Adeta gök delinmişti.



Cumhurbaşkanı'nın uçağı havada şimşeklerin çaktığı, bardaktan boşalırcasına yağmurun yağdığı bir sırada Gana'ya riskli bir iniş yapmıştı. Pilotlar daha sonra, “Ancak manuel inebildik” diyeceklerdi. Şemsiyeler yetmediği için uçaktan havaalanına gidene kadar sırılsıklam olmuştuk. Gana, Paralel Yapı'nın Afrika'da en güçlü olduğu yerlerden biri. Türkiye'de epey gerilediler ama Gana'da güçlerini korumuşlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görüşmelerinin bir kısmını Paralel Yapı'yla mücadelenin oluşturduğunu sanıyorum.



Gana'dan Gabon'a geçmiştik. Doğal güzelliği ile hepimizi mest etmişti Gabon. Ödül alan Kayıkçı ile fotoğrafı Gabon sahillerinde çektirmişti Abdullah Gül.



Bu kez sakin bir havada indik. Havaalanından otelimize gelirken yolda yapılan yeni binaları, açılan yolları gördüm. Gana gelişmiş.



Cumhurbaşkanı ile sahra altı Afrika'dayız. Afrika'da tek bir Afrika yok. Hatta bir şehrin içinde iki Afrika var. Bir yabancıların yaşadığı, kamu binalarının bulunduğu şehir merkezlerinden ibaret Afrika; bir de barakaların, tek göz briket evlerin, tozlu topraklı yolların olduğu Afrika. Fildişi Sahili'nde biraz ikinci Afrika'yı gezdik. Gördük ki bir Afrika var Afrika'dan içeru...



Fildişi Sahili'nde Türkiye seviliyor. Hem sokakta, hem yönetim bazında. Türk olduğumuzu öğrenenlerin bir kısmı Erdoğan diye seslendi, bir kısmı Drogba demeyi tercih etti. Gezi'de duvarlara “Çare Drogba” yazıldığını bildiklerini sanmıyorum. Çünkü hiçbir duvarda ismini görmedik. Belli ki gönüllerine yazmışlar.



Cumhurbaşkanı, Türkiye ile işbirliğine sıcak bakan bir isim. O nedenle hem Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın temasları yoğun geçti, hem de bakanların birbiri ardına görüşmeleri vardı. Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı bir görüşmeden çıkıp diğerine girdiler.



Afrika kalkınıyor. Türkiye bu kalkınmadan pay kapmaya çalışıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı ile konuştuk. Fildişi'nin sosyal konut projeleri ve tapu kadastro sistemiyle ilgilendiklerini söyledi. 2017-18 yıllarını sosyal konut projelerine ayırmış Fildişi hükümeti. Bizim TOKİ tecrübemizden yararlanmak istiyorlar. Ancak kadastro ve tapu ciddi bir sorun. Devletin yer tahsis etmesi yetmiyor, tapu işlemi yapılabilmesi için kabile reisinin de onayı gerekiyor. Fildişi, kadastro çıkarıp, tapu vererek kıymetle arazilerini ekonomiye kazandırmak istiyor.



Fildişi'ne resmi görüşmelerin bir yerinden ayrılıp, ülkenin öteki yüzünü tanımak üzere yollara düştük.



Ticari başkent olan Abidjan'ın merkezinden uzaklaştıkça ülkenin gerçek yüzüyle karşılaştık. Fildişi'nde büyük bir Fransız üssü bulunuyor. Zaten eski bir Fransız sömürgesi. Önce sömürmüş Fransızlar, şimdi ise enerjiden iletişime kadar karlı olan bütün sektörler ellerinde. Yolumuz bir oto sanayiye düşüyor. Aman bizdeki gibi organize sanayi siteleri gelmesin aklınıza. Toz toprak içinde büyük bir alanın içinde parçalanmış araçlar ile yağlı paslı araç parçaları arasında koşturan ustalar, çıraklar. Fildişi'nde Afrika'nın en büyüğü olmakla övünen her şeyin ama aklınıza gelecek her şeyin satıldığı pazara gittik. Adı Adjame. Haftanın 7 günü açık olan pazarda kadınlar çalışıyor. Arabayla git git bitmiyor. Renkli kıyafetler, takılar, meyveler, kızartılmış balıklar, patates, soğan her şey aynı yerde satılıyor. Tabi pazarın orta yerlerinde çöp dağları oluşmuş. Onlara aldırmadan alışveriş yapıyorlar. Yol boyunca insan seli adeta. Geniş yolların etrafına tek göz yerlerden oluşturdukları satış yerleri, üstü naylonla kaplı şemsiyelerin olduğu yerlerden geçiyorsunuz. Canlı bir pazara tanıklık ediyorsunuz ama toz ve pislik içinde. Ciddi bir trafik sorunu var. Pazarı güç bela geçtikten sonra turizm firmalarının reklam kataloglarında yer alan ünlü Fildişi sahillerine doğru yola çıkıyoruz.



Grand Bassam denilen bir bölgede. Grand Bassam aynı zamanda Fildişi'nin ilk başkenti. Yolun sağında fildişi sahilleri uzanıyor. Adına yakışan temizlikteki kumlar ve okyanusun suyu birleşmiş, palmiye ağaçlarının altında bu güzel sahil ortaya çıkmış. Şubatın 28'iydi ama sıcaklık 30 dereceydi. O nedenle serinlemek üzere denize girenler mutluydu. Ancak sahillerin de iki yüzü var. Sağ taraf deniz ve kum, sol taraf ise sefalet. Yol boyunca yabancıların tatil siteleri yapılıyor. Onların az ilerisinde ise Fildişi'nin yoksul mahalleleri başlıyor. Tek gözlü evler, onların bitişiğinde hediyelik eşya satan yerler. Tamirhaneler... Yoksul ama mutlu insanların ülkesi. Ama kalkınma potansiyeli çok yüksek bir yer. Darbeler, isyanlar ve yıllardır süren sömürgeden yakasını yeni kurtarmış Fildişi. Siyasi istikrarı sağladıktan sonra hızla kalkınmaya başlamış. 5 yıl sonra gelseniz tanıyamazsınız.



Laf aramızda Fildişi Sahil'i Fransız sistemiyle yönetiliyor. Fransız usulü parlamenter sistem diyorlar. Partili Cumhurbaşkanı demek daha doğru alsında. Cumhurbaşkanını halk seçiyor. Cumhurbaşkanı hem hükümetin hem partinin başkanı. Ancak hükümeti kurmaya sayısı yetmeyince muhalefetle koalisyon yapmış.



'Altın sahili' anlamına gelen Gana ise Başkanlık sistemi ile yönetiliyor. Siz bu satırları okurken biz Nijerya'da olacağız; 36 eyaletten oluşan bir federal cumhuriyet. Amerikan tipi başkanlık sistemi ile yönetiliyor. Afrika gezimizin son durağı Gine de başkanlıkla yönetiliyor. Buradan bizdeki başkanlık sistemiyle ilgili tartışmalara gönderme yapmaya kalkışmayın. Bizimle ilgili konuları gezinin bir durağında Cumhurbaşkanı Erdoğan'la konuşacağız.




#Afrika
#Fildişi Sahil
#Fransız sistemi
#Paralel Yapı
8 yıl önce
Afrika var Afrika’dan içeru...
Amerikan hegemonyasının yani Yahudi gücü’nün sonuna doğru...
Aptallar, cevabın şu olduğunu görmüyorlar: Çünkü
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek