Trabzonspor’un geçen hafta Hatay maçında yaşadığı çöküntü ve beraberinde oluşan travmanın kolay kolay atlatılacağını düşünmüyordum ve öyle de oldu. Bu tür maçları böylesine aciz bir şekilde kaybedersen; öz güvenini kaybedersin, mücadele gücünü kaybedersin ve en önemlisi sorumluluk almaktan kaçınırsın. İşte böylesine olumsuz etkilerin ortaya çıktığı bir maç kaybedilmiş ve teknik direktörü bile buna anlam verememişti.
Verememişti de ne oldu?
Bir hafta sonra Çaykur Rizespor maçında olduğu gibi Abdulkadir Ömür, hamle oyuncusu olarak kenarda oturtuldu. Hücumun sol kenarında oynayan Bardhi, ikinci bölgeye çekildi. Şablon da aynı, anlayış da.
Bakın arkadaşlar…
Futbol ne kadar kaliteli ayaklarla oynanırsa oynansın fizik gücü yüksek, mücadeleci, atletik ve dirençli oyuncularınız yoksa sadece pas oyunu ile oyuna ve skora hakim olamazsınız. Bozuk plak gibi her hafta aynı yerde sayıp durursunuz. Peki onlar aynı yerde sayıyor da plağı değişmesi gerekenler ne yapıyor? Koca bir hiç.
Bakasetas, Abdulkadir Ömür, Bardhi.
Bakasetas, Bardhi.
Olmadı Trezeguet.
Arkadaş, dünyanın parasını verip kenarda oturttuğun adamların yeteneği nedir, gücü nedir, nasıl oyunculardır bir söyleyin de bilelim. Bir alt ligde bile ikinci bölgede bu kadar zenne, mücadele gücü düşük, temaslı oyuna yatkın olmayan oyunculardan kurulu bir takım bulamazsınız. Geçen hafta Hatayspor karşısında henüz oyunun başında sarı kart gören Mendy’nin dün iki sarı karttan kızarması acaba yetkili olanların yüzünü kızarttı mı?
Yazıktır günahtır…
Takımın ikinci bölgede hem ofansif, hem de defansif yükünü sadece bir oyuncunun omuzlarına yükleyemezsin. Yetmedi; kendi evinde ligin yeni ekibine karşı bu kadar mahkum oynayamazsın. Sahaya; futbol bilgisi ve yeteneği üst düzey olmasına rağmen fizik gücü düşük, ikili sıkıştırmalardan çıkamayan, temaslı oyuna cevap veremeyen ve pas arası yapamayan oyunculardan topu kazanıp aktif olarak kullanmasını bekleyemezsin. Halı sahada oynasan; Bakasetas, Ömür, Bardhi, Visca ve Trezeguet’den oluşan takımla kimse uğraşamaz, ama bu öyle değil.
Peki, arkadaş ligin başından bu yana aynı isimler etrafında şekillenen bu kadronun dışında kalan ve hatırı sayılı paralara alınan oyuncular ne yapıyor? Bu oyunculardan iki ceza alanı arasında oynayacak, rakibe diş geçirecek, mücadele gücü yüksek oyuncu oynatamaz mısın? Oynatamayacaksan niye aldın? Tüm bu soruların cevabını sağlıklı irdeleyecek ve doğrunun yapılmasını sağlayacak irade, futboldan sorumlu bir yetkilinin olmasıyla gerçekleşir.
Sonuç olarak Trabzonspor kadro mühendisliğinden, kadro seçimi ve kadro oluşturma konusunda bir dizi yanlış içinde kör topal gidiyor. Eğer kendi evinde oynadığın maçtan sonra teknik direktörün sadece kaleci Uğurcan’a teşekkür ediyorsa şapkayı önünüze koyup düşünmelisiniz. Sen bu denli güçsüz olursan, taraftarın istikrarsız sonuçlardan dolayı seni terk etmişse hakemin hatırı olur mu?
Her hali ile güçsüz, yalnızlığa terk edilmiş Trabzonspor’un üzerinden güç gösterisi yapılmasına çok şahit olacağız. Çünkü hakemlerin geleneksel güçlü olma içgüdüsü ile hareket etmesi bu sezon ki görüntü ile Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş, hatta Adana Demirspor üzerinden yapılamayacağına göre en zayıf halka Trabzonspor. Hatay maçında da maçın skoru hakem hatalarının önüne geçerken Pendikspor maçında da Bahattin Şimşek ve arkadaşları Cüneyt Çakır ve Fırat Aydınus olma adına önemli bir yol kat ettiler.
Trabzonspor böyle devam ettiği sürece hakemlerin güç gösterisi yapacağı en önemli argüman olacaktır. Gücü sadece sahadaki oyunda arayıp Türkiye Futbol Federasyonu ve kurullarında güçlü olmazsan acı olsa da işin gerçeği budur.






