Enerji meselesi, 2021 yılı boyunca tüm dünyanın en önemli tartışma konularından birisiydi. Enerjinin; ekonomiyi, siyaseti, dış politikayı ve daha birçok alanı etkilemesi ve küresel bir mesele haline gelmesi nedeniyle, enerji arz ve talebindeki dengesizlikler, tüm küresel piyasalarda etkisini hissettirdi.
Bu nedenle “2021” dünyada “enerjide kriz” yılı oldu.
Covid-19 salgını ile enerji talebinde önemli miktarda düşüş yaşanmıştı. Aşının bulunması ve salgının etkisinin azalmasıyla, 2021 yılında ekonomide yaşanan toparlanma, enerji talebinde ciddi artışlar oluşturdu. Ancak, artan enerji talebine karşılık yetersiz arz miktarı nedeniyle dünyada enerji fiyatlarında özellikle de doğalgazda ciddi oranda fiyat artışları yaşandı.
Türkiye tarafından 2015 yılında imzalanan Paris İklim Anlaşması, 2021 yılında onaylandı. Türkiye, Paris İklim Anlaşması’nı onaylamasıyla hem iklim değişikliği ile mücadelede hem de yeşil enerji kullanımı konusunda alınacak kararlarda artık karar verici konumda.
Ayrıca, imzalanan Paris İklim Anlaşmasıyla iklim değişikliği ile mücadele için artık dünyada ve Türkiye’de fosil kaynakların payının azaltılacağı ve yenilenebilir enerji kaynaklarının payının artacağı yeni bir dönemin başladığını da söylemekte fayda var. Ancak, özellikle gelişmekte olan ülkeler bu radikal değişime ne kadar hazır? Ya da geçmişte enerji talebini ağırlıklı olarak fosil yakıtlardan karşılayan birçok ülke bu değişime ne kadar ayak uydurur?
Bu sorular birçok gelişmekte olan ülkenin enerji arz güvenliği için cevaplandırılması gereken sorular.
Yeşil kalkınma ve dönüşümün dünyada giderek artan önemi, ticarette rekabetin en önemli dinamiği ve dünya ekonomisi ile entegrasyonun önemli yolu olması nedeniyle Türkiye de Yeşil Mutabakat’ı yayınladı.
Ayrıca, Yeşil Mutabakat’ın bu yıl açıklanan OVP içerisinde yer alması Türkiye için de yeşil kalkınma açısından yeni bir dönemin başlangıcı oldu.
2020 yılında ve 2021 yılında keşfedilen yeni kaynaklar enerji arz güvenliği için önemli bir yıl oldu. 2020’de Tuna-1 Kuyusu sondajında keşfedilen 320 ve 80 milyar metreküp doğal gaz rezervinin yanında, bu yıl Amasra-1 kuyusunda keşfedilen 135 milyar metreküp doğal gaz ile beraber toplam olarak keşfedilen doğalgaz miktarı 540 milyar metreküpe ulaştı.
2021 yılında olduğu gibi 2022 yılında da Karadeniz’deki doğal gaz çalışmaların hızlanarak devam edeceği ve mevcut durumda keşfedilen doğalgazın 2023 yılında kullanımı için çalışmaların artacağı bir yıl olacağı açıkça görülmektedir.
2021 yılında olduğu gibi 2022 yılında da enerji arzının arttırılması, özellikle de yenilenebilir enerjinin toplam enerji tüketimi içindeki payının arttırılması sürekli gündemde olacak önemli konuların başında geliyor.
Diğer yandan, enerji sektörünün dinamik yapısı ve bu sektördeki önemli fırsatlar nedeniyle artan enerji talebinin karşılanması için hem yeni stratejilere hem de yeni araştırma ve geliştirme çalışmalarına daha çok ihtiyaç olduğu bir döneme giriyoruz.
Son olarak, 2021 yılında artan talep dolayısıyla radikal bir şekilde yükselen doğalgaz fiyatları, yeni ve ucuz kaynaklara erişim kapsamında ve özellikle de Doğu Akdeniz doğalgazının ne kadar stratejik olduğunu göstermesi bağlamında önemli bir motivasyon kaynağı olacaktır.
Bu nedenle, 2022 ve sonrasında Doğu Akdeniz bölgesi, enerji arz güvenliğinde önemli bir mücadele alanı olacaktır.
