|
Korona, küresel düzenin de AB’nin de çöküşünü gösteriyor

Küresel düzen bir virüs karşısında çaresiz kaldı. Aslında çaresizliği daha çok gayri insani, talancılık ve güçsüzlüğü ile ortaya çıktı. ABD, Çin, Fransa ve İngiltere’nin başarısızlıklarıyla gördük bunu. Çin, bilgiyi dünyadan saklayarak daha büyük bir vahşete sebep oldu. Hastalarla başa çıktık, maskeleri de çıkarıyoruz diye gösterime sundukları gülümseyen güzel bayanların yüzünde tek bir çiziğin olmaması propagandanın boyutlarını görmeye yetiyor. ABD, 17 yaşındaki bir ergen genci sağlık sigortası yok diye ölüme terk ediyor. Her gün binlere varan insan ölüyor. ABD’de bütün özgürlük söylemlerine rağmen gerektiğinde hayati bilgileri insanlardan saklamak için her çeşit yalana baş vurabiliyor. Üstelik o kadar büyük istihbarat, teknoloji ve güvenlik çeperi de virüs karşısında böcek ağı gibi ne kadar da zayıf olduğu da ortaya çıktı. Küresel düzen, özellikle iki şeyde çok belirgin bir biçimde başarısız: Ekonomik eşitsizlik ve tabiatın talan edilmesi. Kapitalizmde zenginler sağlıktan güvenliğe, konuttan ulaşıma her zaman çok fazla ayrıcalıklı yaşıyorlar. Toplumların geri kalan kesimi ise adaletten de sağlıktan da az yararlanıyor. Kapitalist üretim, doğayı talan ediyor. Komünist serbest piyasa da( Çin) bunu yapıyor. Bu yağma, dünyadaki ekosistemi bozuyor. Yarasalardan( Covid 19), Develerden( Mess) ve maymunlardan( AİDS) insanlara geçen virüsler doğuyor.

Küresel düzenin sadece üretimi kutsayan ekonomik düzeni ve tabiatı talan ilişki biçimi değişmek zorunda. Küresel düzen adil paylaşım ve adil tabiat ilişkisi ile yeniden dengeye varabilir. Bunun yolu yeniden ulus devletlerin sıkı ulusalcı politikalarına dönmekten geçmiyor. Çünkü ulus devletlerin sıkı ulusalcı politika dönemleri bitti. Dünya nesnel olarak küreselleşti. Dünyayı birbirine bağlayan uydu teknolojileri bunu başlattı. Sorunlar da küresel, çözümler de küresel olmak zorunda. İşte Türkiye, hem ulusal mücadelede hem de küresel yardımda yer aldığı için önem arz ediyor. Virüs ile başa çıkmak için küresel düzeyde araştırmalar, önemler , yardımlar gerekiyor. Ulus devletler eve kapanarak virüsten korunma seçeneğine sahip olamazlar.

Avrupa’nın sömürüsü, AB ile doğmadı. Fransa ve İngiltere en büyük sömürge faaliyetlerini AB öncesi yaptılar. AB’de küresel proje olmanın ötesinde, Avrupa’nın bölgesel bir siyaseti. Temelde bölge devletlerin savaşlarını aşacak bir siyaset ve Rusya’nın Avrupa’yı işgaline karşı bir üst güç arayışına dayanıyor. AB olmadan da Avrupa kendi değerlerini tüm yerküreye yaydı. AB olmadan da Türkiye tam 200 yıl boyunca Avrupa peşinde koştu. Avrupa’yı gündelik yaşamlarında gırtlağına kadar yaşayan bizim elitler, neden AB’ye karşı çıktılar? Çünkü AB Türkiye’ye çoğul kültür, demokrasi ve insan haklarını hâkim Türk elitlerine rağmen savunan bir proje olarak yansıyordu. Bu da egemen beyaz Türk elitlerin hoşuna gitmedi. Düzenlerini bozuyordu. Şimdi AB, Avrupa’da bile işe yaramıyor. Ahlaki temeller olmadıkça demokrasi, hukuk devleti gibi üst siyasi değerlerin işe yaramadığını görüyoruz. Türkiye, bu değerlerde daralma yaşıyor, ama virüsle başa çıkma konusunda attığı insani adımlar büyük bir değer taşıyor. AB ülkelerinden daha başarılı bir mücadele yürütüyor. Onlara da yardım ediyor. Artık bizim AB’ye ihtiyacımız olup olmamasından daha çok Avrupa değerlerini( gündelik hayat tarzı) hayranlıkla savunup savunmamız önemli. Türk elitleri AB’nin iflasını ilan ederken demokrasi ve çoğulculuk konusunda bir dış baskıdan azade olmanın rahatlığıyla istedikleri gibi davranabilecekleri mesajını mı veriyorlar? Yoksa bu milletin ve bu coğrafyanın değerlerine olan öz güvenlerini mi tazeliyorlar?

Türkiye için AB olmadan da siyasal rekabet, siyasal çoğulculuk, seçimle gelip seçimle gitme, siyasal muhalefet gibi ilkelere dayanan demokratik önemli. Çünkü devleti mutlaklaştırma üzerinden üretilen oligarşileşmeyi engelleyen, devletin yeni kadro ve alternatiflerle tazelenmesini sağlayan demokratik düzendir. İstişareyi işleten, adaletsizlikler ve başarısızlıklar olunca muhalefet yapmanın meşru sistematiğini sağlayan demokrasidir.

Hem Avrupa’nın hem de AB’nin yaşam değerlerini taklit etmeyi ve ihraç etmeyi tamamen bırakmalıyız. AB standartları diye hala uygulanan toplumsal cinsiyet eşitlik politikaları da bunlardan biri. Bu değerler, kendi ahlaki değerlerimizi iptal ediyor. Ne sosyolojimiz, ne inancımız, ne de yapımız buna uyar. İki yüzyıldır Avrupa hayranlığıyla yaşadığımız bilinç kaybını bırakalım artık. Türkiye, yeni yardımlar kadar yeni siyasal ütopyalarla dünyaya yeni bir perspektifler sunsun. Koronadan çıkışı, yeni bir rüyayla dünyayı selamlasın!

#Avrupa
#Türkiye
#AB
#Koronavirüs
4 yıl önce
Korona, küresel düzenin de AB’nin de çöküşünü gösteriyor
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’