İdlib’i bırak, ABD-PKK işgaline bak! Astana umuttur, bu zirve de umuttur Üç liderin masasından çözüm çıkmalı..

04:007/09/2018, Cuma
G: 7/09/2018, Cuma
İbrahim Karagül

İdlib Doğu Akdeniz’dir. İdlib Suriye savaşının tamamıdır. İdlib’deki kriz, sadece bir ya da birkaç örgüt meselesi değildir. Yedi bin kilometrekare alan üzerinde kimin nasıl hâkimiyet kuracağıyla ya da Şam rejiminin hâkimiyet sağlamasıyla sınırlı bir şey değildir.Hemen bütün ülkeler, Suriye meselesinde zıt kutupta olan ülkeler bu küçücük bölgeye müdahale etmeye çalışıyorsa, bu müdahale üzerinden hesap yapıyorsa, bu müdahaleye umut bağlamışsa, mesele çok daha derin, hesap çok daha karışıktır.Rusya

İdlib Doğu Akdeniz’dir. İdlib Suriye savaşının tamamıdır. İdlib’deki kriz, sadece bir ya da birkaç örgüt meselesi değildir. Yedi bin kilometrekare alan üzerinde kimin nasıl hâkimiyet kuracağıyla ya da Şam rejiminin hâkimiyet sağlamasıyla sınırlı bir şey değildir.

Hemen bütün ülkeler, Suriye meselesinde zıt kutupta olan ülkeler bu küçücük bölgeye müdahale etmeye çalışıyorsa, bu müdahale üzerinden hesap yapıyorsa, bu müdahaleye umut bağlamışsa, mesele çok daha derin, hesap çok daha karışıktır.

Rusya ile İran’ın, ABD ile Fransa’nın aynı noktada buluşması, hepsinin “orada örgüt var” söylemine sığınması, hepsinin bir şekilde Suriye’ye saldırı için fırsat kollaması, son derece düşündürücüdür. “Şam rejimi kimyasal silah kullanırsa müdahale ederiz” diyen ABD ile, “İdlib’de el Nusra var” diyenler aynı zayıf argümanlar arkasına sığınmaktadır.

ABD-PKK işgali Suriye’yi bölüyor, ona neden ses çıkarmıyorsunuz?

Birçok ülkenin, özellikle Rusya ve İran’ın, Suriye’nin büyük bölümünü elinde tutan, bir terör örgütüyle işgal eden, olağanüstü silah yığınağı yapan ABD’ye ses çıkarmaması, bu işgale karşı tek cümle kullanmaması, tam anlamıyla harita değiştiren terör koridoruna itiraz etmemesi son derece şaşırtıcıdır.

İdlib Suriye’nin de, ülke topraklarının yüzde otuzunu oluşturan ABD-PKK işgal bölgeleri hangi ülkenin? Suriye’nin bütünlüğünü bundan daha fazla tehdit eden hangi gerçek var? Ülkenin kuzeyi tam anlamıyla işgal altındayken, üstelik ABD ve PKK bir daha ayrılmayacak şekilde o bölgeye yerleşirken İdlib, Suriye için çözüm inisiyatifi geliştiren üç ülkenin onayıyla denetim altında tutuluyor.

Bu ülkelere, “Suriye’nin bütünlüğünü İdlib’in şu anki durumu mu bozuyor” diye sormak lazımdır. Üstelik İdlib, Türkiye-Rusya-İran arasında yapılan bir anlaşma gereği güven altına alınmış, çatışmaların dışında tutulmuş, bir sığınağa dönüştürülmüşken bütün bunların sıfırlanması hem üç ülkenin hem de Suriye’nin zararına olacağı aşikârdır.

Rusya, Türkiye’nin güvenini zedeledi..

Rusya’nın bugünkü Tahran Zirvesi öncesi saldırı başlatması Türkiye’yi rahatsız etmiştir. Astana ile başlatılan, Suriye için yegâne çözüm umudu olan süreci zedelemiş, güven sarsılmasına yol açmıştır. Türkiye’nin; “örgütlerin başka yollarla etkisiz hale getirilmesine, başka bir çözüm bulunmasına” yönelik girişimleri karşılık bulmamış, askeri seçenek özellikle öne alınmıştır. Astana sürecinde, Türkiye ile Rusya arasındaki güven, belki de ilk kez böyle yara almıştır.

Zirve öncesi başlatılan saldırılar; “Türkiye’nin hassasiyetlerinin Rusya tarafından yeterince gözetilmeyeceğine dair ciddi şüphe” uyanmasına yol açtı. Bu güven zedelenmesinin bir an önce aşılması, Moskova ve Tahran’ın Türkiye ile ortak inisiyatifi güçlü tutmaya dönük adımlar atması, bu çerçevede Ankara’nın hassasiyetlerini göz ardı etmemesi çok önemlidir.

Astana yara alırsa her şey biter. İnsani felâketin önüne geçilmeli.

Çünkü Astana süreci yara alırsa, Suriye’de her şey yeniden başlayabilir. ABD tarafı, Suriye savaşında gelinen bütün aşamaları sıfırlayacak yeni bir süreç başlatmak için zemin kazanacaktır. Zaten bu yönde genel bir kabul, bir hazırlık dikkat çekmektedir.

Hava müdahaleleri sonrasında, Şam rejiminin kara güçleriyle bu bölgeye girmesi, insani bir felâkete yol açacak, Türkiye ve Avrupa’ya ciddi göç dalgası başlayacak, Halep’te olduğu gibi insani bir kıyım yaşanacaktır. Ancak ABD’nin, Rusya’nın, İran’ın insani felâkete pek de aldırdıkları söylenemez. Sadece Türkiye, Suriye halkını sahiplenmeyi, savunmayı bütün hesapların üstünde tutmakta, Almanya da ABD açısından göç dalgası oluşmaması için çalışmaktadır. Bu muhtemel felâket önlenmelidir.

Türkiye’nin gözlem noktaları tehdit altında, sert karşılık verilecektir

Bugünkü Tahran Zirvesi’nde üç lider, İdlib meselesini kesinlikle çözüme kavuşturmalı, askeri müdahale dışında çözüm yolu mutlaka bulmalıdır. Aksi takdirde sadece İdlib değil, Suriye’de başka yerlere müdahalelerin de önü açılacak, yeni tür bir Suriye savaşına zemin hazırlanacaktır.

Türkiye’nin İdlib’deki gözlem noktaları tehdit altındadır. Şam yönetiminden ya da onlarla beraber hareket eden PKK ve diğer örgütlerden bu noktalara olası bir saldırı, bir provokasyon Türkiye için olağanüstü sert bir tepkiyle karşılanacaktır, karşılanmalıdır da. Rusya ve İran’ın, Türkiye’nin bu anlamda zora girmemesi için büyük bir gayret göstermeleri gerekmektedir.

İdlib’e askeri müdahale, ülkenin parçalanmasını isteyenler için fırsat oluşturacaktır. Özellikle ABD için, “Terör Koridoru”nu tam anlamıyla bitirmek, PKK’yı sağlama almak için dikkatlerin başka çatışma bölgelerine çekilmesi anlamına gelecektir. Dolayısıyla müdahale ABD ve PKK’ya zaman kazandıracaktır.

Terör Koridoru’nun Batı kapısı: Türkiye için çok büyük tehdit..

İdlib’de mesele, orada bulunan örgütler değildir. Mesele Doğu Akdeniz’dir. Bugünlerde olağanüstü askeri hareketliliğe sahne olan, birçok ülke donanmasının yığınak yaptığı, Rusya ve Türkiye’nin tatbikatlar yaptığı, trilyon dolarlık doğalgaz paylaşımının söz konusu olduğu Doğu Akdeniz için İdlib’in durumu hayatidir.

Bölgenin kimlerin denetiminde olacağı çok önemlidir. Terör Koridoru’nun Batı kapısında bulunan bölgenin, İran sınırından Akdeniz’e kadar garnizon oluşturmaya çalışan, Kuzey Irak’ı Akdeniz’e bağlamaya çalışan ABD ve müttefikleri için hayatidir. Türkiye açısından bir koruma kalkanıdır. Eğer İdlib bir çatışma alanı olursa Türkiye için Afrin tehlikeye girecektir. Afrin tehlikeye girdiğinde Hatay tehlikeye girecektir. Hatay tehlikeye girdiğinde bütün Doğu Akdeniz’deki varlığımız tehlikeye girecektir.

Erdoğan, Putin ve Ruhani: Bu masadan çözüm çıkar

Her ne olursa olsun, İdlib meselesi çatışmasız, müdahalesiz halledilmek zorundadır. Tahran Zirvesi bir umuttur. Türkiye, Rusya, İran inisiyatifi Suriye için tek umuttur. Astana inisiyatifi asla yara almamalı, Suriye için umut olmaya devam etmelidir.

Üç ülke, Suriye’ye yönelik yeni müdahalelerin önünü açacak bir boşluk bırakmamalıdır. Erdoğan, Putin ve Ruhani’nin bir çözümde uzlaşacağına, Suriye’nin bütünlüğüne yönelik adımları daha da güçlendireceğine dair güçlü bir beklenti vardır.

Suriye meselesinde çözüm hep liderlerin masasından çıkmıştır ve yine öyle olacaktır.

#Suriye
#İdlib
#Türkiye
#Rusya
#İran

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.