|
İslâmcılığın eleştirisi

Osmanlı Devleti''nin yıkılışını geciktirmek ve mümkünse önlemek gayesiyle ortaya atılan görüşlerden sadece biri olan ve Türkiye''de cumhuriyet ilân edildikten sonra yegâne "dissident" (İngiliz dilindeki bu kelimeyi Türkçeye tercüme etmek gerektiğinde "muhalif" kelimesini kullanmaktan başka çaremiz yok.) unsura izafeten zikredilen İslâmcılık dibe vurmaktan sıkça söz edildiği bu günlerde ne durumdadır? İslâmcılık havada asılı kalmış bir isimse, acaba ona bir gövde temin edilebilir mi? Tam tersine ortaya bir biçimde varlığı inkâr edilemeyen bir gövde, bir gerçeklik ortaya çıkmış ve kendisine hâlâ bir ad yakıştırılamamışsa, buna İslâmcılık demek ne bakımdan uygun olur? Hangi gerçekliktir ki biz ona İslâmcılık dediğimiz zaman başkaları da onu ismiyle müsemma diye karşılaya?

Ben İslâmcılığı yeniden keşfetmektense İslâmcılığın eleştirisinin öne alınmasından yanayım. Bunu hem Osmanlı Devleti yaşarken kendilerine İslâmcı gözüyle bakılanların tenkide tâbi tutulması ve hem de cumhuriyetin ilânından sonra İslâmcılık pâyesine erişenlerin bu yeri hak edip etmediklerinin sorgulanması suretiyle yapmak lâzım. Eğer İslâmcılığa gayri müslimlerin ulaşamayacakları düzeyde bir eleştiri getirebilecek bir gücü kazanırsak bu Türkler olarak bizim bir vatan ve bir millet kazandığımızın da delili olacaktır. Türk olmayanlar ne mi yapsın? Bunun cevabını vermeye mezun değilim.

Türkler olarak bizim felâketimizi İslâmcılığın Türk kafasında bir civar ve cidar meselesi olarak yer işgal etmesi doğurmuştur. Uğradığımız her felâketi bir yeni felâketin takip etmesinin sebebi her uğrakta İslâmcılıkla ilgili ne varsa onu ketumiyetle karşılamış olmamızdır. İslâmcılık konu dışı tutulduğu taktirde Türkiye''nin niçin bir vatan olduğu ve kimlerin vatanı olduğu sorusunu hiçbir çağ ve hiçbir dönem bakımından cevaplandırmak mümkün olmaz. İslâmcılık anılmadığı zaman Türkiye''de toplumsal sınıf ve tabakalar itibariyle isabetli tespitlerin yapılması mümkün değildir. Türk toplum hayatının neresinde İslâmcılık âyan beyan hesaba katılmıyorsa orada katakulli vardır. Türklerin karşısına geçip "ben müslümanım; ama İslâmcı değilim" diyenlerin ya bir katakulli çevirdikleri veya çevirmek istedikleri katakulliye hazırlandıklarını fark etmek tedbirli olmanın bir parçasıdır.

İslâmcılık Türkler için bir civar ve bir cidar meselesi değilse, mutlaka merkezi ve cevherî bir meseledir. Meseleyi kavrayabilmek için İslâmcılığın miyar alındığı bir ortama kavuşmak elzemdir. Bu ortam öncelikle bir işlem ortamı değildir. Zihinle ve zihinde oluşan bir nitelikli ortama kavuşmadıkta İslâmcılığı merkeze çekmek hiçbir yiğidin harcı değil. Çünkü yiğitlik işlemi başarıyla sona erdirmede değil; hangi işleme girişmenin doğru olduğuna karar vermededir. İslâmcılığı şimdiye kadar civarda ve cidarda bırakanlar kararsızlardır. Onların kararsızlığına sebep ararsanız gayri müslimler karşısında duydukları aşağılık duygusundan başka bir şey bulamazsınız.

23 yıl önce
İslâmcılığın eleştirisi
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’