|
Yeni dönemin ilk PPK’sından yansıyanlar

Geçtiğimiz Perşembe günü Merkez Bankası’nın yeni Başkanı Fatih Karahan’ın başkanlığındaki ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısını takip ettik. Toplantıya ilişkin beklentilerimi bir önceki yazımda oldukça detaylı bir şekilde sizlere iletmiştim. Nitekim PPK toplantısından benim bir önceki yazıma paralel sonuçlar çıktığını rahatlıkla ifade edebilirim.

İlk beklentim, piyasadaki genel eğilim doğrultusunda PPK’nın politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını %45 seviyesinde sabit tutacağıydı. Bu konuda bir sürpriz olmadı. İkinci ve en önemli beklentim ise PPK’nın eğer enflasyon beklentilerinde bozulma olursa yeniden faiz artıracağına ilişkin mesaj vereceğiydi. Öyle de oldu. PPK metninde kullanılan “Enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır.” cümlesi ile PPK üyeleri enflasyon gelişmelerinde olası bir olumsuz durumda faiz artışı sinyali vermiş oldular.

PPK metnindeki bir diğer önemli yönlendirme ise faiz indirimlerinin ne zaman konuşulabileceğine ilişkin. PPK üyeleri; piyasadaki enflasyon beklentileri (ara hedef olan %36’ya göre belirlenen) tahmin aralığını yakınsayıncaya kadar politika faizini %45 seviyesinde tutacaklarını belirtiyorlar. Bu yönlendirme ile uzun bir süre faiz indirimi meselesinin rafa kaldırılmaya çalışıldığını ifade edebiliriz.

Metindeki bir diğer kritik yönlendirme de sterilizasyon ile ilgili. Kurul, likidite gelişmelerini yakından takip edeceklerini ve ihtiyaç halinde fazla likiditeyi çekmek için sterilizasyon araçlarını etkin bir şekilde kullanacaklarını kayda geçirmiş durumda. Bu kapsamda PPK’nın mevduat faizini de yakından takibe aldığını görüyoruz. Burası çok önemli zira son dönemde bankalardaki fazla likiditenin mevduat faizlerini görece düşük tutması nedeni ile tasarruf sahiplerinin dövize yeniden güçlü bir yönelim içinde olduğunu gözlemliyoruz.

PPK üyelerinin metin içerisinde “Türk Lirası reel değerlenme süreci” şeklinde bir ifade kullanmaları da son derece önemli bir mesaj. Burayı biraz daha açmak istiyorum. Çünkü bu mesaj aynı zamanda döviz kuru beklentileri açısından ciddi bir yönlendirme içeriyor. Gelişmekte olan ekonomilerde başarıya ulaşan tüm dezenflasyon programlarının ortak noktası yerel para biriminin reel olarak değer kazanması. Yani yerel para dövize karşı reel olarak değerleniyor. Bunu sağlamanın yegâne yolu da kurdaki artış oranının enflasyondaki artış oranının altında kalması. Bu bakımdan önümüzdeki dönemde kur üzerindeki baskının yani kurdaki artış hızının yönetilmesi sürecinin devam edeceğini öngörebiliriz. Dolayısıyla “seçim sonrası kuru serbest bırakacaklar ya da kur uçacak” beklentisinin ekonomi yönetiminin izlediği program ile uyumlu olmadığını yani gerçekçi kabul edilemeyeceğini ifade edeyim.

Özetle bir önceki yazımda da belirttiğim üzere Merkez Bankası bu PPK’da gerekirse yeniden faiz artırmaya hazır olduğunun mesajını net bir şekilde vurgulamış durumda. Diğer yandan satır aralarında enflasyon beklentilerinin neden çıpalanmakta güçlük çekildiğine ilişkin kabullenmeler de var. İlave olarak kurun artış hızının belirli bir seviyede neden tutulması gerektiği de belirtilmiş. Sonuç olarak bir süre daha fiyatlama davranışlarını takip edip enflasyon beklentilerinin çıpalanması için sabırla bekleyeceğiz. Eğer bunlar istenildiği şekilde gerçekleşmezse bir önceki yazımda da belirttiğim gibi 9 Mayıs’taki yılın II. Enflasyon Raporu’nda cari yıl sonu enflasyon tahminini yukarı yönlü güncelleyen ve ardından ilave bir parasal sıkılaştırma adımı atan bir Merkez Bankası görebiliriz.

#Ekonomi
#Merkez Bankası
#Para Politikası Kurulu
2 ay önce
Yeni dönemin ilk PPK’sından yansıyanlar
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi
Zengin millet fakir devlet