Merkez bankaları, altın ve dolarizasyon

04:0025/05/2019, Cumartesi
G: 25/05/2019, Cumartesi
Levent Yılmaz

Çin ve Rusya merkez bankaları başta olmak üzere, dünya üzerindeki merkez bankaları bir süredir rezervlerine yüklü miktarda altın ekliyorlar. Dünya Altın Konseyi verilerine göre merkez bankaları 2019’un ilk çeyreğinde son 6 yılın en yüksek seviyesine denk gelecek şekilde varlıklarını dolardan altına kaydırmış durumda. Merkez bankaları ilk çeyrekte 145,5 ton altını rezervlerine eklemiş. Bu rakam bir önceki yıla göre yüzde 68’lik bir artış anlamına geliyor. Bu artıştaki en yüksek pay ise Rusya Merkez

Çin ve Rusya merkez bankaları başta olmak üzere, dünya üzerindeki merkez bankaları bir süredir rezervlerine yüklü miktarda altın ekliyorlar. Dünya Altın Konseyi verilerine göre merkez bankaları 2019’un ilk çeyreğinde son 6 yılın en yüksek seviyesine denk gelecek şekilde varlıklarını dolardan altına kaydırmış durumda. Merkez bankaları ilk çeyrekte 145,5 ton altını rezervlerine eklemiş. Bu rakam bir önceki yıla göre yüzde 68’lik bir artış anlamına geliyor. Bu artıştaki en yüksek pay ise Rusya Merkez Bankası’na ait. Rusya’yı Çin, Kazakistan ve Türkiye takip ediyor.



DOLARİZASYONDAN KAÇIŞ

Gelişmekte olan ülkelerdeki en önemli sorunlardan bir tanesi de dolarizasyon. Yani bir ülkedeki yerleşiklerin değişim aracı, hesap birimi ve değer biriktirme aracı olarak kendi ulusal paraları yerine yabancı para kullanmalarıdır. Elbette tüm bir ülke bu şekilde olmadığı için kısmi dolarizasyon tabirini kullanmak daha mantıklı. Peki kısmı dolarizasyon hangi şartlarda ortaya çıkıyor hemen ona bakalım.

Bir ülke ekonomisindeki aktörler, yüksek enflasyon ve ciddi belirsizliklerin olduğu ortamda yerel para biriminin değer kaybından kendisini korumak için finansal varlıklarını dolar cinsinden tutmak isterler. Bunda ülke ekonomisinin geçmişte yaşadığı acı tecrübeler de etkin rol oynar. Örneğin daha önce ciddi bir ekonomik krizi yaşamış bir birey, yerel para birimindeki hızlı değer kaybını gözleri ile gördüğü için varlıklarını dolar cinsinden tutmak isteyebilir. Oysa bireylerin kendilerini korumak maksadıyla seçtikleri bu yöntem hem kısa hem de uzun vadede ekonominin dengelerine önemli zararlar verir. Bu yüzden de hükümetler ve merkez bankaları dolarizasyonun önüne geçmek isterler. Örneğin benzer durum diğer bazı merkez bankaları için de geçerli ve onlar da dolara olan bağımlılıklarını azaltmaya çalışıyor.

Öte yandan IMF verilerine göre, merkez bankalarındaki dolar rezervinin oranı 2013 yılından bu yana en düşük seviyeye gerilemiş durumda. 2000 yılındaki yüzde 72 olan Dolar’ın toplam rezervlerdeki payı şu anda yüzde 62’ye gerilemiş durumda. Elbette rezervlerde tamamen dolardan vazgeçme söz konusu değil ancak merkez bankalarının Yuan tercih etmeye başladığını görüyoruz ki; rezervlerdeki Yuan artışı beş çeyrektir kesintisiz devam ediyor. Ayrıca Japon Yeni de bir diğer tercih edilen para birimi.

BİR “DOLARSIZLAŞTIRMA” HİKAYESİ

Rusya, dolarizasyondan en hızlı kaçan ülkelerin başında geliyor. Geçtiğimiz haftalarda bir açıklama yapan Rusya Başbakan Birinci Yardımcısı ve Maliye Bakanı Anton Siluanov, ülkedeki petrol ve doğal gaz şirketlerinin ödemelerindeki doların payını azaltacaklarını söylemişti. Rusya bir süreden bu yana rezervlerini altın ve Yuan’a kaydırırken, elindeki ABD hazine kağıtlarını hızlı bir şekilde satıyor. Rusya Merkez Bankası’nın rezervlerindeki doların payı, geçen yıl 2017’ye kıyasla 23,1 puanlık düşüşle yüzde 22,7’ye gerilerken, Euro’nun payı 10 puanlık yükselişle yüzde 31,7’ye, yuanın payı 11,4 puanlık artışla yüzde 14,2’ye yükseldi. Ülkenin rezervlerindeki altının payı ise 2018 itibarıyla yaklaşık 1 puanlık artışla yüzde 18,1’e çıktı.

Özetle; uluslararası rezerv para birimi olarak kabul edilen Dolar, sahibi tarafından bir ekonomik silah olarak kullanılmaya devam ettiği sürece söz konusu dolardan kaçış politikalarının ön planda olacağı bir dönemi izlemeye devam edeceğiz.

#Çin
#Rusya
#MB
#Dolar
#IMF