Dünyanın en güzel inşaatı!

00:0030/05/2009, Cumartesi
G: 3/09/2019, Salı
Mediha Olgun Karaca - Cts.

Nereden bilebilirdim ki penceremdeki birkaç çöp kırıntısının bir çift kumrunun yuva yapma girişimi olduğunu…Onları, hiç düşünmeden, daha doğrusu rüzgarın arka bahçemdeki çalımsı ağaçtan koparıp getirdiğini düşünerek, bir çırpıda fırlatmıştım bahçenin orta yerine… İkinci girişimlerini de yine aynı gerekçeyle sonuçsuz bırakmıştım sevimli kumruların, yine bilmeden…Zavallı dişi kumru, iki girişimin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından daha fazla bekleyememiş yumurtasını, düşmesin diye minik bir dal

Nereden bilebilirdim ki penceremdeki birkaç çöp kırıntısının bir çift kumrunun yuva yapma girişimi olduğunu…

Onları, hiç düşünmeden, daha doğrusu rüzgarın arka bahçemdeki çalımsı ağaçtan koparıp getirdiğini düşünerek, bir çırpıda fırlatmıştım bahçenin orta yerine… İkinci girişimlerini de yine aynı gerekçeyle sonuçsuz bırakmıştım sevimli kumruların, yine bilmeden…

Zavallı dişi kumru, iki girişimin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından daha fazla bekleyememiş yumurtasını, düşmesin diye minik bir dal parçasını siper ederek bırakıvermişti penceremin kısa pervazına…

Dışardan bakan, evimizin arka tarafında bir gizli bahçe olabileceğini hayal bile edemezdi… Dört tarafı yüksek ve cumbalı taş binalarda çevrili olduğu için güneşin çok değemediği tarihi -ki bir tarafı yanımızdaki köşkün eski tuğlalarıyla örülü!- bahçemizde daha önce hiç görmediğim birkaç ağaç ve bolca çalı-çırpı vardı…

Her sabah yaptığım ilk iş, toprağı inanılmaz kırmızı, bitkileri kendine özgü bu bahçeye bakan koridordaki penceremi açıp aşağıda neler olup bittiğini görmekti. Eskiden daha çok kedileri görürdüm burada, kimi kıvrılıp yatarken bir köşede yavrularıyla, kimi bıraktığım et parçalarını paylaşamayarak tutuşmuş halde kavgaya … Bir de az ilerdeki marketin çatısına üşüşmüş martıların sesi gelirdi çığlık çığlığa… Artık onlara da yiyecek vermiyorlar galiba, terk ettiklerine göre buraları…

Yine öyle sabahlardan birinde fark ettim, pencereyi açtığım anda sevimli kumruyu … İyice sokulmuştu beni görünce taş duvara… Sokulup beklemeye koyuldu neler olacağını… Kulağı bende, gözü tam karşısındaki duvardaydı pür dikkat … Ne yapacağımı şaşırdım önce onu o kadar savunmasız görünce… Onun kadar ben de ürktüm, ancak benimki rahatsız edilmekten değil, etmekten kaynaklanıyordu… Pencereyi kapatsam mı açsam mı bilemedim bu sürpriz misafirim karşısında…

Akşam eve gittiğimde erkek kumru da gelmişti yanına, anladım ki onları rahat ettirebilmiştim bu kez, yuvalarını yıktığım için daha az vicdan azabı duyabilirdim artık… Sessizce birbirlerinin yanında durdular saatlerce; konuşmadan, şakalaşmadan kavga etmeden!… Kulakları bende gözleri pul pul dökülen bahçe duvarında; omuz omuza öylece durdular…

Bir süre sonra önce erkeği ayrıldı yuvadan, arkasından bir baktım dişisi de gitmiş… Kaçırdım işte derken tam da kendi kendime, fındıktan biraz irice yumurtalarını fark ettim; düştü düşecek neredeyse… Alsam mı, korusam mı, gizlesem mi bilemedim.

Kuşların yumurtalarının üzerinden ne olursa olsun kalkmadığını bildiğimden bir sorun olduğunu anladım hemen. Akşamın karanlığında gizlenmiş dişi kumru yumurtasına bakıyordu uzaktan gözünü kırpmadan… Bir böcek, başka bir kuş; ne olabilirdi ki diye düşünürken yumurtanın az ilerisinde sinsi sinsi ilerleyen salyangozu fark ettim. Annemin, kuşların salyangozdan nasıl da korktuklarını söylediğini hatırladım o zaman. Zarar vermemeye çalışarak ayırıp duvardan, bahçeye postaladım sinsi sürüngeni ama nafile… Bizim kumru korkmuş bir kere… Belki yine yumurtasının üzerine gider umuduyla usulca kapattım pencereyi… Sabah fark ettim, yumurtasıyla birlikte terketmiş kumru çifti evimizi… Yumurtasının düşmüş olabileceğini düşünüp bahçeye bakındım ama göremedim. İki minik kuş koca kentte bir yer bulamamıştı işte kendine… Sokulmuştu az açılan bir pencerenin ince pervazına ama biz rahat bıraksak sürüngenler bırakmamıştı …

Derken, daha bu sabah, bu sefer de arka odamdaki, daha gizli ve kendine özel bahçeye bakan penceremde fark ettim onları… Erkek olduğunu düşündüğüm kumru ağzıyla çer-çöp taşıyor pervaza, dişisiyse onları alıp özenle inşa ediyor yuvasını… Dünyanın en güzel inşaatı bu… Attığım çöplere dikkat edeceğim bundan sonra…