|
Gaf desek gaf değil, lâf desek lâf değil

Özgür Özel: “Seçimden sonra bu milleti sokağa dökeceğiz.”

Meclis nedir, ne işe yarar?

Siyasetin işlevi nedir?

Millet sizi Ankara’ya sokakta yürüyün, milleti sokağa dökün diye mi seçip gönderdi?

Bütün ülkelerdeki ana muhalefet partileri böyle davransa ne olur?

Hak aramanın tek yolu sokak mıdır?

*

Allah’tan seçimden sonra dedi. Ya önce deseydi?

Gaf desek gaf değil, lâf desek lâf değil.

*

Seçimde yine yenilgi mi görünüyor?

Yoksa seçimden galip çıksa bile karar değişmeyecek mi?

O zaman da sokak çağrısı geçerli olacak mı?

*

Şükür ki “cam çerçeve kırmadan” dedi.

Aksini söyleyecek hâli yok elbette.

Ama sokağa çıkan kitle o sözü dinler mi?

Cam da kırılır, çerçeve de indirilir. Arabalar da devrilir, kamyonlar da yakılır.

Gezi kalkışmasında gördük.

Ne bankamatik kaldı, ne cankurtaranlar, ne polis arabaları. Belediye otobüsleri bile devrildi.

Çimenler ezildi, çiçeklerin üstünde tepinildi, ağaçlar yıkıldı.

Güya, iki ağaç için başlamıştı gösteriler.

SOFRA DA SOFRAYMIŞ HA!

Halil İbrahim sofrası demişlerdi. Öyle değilmiş meğer. Gördük ki o sofra kurtlar sofrasıymış.

Kurt kanunu ne demekti? Düşeni yemek!

Ek yapalım. Düşmeyeni de düşürmek.

KİM KİMİN ÜSTÜNDE?

Ekrem Bey İstanbul durak ve caddelerindeki reklâm panolarında Özgür Bey’i istemedi.

Böyle bir iddia var. Yalanlayana rastlamadık.

Diyelim biri yok öyle bir şey dedi. Koşup panolara bakmaya engel teşkil etmez. (Yürüyerek gidilse de olur.)

Biri Genel Başkan, biri İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı.

Onları tanımayan bir yabancıya bu durumu sorsalar, panoya izin vermeyen kişinin parti genel başkanı olduğunu düşünür.

Genel başkan, adı üstünde partinin en tepesindeki isim… Acaba öyle mi?

İki pilot Avrupa’da uçarken biri “Ben Sen’in üstündeyim demiş. Öbürü “Ben de Sen’in üstündeyim” demiş. İkisi de doğru söylemiş. Sen nehri üzerindeymişler. Fakat bizimkiler pilot değil. Kullandıkları da uçağa benzemiyor.

ÇIKIN OYNAYIN

“Atatürk sizden CHP’yi iktidar yapmanızı istiyor” diye haykırdı Özgür Bey.

Belki de Atatürk değil, İsmet İnönü’dür o seslenen. Sestir, benzer.

Takımın maçı kazanması için gaza getirmeye çalışan teknik direktör tarzında konuşuyor. İkide bir yapıyor bunu.

“Çıkın kazanın!”, “Gidin alın!”, “İktidar yapın!”

Ak tolgalı beylerbeyi sanki.

DEM’E VERİLECEK OY VAR DEME

Harika sahnelerden biridir.

Züğürt Ağa’da sandıktan kendisine tek oy çıkınca Ağa (Şener Şen) nasıl sinirleniyordu.

31 Mart’ta buna benzer bir durum yaşanacak. Aynı değil, benzer. Tersinden üstelik.

DEM’e basılmış mühürleri görünce, partinin yöneticileri ve bilhassa adaylar çok öfkelenecek.

“Kim verdi ulan bana bu oyları?”

“Kent dedik, uzlaşı dedik, özellikle ittifak demedik. İçinde itlik geçsin istemedik. Kim önderliğimizin kararına aykırı hareket ediyor da oyları bölüyor?”

“Kent uzlaşısına aykırı hareket edenler haindir.”

“Uzlaşa uzlaşa hedefe varılır. Bizim uzlaşımıza uymayan uyuz olsun.”

#Özgür Özel
#CHP
#Siyaset
#Mehmet Şeker
2 месяцев назад
Gaf desek gaf değil, lâf desek lâf değil
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî