|
Türkiye-Suriye: Ağır kıvam!..

‘Normalleşme’ denilen, Türkiye’nin arasının limoni olduğu ülkelerle, kimi zaman yeniden kimi zaman baştan başlaması…

İsrail, Ermenistan, Suriye, Mısır, S.Arabistan, BAE… Sayarsanız, Yunanistan.

Muhalefet açısından dış politika basit; şartlara bakmadan, ne getirir-ne götürür tartmadan normalleşmek. Gerekçeleri de sağlam çünkü Mustafa Kemal Atatürk’ten alıyorlar; ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’. Eyvallah da, tabii savaş görmedikleri/savaşmadıkları için, Mustafa Kemal’in, ‘yurt-cihan’ ilişkisini nasıl kurduğunu anlamaları mümkün değil.
Anlamadıkları için 40’lı yıllardan itibaren 60-65 yıl aynı ilkeyi istismar ederek, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve Türk Dışişleri’ni “iğdiş” etmekte kullandılar…

Bu yüzden, “normalleşmeyi” ve “şartlarını” kavramaları mümkün değil…

‘Mısır
’la muhakkak ve hemen anlaşın’ dediler. Kahire aylardır ayak sürüyor. Sadece gönül koymuşluğundan değil, ABD de ayar veriyor. Halkıyla zaten sorun yok ama ilerlemiyor işte…
İsrail…
Ağzını açan, İsrail’le normalleşmenin Türkiye’ye getireceği kazançları öyle kutsallaştırıyor, hâlâ eskisi gibi midir değil midir bakılmadan öyle
“lobi lobisi
” yapıyorlar ki, hemen Tel Aviv’e koşup, ‘affedin bizi’ dersiniz! Ama İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamı gösterip, “bu ne olacak” derseniz.. Balonun nasıl söndüğünü canlı yayınlarda izleyebilirsiniz. Yarım ağız/kerhen, “tabi o da var” derler…

İsrail’in ABD’den kopacağı elbette yok ama onun da ilişkileri garipleşiyor. Hayfa limanı Çin’den Hindistan’a geçti!

Zaten İsrail’le normalleşmenin önünde şu an iç siyaset duruyor. Seçimlere gidiyorlar ve karşılıklı atılacak adımları öteliyor bu. Yeni hükümetle ne olacağını da-ki koalisyondur-kimse kestiremiyor…

Ermenistan..
Anladığı dilden konuşuldu ve Erivan üzerinde etkili ülkelerle koalisyon kuruldu. Bir buçuk ayda çözüldü. Pürüzler var mı var. Daha da çıkar. Ama artık
eskiye dönülemez!
Bu öyle bir kıvam yakalama operasyonuydu ki, neredeyse en küçük çıktısı kardeş Azerbaycan’ın topraklarını geri alması oldu. Kafkaslar, Batı Asya, Orta Asya, Hazar, İran, Karadeniz, Ortadoğu denklemleri değişti…
BAE ve S. Arabistan…
En zorlarıydı. Çünkü kamuoyunun reaksiyonu vardı. Hâlâ da var. ‘Onlarla bile normalleşiliyor’ diyelim. Çünkü dinamikler sadece Türkiye ve bu ülkelerin iç işleri ile ilgili değil.
Bölgenin ve buraya baskı/etki yapan ülkelerin devinimleri de değişti.
Rüyamızda Arabistan’ı ABD çizgisi dışında Rusya ve Çin’e yakın görsek hayra yorar mıydık? Riyad’da bir yöneticinin ABD liderlerinin telefonlarına bile çıkmayacağına aklımız keser miydi? Ama bu ülke şimdi bir yandan Rusya ile petrol fiyatlarına Amerika hilafına ayar verirken, Çin’le de uzun vadeli anlaşmalar imzalıyor.
Yunanistan
’a hiç girmeyelim.. Normalleşmeyi geçtik, istikşafi veya istişari görüşmeler bile yok. Buyrun normalleşin?..
Şartlar, hep şartlar. Konjonktür. Kıvam.
Ankara normalleşmede ya kıvam arıyor ya kıvam yaratıyor…
Şimdi
Suriye…
Muhalefet nasıl çözeceğini zaten açıkladı; iktidar olunduğu gün Şam’a gidilecek. Bu kadar. Kimse de demedi ki,
“kardeşim sen Batı/Amerikan politikalarını benimsiyorsun, nasıl gidip Şam’a sarılacaksın”?..
Muhalefet Washington’la da normalleşeceği
için, yani Türkiye yeniden Turkey olacağından bunlar zannediyorlar ki, bölge ülkeleriyle bağımsız ilişkiler kurabilecekler…

Kısa süre evvel bir İngiliz mevkutesi, “Erdoğan gitse bile Türkiye Batı’ya yönelik mevcut politikaları değiştiremez. Çünkü Türk kamuoyu istemiyor” mealinde yorum-haber yayınlamıştı. Muhalefet bunun dengesini nasıl kuracak o da ayrı bahis. Hatta en büyük bahis!

Ankara, uygun kıvamı yakaladığında adı geçen ülkelerle zaten normalleşiyor. Yani, “bak sözümüze nasıl geldiniz” demek; dış politika, strateji, güvenlik politikalarını bilmemek, okuyamamak demek…

İlk kez, normalleşme için gerekli Türkiye ve Suriye iç dinamikleri daha az etkili. Bölgesel ve küresel denklemler ağır basıyor. Önemli, ağır kıvam…

Biraz bahsedeyim.. Ama müsade ederseniz, biraz!..

Bir,
elbette Soçi. Türkiye-Rusya ilişkilerini “ikiliden” bölgesel ve küresel düzleme yükselten bir “farklı” kıvam var artık. Putin’in Ankara’yı Şam’a teşvik etmesi yeni değil ama işte o düzlemler etkisini katladı. (Muhtevasını bir önceki yazıda okuyabilirsiniz.)
İki,
kıvamın ortaya çıkardığı sinerjinin direkt etkileyeceği dört alan var; Karadeniz, Kafkaslar, Türkiye-Batı ilişkileri ve Suriye!..
Üç,
Rus hatlarıyla birlikte, Türkiye’nin, İran ve Batı Asya, Körfez ülkeleriyle sadece normalleşme değil, çaplı ulaşım hatları ve ekonomiye bağlantıları üzerinden etkileri olacak.
Dört,
en kritik:
Şam, Rusya, İran ve Türkiye’
nin Suriye’deki ABD varlığına ilişkin duygu ve düşünceleri!..
Beş
, Şam yönetimi, Türkiye’nin ya zaten normal ilişkilere sahip olduğu ya da normalleşme adımları attığı Arap ülkeleriyle iyi ilişkilere sahip!
Altı,
Şam, Türkiye’nin de Eylül ayında katılacağı Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üye olmak istiyor. Beşinci maddedeki ülkeler de öyle.
Yedi,
İsrail! Tel Aviv’in, Suriye’de Rusya-İran-Türkiye-Şam yaklaşımından çok rahatsız olacağı ortada. İsrail-Rusya ilişkileri toparlanır kanaati yaygın ama bundan çok şüpheliyim!..
Sekiz, Bu maddelerin arkasında çok sayıda kördüğüm var.
‘Biraz’ demem ondan. Aşikâr olan, çözülmelerinde Ankara-Şam yenilenmesinin belirleyici olabileceği.

Temel sorunun ABD varlığı olduğu bölgede terör örgütlerinin yenilmesi, göçmenler sorununun hallini söylemiyorum bile…

Kıvam bunlar işte ama.. Hani yemek pişince kaşığın ucuyla tadına bakılır ya.. O kadarlık. Koca tencere duruyor…

#Türkiye
#ABD
#Şam
#İsrail
#Rusya
#İran
2 yıl önce
Türkiye-Suriye: Ağır kıvam!..
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler