|
Hukuk lazım ya ahlâk?

Hukukun bir gün herkese lazım olacağına ilişkin kanıya herkes ortaklaşa sahip çıkıyor.

Peki, ya ahlâk?

Bir gün onun da herkese lazım olacağı akla gelmiyor mu?

Genelde ahlâkî değerlerin ihlali halinde ona hukuki yaptırım uygulanmayacağı hususunda yaygın bir kanı yerleşmiştir.

Ahlâka aykırı fiillere ve sözlere toplumsal yaptırım uygulanacağı ileri sürüldüğünde, bu fiillerin yaptırımsız kalacağı, yalnızca toplumsal veya bireysel tepkiyle yetinileceği ve onunla kalınacağı sanılıyor. Kınamayla konunun kapanacağını düşünenler de başıboş bırakıldığını sandıkları alanda istedikleri melaneti işleyebileceğini düşünebiliyor.

Ahlâkla hukukun en temelde buluştuğu öyle bir alan var ki gözden kaçırılmaması gerekiyor. O da hukuk kurallarının en dibinde ahlâkî ilkelerin var bulunmasıdır…

Kavramsal olarak hukuk ile ahlâk kuşkusuz iki farklı alanın konusu… Ancak onların iki farklı alana ilişkin olma keyfiyeti, her zaman birbirinden bağımsız işlevlere sahip bulunduğu anlamına gelmiyor.

Streap-teas sanatçısının gösterisi iyi bir örnek sayılabilir. Aynı gösterinin farklı mekânlarda icrası farklı yaptırımlara konu olabilir. Sanatçının aynı gösteriyi sahnede icra etmesiyle sokakta icra etmesi arasında bağlam farklılığı bulunmaktadır. Sahnede işini icra etmesi ondan beklenen davranıştır. Sahnede soyunmayı reddetmesi ona hukukî ve ahlâkî yaptırım uygulanmasını gerektirir. Ancak işini sokak ortasında yapmaya kalkıştığında bu davranış genel ahlâka aykırı sayılır. Bu durumda ona yalnızca toplumsal tepki gösterilmez, gerekiyorsa hukukî yaptırım da uygulanır.

İnternet ortamında kimileri farklı kimliklerle istediğini yapacağını düşünebiliyor. Burada kişiyi pervasız ve cüretkâr davranmaya iten saik, kimliğini gizleyebildiği için yaptığı yayının yaptırımsız kalacağı mülâhazasıdır. Kimliğini saklı tuttuğu için yakalanmayacağını, dolayısıyla yaptığının yanına kâr kalacağını sanıyor. Bu saikla da elinden geleni ardına bırakmak istemiyor.

Teknolojinin veya toplumsal ilişkilerin günden güne farklılaşmasıyla ortaya yeni davranış biçimleri, dolayısıyla yeni suçlar ortaya çıkabiliyor. Örneğin “kapkaççılık” olarak bilinen fiilin ilk çıktığı yıllarda ceza yasasında tanımı bulunmuyordu. Bu nedenle de doğrudan bu fiile uygun bir ceza uygulanamıyordu; bu fiile sonuçlarına bakarak farklı yaptırımlar öngörülüyordu. Ancak fiil unsurlarıyla tanımlanınca kendine özgü ceza da uygulanmaya başladı.

İnsan çeşitli nedenlerle kimliğini saklı tutmak isteyebilir. Ancak kimliğini saklı tutmak onu istismar etmenin yolunu açmamalı, suça maske olmamalı…

Kendini doğrudan ifade etme cesaretini bulamayanlar internet ortamında, sosyal medyada sahte hesap açarak bu araçların kolaylığını istismar edebiliyor. Bu tür istismarı önlemek hukuk düzeninin selameti açısından gereklidir.

Ahlâk da bir gün değil, her gün ve her yerde gerek ve geçerli olmalıdır.

#Ahlak
#İnternet
#Teknoloji
#Hukuk
4 yıl önce
Hukuk lazım ya ahlâk?
Romantik aşk kültüründen istismar kültürüne değişen aşk ve evlilik anlayışı-2
Bizden değildirler
Rus diplomatın ölümü, S-400 füzeleri, McCain’in Cumhurbaşkanı’na fısıldadıkları...
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?