|
Fenomenler, kara para ve terörün finansmanı

Batı medyası büyük bir hayranlıkla anlatıyor. Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) ekonomik dönüşümü, bölgesel meselelere yaklaşımı irdeleniyor. Haberler Dubai’nin ev sahipliğini yapacağı
BM İklim Değişikliği Zirvesi (COP28)
bağlamında çıkıyor. Zirveye dünyanın dört bir yanından 70 bin kişi katılacakmış.
Yarım ağız gündeme getirdikleri konu ise
“BAE’nin Batı yaptırımlarına karşı kayıtsızlığı.”
BAE, Batı’nın Rusya, Çin ve İran yaptırımları konusunda esnek bir politika izliyor. The Economist’e göre İran petrolünü satan da Rus milyarderlere kapılarını açan da BAE’ymiş. Ancak bunu pek sorun etmiyorlar.
Yaptırım konusu politiktir çünkü.
Dışpolitikada ABD’nin çizdiği çerçeve içerisinde hareket ederseniz yaptırımlardan muaf olabilirsiniz. Eğer “sorun” çıkaran, itiraz eden, memleket çıkarı peşinde koşan bir dış politika tercih ederseniz yaptırımlar hatırlanır ve ikili ilişkilerde gündem maddesi yapılır.
ABD’nin Terörizm ve Mali İstihbarattan Sorumlu Hazine Müsteşarı Brian Nelson’un
tam da bu konjonktürde -Suriye’nin kuzeyinde yaşanan gerilim ve Gazze konusu gündemdeyken- Türkiye’ye geliyor olması önemli. Nelson’un ekibi ziyaret öncesi medyaya bazı bilgiler sızdırarak kamuoyu oluşturmaya çalıştı. Sızdırılan haberlerden gündemlerinde
Rusya ve Hamas
konusu olduğu anlaşılıyor.
Trajikomik bir tabloyla karşı karşıyayız. Çünkü ortada yanlış bir şey varsa bunu yapan Türkiye değildir, ABD’dir. Nelson’un Türkiye’ye geleceğinin anlaşıldığı gün ortaya çıkan bir haber de bunun kanıtıdır. Haber şu: ABD’nin Suriye ve Irak’taki üslerinden 2020-2022 yılları arasında y
üz milyonlarca dolarlık gelişmiş askeri ekipmanın
çalındığı ortaya çıktı. Çalınan ekipman arasında (
envanter dışına
çıkarılarak terör örgütüne
verilen de diyebiliriz
) altına bomba monte edilerek muharip özellik kazanabilecek ticari İHA’lar ve Javelin füze rampaları da var. Terör örgütü PKK’ya 715 milyon dolarlık silah yardımında bulunan,
yıllık ortalama 1,5 milyar dolar
(Araştırmacı Ömer Özkızılcık’ın hesaplaması) petrol geliri hediye eden ABD’nin bazı gelişmiş ekipmanları da “çalındı” bahanesiyle örgüte el altından teslim ettiği anlaşılıyor. Bu mesele daha çok su kaldırır. İşlemeye devam edeceğiz.

FENOMENLERİN PARASI KİME GİDİYOR?
Türkiye’nin artık bir fenomen sorunu var. Yıllardır memleketin gözüne sokulan görgüsüzlüğün arka planından kara para iddiası çıktı ve soruşturma başlatıldı. Kimi dostlarımız vakanın magazinel boyutunu işaret ederek “Memleketin başka sorunu yok mu” diye soruyor. Oysa bu soruşturmalar
sosyal ve kriminal bazı yaraları
işaret ediyor. En çok gündeme gelen sorulardan biri şu: Ortada büyük bir para var. Fenomenler bu parayı nereden buluyor? Ya da kimin parasını aklıyor?
Kimileri
yasadışı bahis
çetelerini işaret ediyor. Yasadışı bahis mevzusu toplum içinde giderek büyüyen bir urdur ve tedbir alınması gerekir. Yeşilay gönüllüsü bir dostum
Yeşilay’a
kumar bağımlılığı konusunda yapılan başvurularda ciddi bir artış yaşandığını söylemişti. Hatta
“Artık en fazla başvuru kumar konusunda geliyor”
demişti. Bu bilgiyi teyit etmek ve son durumu öğrenmek için konuyu Yeşilay’a sordum.

Yanıt geldiğinde bu köşeden paylaşacağım.

Peki, fenomenler konusunda konuşulması gereken tek başlık yasadışı bahis çeteleri mi? Soruyu tersten soralım: Fenomonlerin akladığı iddia edilen ve milyarlarca lira olduğu ileri sürülen
kara para, hangi yollarla kimin cebine giriyor?
Türkiye’de mi kalıyor yoksa yurtdışına mı çıkarılıyor? Konunun, çetelerin yanı sıra
terörün finansmanıyla
ilgili bir boyutu olabilir mi? Fenomenlerin haberi olmayabilir. Ama örgütler kara parayı çok sever.

Konuyu terörle mücadelede etkin görevde olan bir kaynağıma sordum. “Bu konuda elimizde henüz bir tespit yok” dedi. Ancak başka konularda önemli bilgiler verdi. Fenomenlerin akladığı ileri sürülen kara paranın kimin cebine girdiğini takibe devam edeceğiz ancak şimdi kaynağımın verdiği diğer bilgilere odaklanalım.


DIŞARIDA SANDIKLARIMIZIN BİR KISMI ASLINDA İÇERİDEYMİŞ
Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde FETÖ yayın organı Zaman’ın
iki numaralı ismi Mehmet Kamış İ
zmir’de yakalandı. Hakkında 15 Temmuz öncesi ve sonrası bir çok dava açıldı ancak bulunamıyordu. Kamış’ın,
tıpkı Ekrem Dumanlı
gibi yurtdışına kaçtığına yönelik haberler çıkmıştı.
Kaynağımın da işaret ettiği gibi, Kamış’ın yakalanmasıyla yurtdışına kaçtığını düşündüğümüz kimi isimlerin hala Türkiye’de saklandığı ortaya çıktı. Peki, bu nasıl oluyor? Bu isimlerin 15 Temmuz öncesi vekalet verdiği avukatlar Avrupa ülkelerine giderek sığınma talebinde bulunuyor. Bu yüzden bu isimlerin yurt dışında olduğu düşüncesine kapılıyoruz. Oysa sözkonusu kişiler sığınma talebi kabul görene kadar
Türkiye’deki gaybubet evlerinde
saklanıyor. Talep kabul görünce de yasadışı yollardan sınır dışına kaçmaya çalışıyor.
Geçtiğimiz günlerde Ankara’da yine bir gaybubet evine baskın yapılmış. “Eve gittiğimizde sıradan bir aile ile karşılaştık, ihbar yanlış çıktı diye düşündük” diyor kaynağım. Ancak sokakta çevre güvenliği alan genç bir polis memurunun dikkati neticeye ulaşmalarını sağlamış. Binanın dış cephesinde yer alan kapalı balkonlardaki yükseklik farkı dikkatini çekmiş polis memurunun. Dairenin kapalı balkonuna girdiklerinde orada gizli bir bölme bulunmuş. Ve içinden
FETÖ’nün yıllardır aranan bir mahrem imamı
çıkmış. İsmini öğrenemedim. Ancak ses getirecek bir operasyona benziyor.
#Politika
#FETÖ
#Yahya Bostan
6 ay önce
Fenomenler, kara para ve terörün finansmanı
Kafayı çizen adam
Milyarderlerin WhatsApp grubundan sızan bilgiler
Milli Görüş ruhundan selâm var
Son raund: Ev sahibi vs kiracı
UCM kararına tepkinin Amerika’ya maliyeti