|
Eğitim ve kültür meselesi, millî güvenlik meselesine dönüştü!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimde istenilen başarılı adımların atılamadığımı, Ak Parti’nin fikrî bakımdan iktidar olamadığını söyledi.

Tayyip Bey’in bu açıklaması da, yanlışı itiraf etmesi ve eğitimde millî bir atılım gerçekleştirileceğine dikkat çekmesi de önemli.

Geç kalındı ama bundan sonra köklü, kucaklayıcı adımlar atılırsa, geleceğimizi kurtaracak ve kuracak bir yola girmiş oluruz. “Dindar nesil” yerine “medeniyet rüyası olan nesiller” söylemi, yeniden Gazâlî’ler, Yunus’lar, Sinan’lar, Itrî’ler yetiştirecek köklü bir eğitim sistemi fikri, birleştirici, bütün tepkileri bertaraf edici ve kuşatıcı bir yaklaşım olacaktır, diye düşünüyorum.

Neler yapılabilir, çığır açıcı atılımlar nasıl gerçekleştirilebilir gibi temel soruların cevaplarının izini daha sonraki yazılarda süreceğim; ama millî güvenlik meselesine dönüşen eğitim, kültür ve medyamızın hâl-i pür melâlini gözler önüne sermemiz gerekiyor bir kez daha.

RUH VERECEK BİR EĞİTİM VE KÜLTÜR...

Tek kanatlı kuş uçamaz...

Kanadı kırık bir kuşun uçmasını beklemek de hayaldir.

Türkiye hem tek kanatlı kuş hem de kanadı kırık kuş gibi.

Dünyanın sömürgeleştirilemeyen tek ülkesiyiz ama üzerimizden yüzlerce yıllık bir sömürge silindiri geçmiş, her şeyimizi tarumar etmiş bir müstemleke ülkesini andırıyoruz!

Eğitim sistemimiz, bizim medeniyet iddialarımız, ruhumuz ve dinamiklerimiz ekseninde işlemiyor.

Kültür dünyamız, müstemlekeci kafaların, metamorfoz yemiş, celladına âşık tasmalı çekirgelerin işgali altında!

Fikir hayatımız, yok bile.

Bir ülkenin eğitim sistemi, çocuklarına, sadece kuru bilgi vermez.

Bir ülkenin eğitim sistemi, çocuklarına ruh vermekle, ideal, kişilik ve tabiî ahlâk kazandırmakla yükümlüdür.

Unutmayalım: Başkalarının kavramlarıyla, bakış açılarıyla kendi dünyanızı kuramazsınız!

Kültür, sanat ve fikir hayatı, yalnızca Batı’da üretilenleri buraya aktarmakla ya da burada tepe tepe tüketmekle, bu ülkenin önünü açamaz; bu ülkenin çocuklarının ufkunu genişletemez; aksine, bu ülkenin çocuklarını hem zihnen felçleştirir hem de fiilen köleleştirir.

ÇOCUKLARIMIZI KAYBEDİYORUZ...

Bu ülkede hâkim olan sığ pozitivist / seküler eğitim sistemi, çocuklarımızın zihnini, ruhunu ve aklını körleştiriyor, yok ediyor!

Sanıldığı gibi Batılı bir eğitim sistemi filan yok bu ülkede: Sömürgeci bir eğitim sistemi hükümferma her bakımdan.

Eğitim sistemi de, kültür-sanat hayatı da, medya rejimi de çocuklarımızı mankurtlaştırıyor; kendi değerlerimize yabancılaşmış, metamorfoz yemiş kimliksiz, ruhsuz, entelektüel melekeleri donmuş, Batı’ya aşağılık kompleksiyle bakan, zihni felçleşmiş, ruhunu yitirmiş, kaygan zeminlerde patinaj yapan, dekadansla dans eden şizofren kuşaklar yetiştiriyor sadece.

Posası çıkmış Batılı değerlerin misyonerliğini yapıyor, bizim değerlerimizin altını oymaktan başka bir şey yapmıyor sömürgeci eğitim sistemi de, yoz ve yozlaştırıcı kültür, sanat ve medya rejimi de!

İnsanlığın ekmek kadar su kadar ihtiyaç hissettiği, aşılamamış ve anlaşılmamış, aksine sürgit aşınan, aşındırılan evrensel değerlerimizi yok sayıyor, su gibi harcıyor!

Çocuklarımızı kaybediyoruz...

Genç kuşaklar, gözümüzün içine baka baka yok oluyor... Elimizden kayıp gidiyor...

Genç kuşaklarımızın da, ailelerinin de, yöneticilerimizin de şu soruları sormaları gerekiyor kendilerine:

Hangi kültürü yaşıyoruz?

Hangi rüyaları görüyoruz?

Hangi idealleri taşıyoruz?

Hangi iddiaları hayata geçirme mücadelesi veriyoruz?

Bu sorular üzerinde düşününce, kendi kültürümüzü, kendi zamanımızı, kendi dünyamızı yaşamadığımız, kendi hayallerimizi, kendi iddialarımızı değil başkalarının hayallerini, başkalarının iddialarını hayata geçirmekten başka bir şey yapmadığımız gerçeğini görünce uykularınız kaçmıyorsa, bu ülke bitmiştir, diye hükmedebiliriz!

RUHUNU KORUYAMAYAN BİR ÜLKENİN VARLIĞINI KORUYABİLMESİ HAYALDİR!

Her zaman söylediğim gibi, gençlerini ihmal edenler, geleceklerini imha ederler.

Hayalleri olmayanlar başkalarının hayalleriyle yaşarlar!

Bu toplum, eğitim sistemini, kültür, sanat ve medya hayatını, insanlığın şiddetle ihtiyaç hissettiği bizim evrensel medeniyet değerlerimiz, ruhköklerimiz ekseninde silbaştan yeniden inşa edemezse, bırakınız insanlığa bir şeyler sunabilmeyi, varlığımızı sürdürebilmemiz bile tehlikeye girer.

Bu ülkenin en temel sorunu medeniyet sorunu, dolayısıyla hâdiselere kendi medeniyet perspektiflerimizle bakabilme, yorumlayabilme meselesidir; özlü bir ifadeyle, zihinsel işgaldir, zihinlerimizin işgal edilerek bizim celladımıza âşık edilmemizdir.

Medeniyet fikrimizi, perspektifimizi, ruhumuzu, dinamiklerimizi, zihin setlerimizi, eğitim, düşünce, kültür, sanat, medya hayatımıza nakşetmenin, gergef gibi işlemenin yollarını bulamazsak, yok olmaktan kurtulamayız.

Ruhunu koruyamayan bir ülkenin, varlığını korumasını beklemek olmayacak duaya âmin demektir.

Ruh, köklerde gizlidir, göklere yönlendirir. Köklere inemezseniz, göklere yükselemezsiniz.

Eğitimde, kültürde kazanılamayan bir istiklal ve istikbal mücadelesi, kaybedilmeye mahkûmdur.

O yüzden, bu ülkenin eğitim, kültür, gençlik sorunu, terörden de, ekonomik krizlerden de önemlidir ve millî güvenlik meselesi hâline gelmiştir!

Vesselâm.

#Eğitim
#Kültür
#Güvenlik
3 years ago
Eğitim ve kültür meselesi, millî güvenlik meselesine dönüştü!
Sur’da eserler açmak...
Aile işleri: ABD, F-35’e dönmemizi mi istiyor?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’