|

Ermenistan’da politik krizin anatomisi

İkinci Karabağ Savaşı’nda yenilgiye uğramış Ermenistan’da siyasi kriz her geçen gün artmakta. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, savaşın kaybedilmesinin en büyük suçlusu ve vatan haini olarak muhalifler ve yabancı ülkelerdeki Ermeni diaspora örgütleri tarafından itham ediliyor.

00:00 - 9/03/2021 Salı
Güncelleme: 05:30 - 9/03/2021 Salı
Yeni Şafak
Dünya
Dünya
DR. ELNUR İSMAYIL - BİLGESAM BAŞKANI

İkinci Karabağ Savaşı’nda yenilgiye uğramış Ermenistan’da siyasi kriz her geçen gün artmakta. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, savaşın kaybedilmesinin en büyük suçlusu ve vatan haini olarak muhalifler ve yabancı ülkelerdeki Ermeni diaspora örgütleri tarafından itham ediliyor. Bardağı taşıran son damla, Paşinyan’ın önce Ermenistan Genelkurmay Başkan Yardımcısı Hacatryan’ı görevden alması, daha sonra ise Ermenistan Genelkurmay Başkanı Onik Gasparyan’ı görevden almaya kalkması oldu. Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın başbakanın kararnamesini onaylamaması; Gasparyan’ı görevden almada başarılı olamayan Paşinyan’a ordunun arka çevirmesi; ordunun başbakanın istifasını talep etmesi hükümet tarafından bir darbe girişimi olarak nitelendirilmektedir. Ermenistan, bağımsızlığından itibaren parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi çok defa hükümet krizi yaşayan ve renkli devrim girişimleri olan bir ülkedir. 1 Mart 2008’de Başbakan Paşinyan’ın halkı sokağa çağırarak dönemin iktidarı aleyhinde gösteriler yapması da böyle bir krize örnektir. Fakat bu defaki politik krizi diğerlerinden farklı kılan en önemli özellik, Ermeni toplumunda 20 senedir işgalde tuttukları Dağlık Karabağ topraklarını Karabağ savaşında kaybetmiş olmanın “ulusal acısı” ve kabul edilemezliği. Aslında bu krizi bir darbe girişimi olarak nitelendirmek doğru değil. Paşinyan’ın devamlı olarak Ermenistan ordusunu eleştirmesi sonucunda, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri iktidar-muhalefet krizinde hükümet karşısında muhaliflerin yanında yer almayı tercih etmektedir. Eski Sovyet cumhuriyetlerinin siyasi kültürüne bakıldığında da, şimdiye kadar askeri bir darbe girişiminin yaşanmadığını ve Ermenistan’da da böyle bir askeri darbenin imkansız bir ihtimal olduğunu dikkate almak gerekiyor. Ermenistan ordusundaki üst düzey askeri kadronun Rusya’ya yakınlığı, aslında Rusya’daki bazı Paşinyan karşıtlarının bu krizde politik anlamda muhaliflerin yanında yer almaya itiyor. Her ne kadar, Ermenistan Genelkurmay Başkanlığının ve ordusunun siyasi bir demeç vermesi demokrasi ilkelerine aykırı da olsa, Paşinyan’ın istifasının talep edildiği muhtıra da, siyasi bir beyanat olarak bu kapsamda değerlendirilmelidir.

PAŞİNYAN-PUTİN İLİŞKİLERİNİN ETKİSİ

Krizin nedenini sadece Ermenistan’ın savaşı kaybetmesiyle ilişkilendirmek doğru değil. Siyasi krizin arka planında Paşinyan’ın, 2018’de göreve başlarken Batı yanlısı bir politikacı olarak bilinmesinin yanı sıra, Ermenistan siyasetinde ilk defa olarak açıktan Rusya karşıtı politikalar izlemesi oldu. Rusya yanlısı Sarkisyan’ı iktidardan uzaklaştırarak, tüm önemli stratejik görevlere Batı yanlısı politikacıları atadı. Rusya’ya yakın olan ve özellikle Putin’le arkadaşlık ilişkileri bulunan eski Cumhurbaşkanı Kocaryan’ı hapse attırması da Putin ve Paşinyan arasında ilişkilerde soğukluğa neden oldu. Paşinyan, Azerbaycan-Ermenistan savaşında stratejik müttefiki olan Rusya’dan gereken desteği alamadığını; Ermenistan silahlı kuvvetlerinin envanterindeki Rus silahlarının kalitesiz olduğunu söylemekle aslında Rusya’nın Ermenistan’ı kendi çıkarları için sömürmeye çalıştığı mesajını vermek istiyor. Bu bağlamda, Ermenistan’daki krizin nedenleri arasında Rusya faktörü ön plana çıkmaktadır. Rusya aslında Ermenistan’da tarafları güç kullanmaktan kaçınmaya çağırmakla tarafsız bir yaklaşım içinde olduğunu göstermeye çalışıyor. Fakat, Rusya’nın kendi askeri üssünün bulunduğu ve ekonomik, politik ve askeri olarak kendisine bağımlı olan bir ülkedeki krizin derinleşmesinden memnun olmadığı da kesin. ABD ve diğer Batılı devletlerin tepkisini çekmemek için de Rusya, uzaktan kontrollü olarak Ermenistan’daki krizi takip etmektedir. Rusya, son dönemlerde Ermenistan’da Rusya karşıtı bir kesimin arttığının farkında. Pashinyan’a halkın destek verme nedenlerinden biri de genç nesil arasında Rusya etkisine olan tepki. Son kamuoyu araştırmasında Paşinyan’ın nüfuzu %30’ların üzerinde. Kremlin’de, herhangi bir direk müdahale toplumdaki Rusya karşıtlığını daha da artıracağını anlamaktalar. Bu nedenle, herhangi müdahaleye karışmadan, Paşinyan’ın istifa ederek hükümeti bırakmasını beklemektedir.

PAŞİNYAN DEVRİLİRSE NE OLUR?

Sonuç olarak değerlendirildiğinde, Ermenistan toplumunda yıllardır birikmiş ekonomik ve siyasi sorunlar savaş sonucunun etkisiyle daha belirginleşti. Rusya ve Batı arasında Ermenistan uğrunda rekabet Paşinyan’ın iktidara gelmesiyle yeni boyut aldı. Paşinyan iktidarına iç ve dış baskılar, Ermenistan’da bir sonraki 2023 parlamento seçimlerini beklemeden, iktidarın gidici olduğunun göstergesi. En önemlisi, Paşinyan sonrasında Ermenistan’ın durumunun ne olacağı sorusuna cevap aranmalı. Ermenistan’ın daha uzun bir süre Rusya’ya askeri, ekonomik, politik anlamda bağımlı bir devlet olacağı kaçınılmazdır. 10 Kasım 2020 ateşkes anlaşması sonrasında, Ermenistan için bu bağımlılık daha da artmıştır. Rusya, Ermenistan’daki askeri varlığını daha da artıracak gibi gözüküyor. Bölgede yeni bir sıcak çatışmadan yana olmadığı için, Rusya kendi kontrolünde bir iktidarın olmasını istemektedir. Rusya’ya istikrarın olduğu bir Ermenistan gerekiyor. Paşinyan’ın devrilme ihtimalinde, iktidara aday iki isim ön plana çıkıyor: Çiçeklenen Ermenistan partisi lideri Edmon Marukyan ve eski Başbakanlardan Vazgen Manukyan. Manukyan aynı zamanda 17 muhalif partinin desteklediği bir isim. Yasal olarak, başbakanı istifaya parlamento çoğunluğu gönderebilir. Fakat, Ermenistan parlamentosunda çoğunluk Paşinyan taraftarları olduğu için bu olasılık zor. Pashinyan, 2023’deki bir sonraki parlamento seçimlerine kadar görevini devam ettirmek niyetindedir ve bir sonraki seçimleri de kazanacağını tahmin ediyor. 10 Kasım 2020 tarihinden itibaren erken seçim talebiyle gösteri yapan muhalifler ise, siyasi krizin çözümü için Paşinyan’a iki öneri sunuyor. Genelkurmay Başkanının istifası talebinden vazgeçmesi karşılığında Paşinyan’a erken seçimlere kadar görevde kalabileceği öneriliyor. Paşinyan’ın son beyanatlarına bakılırsa, krizin çözümü için kendisinden beklenen ne istifayı kabul edeceği ne de Genelkurmay Başkanının istifası talebinden vazgeçeceği sonucuna varırız. Paşinyan, krizin çözümü için ülkedeki siyasi sistemin referandumla değiştirilmesini önermekte. Fakat, gerçek anlamda bu tür değişiklikler ne muhalifleri sokak protestolarından vazgeçirecek ne de Paşinyan’ın istifa etmesini sağlayacak. Taraflardan herhangi birinin kararından geri adım atmayacağı sürece Ermenistan’daki siyasi ve ekonomik krizin de çözülemeyeceği bir gerçek.

#​Ermenistan
#Kriz
3 yıl önce