|

TÖDER Başkanı Taşel'den üniversite tercih edecek gençlere altın tavsiyeler

Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği Başkanı İbrahim Taşel üniversite adaylarını bilgilendirmek amacıyla, TVNET ekranlarında yayınlanan Esra Esen Atayeter’in hazırlayıp sunduğu “Tercih Rehberi” programına canlı yayın konuğu oldu. Tercih yaparken dikkat edilmesi gerekenleri sıralayan Taşel, 'Öğrencilere benim önerim şudur yani akademik dünyada ilerleyeceklerse o öğrencilere en önemli önerim yabancı dille eğitim yapan bir bölüme girsinler. Çünkü yabancı dil özellikle masterdan sonra, yani yüksek lisans tam sonra doktora düzeyinde mutlaka gerekli. Yani belli bir yabancı dil düzeyiniz yoksa, doktoranızı tamamlamış olsanız bile, tezini yazmış olsanız bile doktora ünvanı kazanamıyorsunuz. Dolayısıyla yabancı dil burada kendini çok net olarak gösteriyor.' dedi.

11:20 - 3/08/2022 mercredi
Güncelleme: 12:12 - 3/08/2022 mercredi
Tvnet
TVNET ekranlarında canlı yayınlanan programa TÖDER Başkanı İbrahim Taşel konuk oldu.
TVNET ekranlarında canlı yayınlanan programa TÖDER Başkanı İbrahim Taşel konuk oldu.

TVNET ekranlarında yayınlanan "Tercih Rehberi" programına katılan TÖDER Başkanı İbrahim Taşel üniversite adaylarının merak ettiği soruları cevapladı.

2022 YKS sonuçlarının açıklanmasının ardından öğrenciler için tercih maratonu başladı. Sınava hazırlanan öğrencilere yıl içerisinde sunmuş oldukları desteğe değinen Taşel, 'TÖDER tabii özellikle özel okullar ve özel diğer özel eğitim kurumları, kurslar ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında köprü oluşturan bir kuruluş. Daha çok okulların dayanışmasını ve kalite konusundaki atılımlarını destekleyen bir dernek. Ancak biz yıl içerisinde öğrencilerimize yardımcı olucu çalışmalar da yapıyoruz. Bu kurumlarımız vasıtasıyla deneme sınavları yapıyoruz. Hem LGS deneme sınavları hem de YKS deneme sınavları.

Yıl içerisinde üç tane LGS üç tane YKS deneme sınavı yapıyoruz. Öğrenciler bu sınavlara girerek eksikliklerini görüyorlar. Daha iyi nasıl bir hazırlık yapabileceklerini görüyorlar. Onların çözümlerini yayınlıyoruz ve böylece biz de dernek olarak da çocukların üniversiteye hazırlık sürecinde özelikle ölçme ve geribildirim anlamında bazı katkılarda bulunuyoruz. Tabi ayrıca kurslarımızın ve okullarımızın destek programlarına biz de genel anlamda destek oluyoruz. Kurumlarımızın daha kaliteli eğitim vermesi için bir takım çalışmalar yürütüyoruz.' şeklinde konuştu.


'Üniversite seçimi konusunda çok dikkatli davranmak lazım'

Esra Esen Atayeter’in sorduğu, 'Şimdi öğrenciler son artık kontrolleri yapıyorlar. Sizce peki nelere dikkat etmeliler bu aşamada?' şeklindeki sorusunu ise TÖDER Başkanı Taşel şöyle yanıtladı:

'Daha önceki programlarda da ifade ettiğimiz gibi bir kere öğrencinin ilk dikkat edeceği şey, istemediği ya da ayaklarının geri geri gideceği bir üniversiteyi ya da bölümü seçmemek çok önemli. Çünkü hayat verilen kararların bir toplamıdır. Eğer verdiğiniz kararlar düzgün kararlar ise, üzerinde düşünülerek verilmiş kararlar ise ve talihiniz de yaver giderse güzel yerlere gelirsiniz. Ama verdiğiniz kararların toplamına baktığınızda büyük sıkıntı varsa yaşamınızın geri kalan kısmında da çok ciddi bir sıkıntı var demektir. Onun için bu da önemli bir karar ve yaşamın bir kararlar birleşimi olduğunu unutmadan, bölüm seçimi konusunda öncelikle, daha sonra üniversite seçimi konusunda çok dikkatli davranmak lazım.

Aslında bu sadece öğrencinin yalnız başına verdiği bir karar da olmamalı. Mutlaka bu kararda hem kendisinin istek ve yaklaşımları, hem ailesinin kanaatleri hem de aynı zamanda rehber öğretmenlerinin kendisini sınava hazırlayan öğretmenlerin tavsiyeleri dikkate alınmalı. Bizim zaten bu programları yapmaktaki amacımız da bu. Yani çocuklarımıza biraz daha yol göstermek, onların daha sağlıklı tercihler yapması konusunda katkıda bulunmak. Dolayısıyla bu karar önemli bir karar ve bir konsensüs içerisinde verilebilecek bir karar. Yani öğrenci, aile, öğretmenleri bu karara katkıda bulunmalı.' dedi.

'Kılavuzu çok iyi incelemek lazım'

Tercih döneminin şeffaf geçmesi gerektiğini söyleyen Taşel, 'Bu zaman bazen bazı sıkıntılara da şahit oluyoruz. Mesela aile içerisinde çekişmeler olabiliyor, tersleşmeler olabiliyor. Anne baba hep kendi idealindeki meslekleri çocuğuna yazdırmak istiyor. Çocuğun istekleri tamamen farklı olabiliyor. Böyle bir çelişkili dönem de yaşanabiliyor. Burada önemli olan şu, bir sohbet ortamı içerisinde kızmadan, bağırmadan, eleştirmeden aile için söylüyorum. Çocuklara da dinleme tahammülü göstererek, tecrübeden öğrenmeye özen göstererek böyle bir sohbet ortamı içerisinde tercih dönemini geçirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Aksi takdirde sonradan alınmış olan kararların yanlışlığını gördüğü zaman ben sana söylemiştim, ben demiştim demenin hiçbir yararı yok. Önemli olan doğru kararı. Tabii bu kararın arefesinde kılavuzu çok iyi incelemek lazım.

Kılavuzdaki teknik kısımları da bakmak lazım. Yani her okulun karşısında bir takım kodlar var, bakınız diye. Bu kodları tek tek okumak lazım. Daha sonra bir sürprizle karşılaşmamak için bu kodları okumak lazım. Yani bir bakıyorsunuz okulun adı başka başka bir yerde ama öğretimi başka bir yerde olabiliyor. Bakınızlarda bu belirtiliyor ya da ilk iki yılı başka bir şehirde, son iki yılı başka bir şehirde olabiliyor. Ya da okulun özel koşulları var. Sağlık bakımından, işte fiziksel özellikler bakımından bunların hepsinin iyi incelenmesi lazım. Bakınızlara bakmadan karar vermemek lazım.

Burada ÖSYM aslında son yıllarda bunun tedbirlerini alıyor. Mesela devlet üniversitelerini ayrı veriyor, vakıf üniversitelerini ayrı veriyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üniversitelerini ayrı veriyor. Diğer ülkelerin üniversitelerini ayrı veriyor. Tablo 3 var, tablo 4 var, tablo 5 var. Yani 2 yıllıklar, 4 yıllık var ve özel yetenekle öğrenci alan bölümler bunların hepsini ayrı ayrı veriyor kılavuzda. Öğrenciler aman karıştırmasın diye. Bu doğru bir karar aslında. Dolayısıyla öğrencilerin de bunu çok iyi tetkik ederek yapmaları lazım. Ayrıca buraya gelmişken şunu da söyleyeyim. Diyelim ki bugün ne kadar tercihini yapıp vermiş olan öğrenciler de vardır. Ama bu öğrenciler isterlerse 5 Ağustos'ta saat 23 59'a kadar tekrar tercihlerine girerek değiştirme yapabilirler. Düzenleme yapabilirler, sıra değiştirebilirler, bir okulu çıkarabilir.' diye belirtti.

'Tercih sırasında öyle kılavuzdaki gibi bir sıralama yok'

TÖDER Başkanı Taşel, 'Öğrenciler nereleri seçebilirler? Yani farklı olanaklar var. Üniversiteleri biliyoruz ama farklı hangi alternatifler var kılavuzda?' sorusuna ise şöyle cevap verdi:

'Şimdi kılavuzda öncelikle devlet üniversiteleri var. Bunların 2 yıllık bölümleri var. Bir de 4 yıllık bölümleri var, 5 yıllık bölümleri var. Bunları yazabilirler, vakıf üniversitelerini yazabilirler. Onlar da yine aynı şekilde yılları değişik olabiliyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki üniversiteleri yazabilirler ve YÖK'ün onayladığı, yani direkt ÖSYM kılavuzu ile tercih yapılabilen yurtdışı üniversiteler de var. Yani Azerbaycan da var, Balkanlar da var, değişik ülkelerden ama burada bir şeye dikkat etmek lazım. Orada kılavuzda olan bölümleri denklik kapsamındadır. Ona da özellikle özen göstermeleri gerekir. Onları yapabilirler. Yani birçok alternatif arasında Türkiye'den tercih yapacak öğrenciler için. Bu tercihler yaparken de sıralamalarda onu çok soruyor öğrenciler. Yani 2 yıllık, 4 yıllık, ön veya yurtdışından, yurtiçinden üniversiteler karışık halde yazılabilir.

Tercih sırasında öyle kılavuzdaki gibi bir sıralama yok yani. Yani diyelim ki birinci tercihine vakıf üniversitesi yazar, ikinci tercihine devlet üniversitesi veya tercih ettiği bir bölüm varsa yazabilir. O bakımdan tercihlerde böyle bir karma yapmasının herhangi bir mahsuru yok.

Burada önemli olan en çok istediği bölümü yazması, puanını en güzel kullanabileceği bölümü tercih etmesi. Ama puanı mı kullanayım diye gidip istemediği bir bölümü de öne yazmaması. Diyelim ki 3 tane şehir var. Aslında siz A şehrinde okumak istiyorsunuz. B’nin puanı daha yüksek, götür puanı yüksek diye onu yukarıya yaz. Kazandıktan sonra pişman ol. Bu yola girmemek lazım.' ifadelerini kullandı.


'Girmiş olduğunuz sıralama önemli'

Barajın kalkması hakkında da konuşan Başkan Taşel, 'Şu anda bazı öğrenciler için aslında tercih çok net. Yani diyelim ki Türkiye'deki sıralama barajları 300 bine kadar iniyor, işte. Hukuku yazacak ise 125 bini baz alması gerekiyor.

Öğretmenlik bölümleri için 300 bin, mühendislik bölümleri için 300 bin baz alması lazım. Ya da işte aynı. Tıp Fakültesi, Diş Hekimliği ve Eczacılık bölümlerinde de var orada. Orada çok önemli bir değişiklik olmuyor. Yani yıllara göre çok önemli bir değişiklik olmuyor. Girmiş olduğunuz sıralama önemli. Orada da yığınsal değişimler olabiliyor. Mesela 1 yıl. Diyelim ki matematik çok zor oluyor.

Bir bakıyorsunuz eşit ağırlık puanında daha çok sayısalcılar ilk sıraları işgal etmiş oluyor. Bir başka yıl Türkçe biraz daha zor oluyor. Bu sefer de eşit ağırlıkçılar ön saflara çıkıyor ki bu sene bana göre eşit ağırlıkçılar biraz daha ön saflara çıkmış oldu bu eşit ağırlık sıralamasında. Böyle ufak tefek yığınsal değişimler olabiliyor. Bunları kontrol etmek mümkün değil.

ÖSYM bunu tümüyle kontrol edebilir. ne bizim yaptırdığımız tercih sıralamalarında yüzde yüz kontrol edilemez ama tahmin edilebilir. Yani rehber öğretmenlerimiz bunun için çok büyük istatistikler yapıyor. Bunları gerçekten kamuoyunun istifadesine de sunuyor. Bir Salim Hoca var mesela. O kadar güzel istatistikler yapıyor ki herkes istifade ediyor. Bunun gibi Celil Hoca var mesela. Bunun gibi çok sayıda hocamız var. Bunlar aslında kendilerine öyle bir görev verilmemiş olduğu halde gönül rızasıyla Türkiye'deki çocuklara yardımcı olmak için güzel şeyler yapıyorlar.' dedi.

'YÖK Atlası bütün öğrencilere öneriyorum'

Tercih robotları hakkında da konuşan Taşel, 'YÖK Atlası var. Çok güzel bir kriter. YÖK'ün hazırladığı YÖK Atlas, YÖK, Atlas da tercih edilecek bölümlerin en son giren öğrencinin niteliği. O bölüme geçen yıl hangi şehirlerden ve hangi okullardan öğrenci geldiğine kadar. Son kazanan öğrencinin kaç net yaptığına kadar her türlü bilgi var. Kapsamlı üniversitelerin akademisyen sayıları o bölümün yatay geçiş. Ne alıyor? Yoksa yatay geçişle oradan öğrenciler başka yere mi gidiyor?

KPSS'deki derecelerine buna kadar çok detaylı bir çalışma. Ben YÖK Atlası bütün öğrencilere öneriyorum. Baştan beri öneriyoruz. YÖK Atlası da özellikle YÖK'ün hazırladığı bu değerlendirme kriterini de kullanmalarının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bütün bunların hepsini topladığımız halde çok farklı sonuçlar da oluşabiliyor. Sorunuza geleyim. Ben biraz geniş kapsamlı. Şimdi bu sene gerçekten öğrencinin hiç tanımadığı, daha önce ne YÖK Atlas’da olan ne bizim tercih raporlarımızı olan sıralamalar var. Dediğiniz gibi işte bir öğrenci daha önce sayısaldan geçen sene 180 barajıyla ilk yerleştirmede 390 bin kişi tercih yapabiliyordu. Şu anda sayısaldan 1 milyon 600 bin öğrenci tercih yapabiliyor. Dolayısıyla bu düşük sıralar için ben şunu öneriyorum. 24 tercih hakkı var öğrencinin. Bu 24 tercihin tamamını kullanmalı bence. Ve diyelim ki 1 milyonuncu sırada ise 700 bininci sıradan da tercihle başlamalı yapmalı işte ordan da yapmalı. İşte 1 milyonun altında, bir buçuk milyona kadar da belki inmeli gibi. Dolayısıyla varsa tabi öyle bir bölüm. Ama dediğim gibi bu çok fazla yok.

Yani geçen sene böyle bir puanlama olmadığı için yok. O nedenle tercih marjını daha geniş tutması lazım ve çok sayıda alternatif okul yazması lazım tercihlerine. Ola ki bir eksiklik olur, bir aksaklık olur, giremezse bile. Daha sonra kalan bölümler zaten ilan edilecek ve ek yerleştirmede giremediği yerlere girebilme şansına da sahip olacak.


Ayrıca üniversiteyi bitiren ya da üniversiteyi okuyanlar da 700 bine yakındı girenlerin içerisinde. Yani bu neyi gösteriyor? Aslında son sınıf düzeyinde giren öğrenci sayısı aslında üçte birinden az.

Üniversite sınavına son sınıf düzeyinde giren öğrenci üçte birden az. Toplam rakama göre bakıldığında. Dolayısıyla bir sonraki yılı beklemek normal bir durumdur. Anormal bir şey değil ama ya aslında benim aldığım bu puan bana yeter ya da ben bir daha böyle bir uzun metrajlı bir çalışmayı göze alamıyorum diye düşünüyorsa tercihini yapsın ve bir an önce yaşamın basamaklarını tırmanmaya başlasın. Ama yok, ben bunun daha iyisini yaparım. Bu sene aslında pek de bir hazırlık yapmamıştım. 2 sene de pandemi ile geçti. Ben bu açıkları kapatırım diye düşünüyorsa tabi tercih yapmadan gelecek seneyi de bekleyebilir. Ama ben önünüzdeki okul varsa tercih yapın derim her zaman için. Çünkü bölüm oldukça önemli. Yani herhangi bir üniversitede okuduğunuz bölümü siz kendi gayretimizle çok daha iyi bir noktaya getirebilirsiniz.' dedi.

ÖSYM bir kapı açtı

Öğrencilerin gitmek istemediği yeri yazmaması gerektiğini belirten Taşel, 'Gitmeyeceği, okulu tercih etmesini hiç kimseye önermiyoruz zaten. Ya bir öğrenci eğer gerçekten ben bu okulu istemiyorum ama elalem ne der veya desinler filan diye. Böyle bizim Anadolu'da böyle şeyler de var ya elalem ne der? Bayağı ciddi bir sorun yani. Elalem diye bir şeyimiz var. Kontrolörümüz var. Dolayısıyla elalem ne der lafını hiç düşünmemesi lazım.

Hayat senin hayatın, karar senin kararın. Dolayısıyla başkaları ne derse desin, doğru olanı yaptığına inanıyorsan bu senin için yeterlidir. Onun için elalem ne der düşüncesiyle böyle bir kararı vermemek lazım bana göre. Ama gidebileceği bir okul varsa da yıllarca bekleyip profesyonel öğrenci olmanın, profesyonel işte hazırlık öğrencisi olmanın bir anlamı da yok. Uzun yıllara yaymamak lazım. Aslında ÖSYM bir kapı açtı, daha doğrusu YÖK bir kapı açtı.

Geçmişte barajı aşamayan öğrenciler vardı ve bunlar dünyanın dört bir yanına dağılıyordu. Bu öğrenciler bazen maddi durumu iyi gidiyor bir okul ama okulun denkliği yok, kalitesi yok filan. Dolayısıyla şimdi bunun önüne geçti YÖK. İsteyen tercih edebilecek ama bu. İsteyen istediği bölümü tercih edebilecek, oradan mezun olacak anlamına gelmiyor. Yani üniversitede gayret sarf edecek, eksikliklerini giderecek ve iyi bir öğrenci olacak ki o okulu bitirebilsin. Yoksa tercih etmek demek okulu bitirmek demek değildir.' ifadelerini kullandı.

Üç öğrenciden biri üniversiteli olacak

Geçen yıllara göre üniversitedeki bölümlerin doluluk oranının artacağını dile getiren Taşel, 'Yani kontenjanlar da yine açıköğretim kontenjanları da var. Bunun içerisinde ön lisanslar var, tercih edilmeyebilecek bölümler var. Boşluk kalabilir ama geçen yıllara göre doluluk oranının daha yüksek olacağını şimdiden çok net olarak söyleyebiliriz.

Tabii ki öğrencilere bu anlamda da bir bilgi vermek lazım. Şimdi üniversitede eskiden bir üniversiteye girerdiniz, o üniversite sizin kaderiniz olurdu ve orayı bitirirsiniz. Ama şimdi öyle değil.

Üniversiteye girdiğiniz zaman bir başka üniversiteye yatay geçiş yapabiliyorsunuz. Ya da bir iki yıllık meslek yüksekokulunu bitirdiğiniz zaman dikey geçiş yapabiliyorsunuz. Çift anadal yapabiliyorsunuz. Yani belki okulda biraz zorlaşıyor, uzuyor ama iki üniversite iki bölümü birden bitirebiliyorsunuz. Yani aynı üniversitenin içerisinde iki bölümü bitirebiliyorsunuz hiç yıl kaybetmeden bitiren öğrenciler de var, yarım dönem uzatıp bitiren öğrenciler de var. Ya da kendi bölümünü bitirip diğer bölümden yarım dönem uzatıp alanlar var. Ama çift anadal yapan bayağı öğrenci oluşmaya başladı. Bir de yan dal var. Yani yan dal olarak biraz daha az ders alıyorsunuz ve okulda sizin ikinci bir alanınız oluyor. Bu gelecekte önemli bir şey aslında. Çünkü hangi mesleklerin hangi hızla büyüyebileceğini kestirmek bazen zor olabiliyor. Bütün tahminler yan olabiliyor. Dolayısıyla yumurtaları tek sepete koymadan iki sepette taşımak daha güvenli olabiliyor. Biri düşse de öbür yumurtayı kurtarmış olursunuz gibi. O nedenle çift anadal yapmanın önemli olduğunu düşünüyorum.

Öğrencilerin bir kısmı bitirdikten sonra yüksek lisans programları yapıyor. Tezli ya da tezsiz doktora devam edenler var. Yani öğrenim imkanları, öğrenim fırsatları artık eskisi gibi değil. Eskiden yüksek lisansı yapanı parmakla gösterirdiniz ama şimdi neredeyse öğrencilerin büyük bir bölümü üniversiteyi bitirdikten sonra yüksek lisans düzeyinde de çalışmalar yapıyor. Hatta iş hayatına başlıyor ama bir yandan da yüksek lisans yapabiliyor.' dedi.

'Öğrencilere zor olanı öneriyorum'

Yabancı dil ile eğitim veren bölümlere gidilmesi tavsiyesi veren Taşel, 'Tabi o öğrencilere benim önerim şudur yani akademik dünyada ilerleyeceklerse o öğrencilere en önemli önerim yabancı dille eğitim yapan bir bölüme girsinler. Çünkü yabancı dil özellikle master’dan sonra, yani yüksek lisans tam sonra doktora düzeyinde mutlaka gerekli. Yani belli bir yabancı dil düzeyiniz yoksa, doktoranızı tamamlamış olsanız bile, tezini yazmış olsanız bile doktora ünvanı kazanamıyorsunuz. Dolayısıyla yabancı dil burada kendini çok net olarak gösteriyor. Kaldı ki yani sadece doktora için değil, yabancı dille eğitim öğretim yapan bölümlerin bence ilk tercih edilen bölümler olması lazım.

Bazılar çünkü ben yabancı dil yapamam. Yapan adamın senle ne farkı var, bir. İkincinsi yabancı dil biraz gayret sarf edildiği zaman çok kolay öğrenilen bir şey. Dolayısıyla özellikle de yabancı dille eğitim yapan bir bölüme girdiği zaman öğrenci yabancı dile maruz kalıyor ve çok daha kolay öğreniyor. Onun için ben buradan öğrencilere zor olanı ama sonucu güzel olanı seçmelerini öneriyorum ve yabancı dille öğretim yapan bölümlere özellikle tercih etmelerini öneriyorum.' diye belirtti.

'Öyle meslek seçmeliyiz ki kamuda ataması bol olan bir meslek olması lazım'

Bölüm seçerken gelecekteki mesleğin de önemli olduğunun altını çizen TÖDER Başkanı Taşel, 'Eyvah okul bitti, ben şimdi. ne yapacağım diye. Böyle bir gergin dönemi oluyor. O okulu bitirenlerin hepsinde öyle bir sıkıntı oluyor. Burada çok önemli bir şey söylediniz. Öyle meslek seçmeliyiz ki kamuda ataması bol olan bir meslek olması lazım. İkincisi özel sektörde bu anlamda eleman alması lazım. Üçüncüsü de hiçbir şey yapamasa da kendi işini kurabilmesi lazım.

Aslında birçok meslek böyle. Mesela öğretmenliği ele alalım? Öğretmen olan birisi kamuda atama ile mutlaka tanışıyor, karşılaşıyor. Kaldı ki her ne kadar atanamayan öğretmen var filan deseler de Türkiye'deki kamunun en çok eleman aldığı yer eğitim sektörüdür. Yani 1 milyonun üzerinde öğretmen var Türkiye'de. Zaten yaklaşık 5 milyon kamu çalışanının neredeyse beşte biri öğretmen.

Öğretmenlik en çok kamuda iş bulan meslek. Arkasından özel sektör var. Yani biz de özel okullar olarak, kurslar olarak yaklaşık 300 bine yakın öğretmen çalıştırıyoruz. Bunları da eklediğiniz zaman anaokullarını da bu işin içerisine kattığınız zaman neredeyse 1 buçuk milyon öğretmen istihdamı söz konusu oluyor. Bunların belli bir bölümü belli bir yaşta emekli olduktan sonra onun yerine gelen bile aslında eğitim fakültelerinden çıkan şey tarafından karşılanabiliyor. Yani burada bu öğretmenlerin aynı zamanda bir araya gelerek kurslar açması, okullar açması da söz konusu olabiliyor.

Temel olarak baktığınız zaman üçünde de iş bulabiliyor. Mesela hukuk hakim, savcı olabiliyor, başka özel şirketlerde avukatlık yapabiliyor. Ayrıca kendisi ofis açabiliyor, noter olabiliyor filan. Daha değişik alternatifleri de var. Ya da işte doktorluk hakeza aynı. Yani doktor olduğu zaman öğrenci devlet hastanelerinde çalışabiliyor, özel hastanelerde çalışabiliyor, kendi muayenehanesinde çalışabiliyor. Ya da ilaç şirketlerinde, üretim kuruluşlarında, kimya ile birleşmiş olarak genetik çalışmalarda birçok alanda çalışabiliyor. Yani bunları çoğaltabiliriz. Her mesleği böyle bir kriterden geçirebilirler. Ama benim mesleğim sadece özel sektörde. Ben de zaten devlet düşünmüyorum diyen birisi çıktığı zaman o kendi seçimini yapar. Ben bunu genel için söylüyorum.

Yaygın öğrenci grupları için söylüyorum. O önemli ve zaten enteresan bir şey. Mesela. Öğretmenlikte ya da işte mühendislikte her yıl değişen trendler var. Mesela bu yıl benim gözlemlediğim özel öğretim öğretmenliği zaten her sene en yüksek tercih ediliyor. Bu sene mesela okul öncesi öğretmenliği de çok tercih ediliyor. Nedeni ne? Son atamalarda 7 bin 500 tane atama yapıldığı için çok gözde bir meslek haline geldi mesela. Bunun gibi. Yani her sene değişebiliyor bunlar.' ifadelerini kullandı.

#Üniversite
#Tercih
#TÖDER
#TVNET
#Özel
#Devlet
#Burs
#Deneme
il y a 2 ans