Son romanı İmaret'te biri Türk biri Yunan iki gencin dostluğunu anlatan Yannis Kalpouzos, çatışmalardan değil dostluklardan besleniyor. Soyu ta Bizans'a kadar dayanan Kalpouzos, DNA'sının kendisini Anadolu'ya sürüklediğini söylüyor.
1960 yılında Arta'da doğan Yannis Kalpouzos şiirleri, hikayeleri ve romanlarıyla Yunanistan'ın sevilen yazarlarından biri. Biz ise onu Türkçeye ilk kez Pena Yayınları tarafından çevrilen İmaret isimli romanıyla tanıdık. Aslında bir yazar olarak ününün Yunanistan dışına çıkmasına da İmaret vesile olmuş. Kitabı, Osmanlı'nın son yıllarında, Arta'da biri Türk biri Yunan iki gencin dostluğunu tarihi olayların perdesinde anlatıyor. Kalpouzos, çatışmalardan değil dostluklardan besleniyor. 34. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı vesilesiyle İstanbul'a gelen Kalpouzos ile keyifkli bir söyleşi yaptık. Soyunun Bizanslara kadar dayandığını söyleyen Kalpouzos, “ DNA'm beni Anadoluya doğru sürüklüyor” diyor.
Ailemde mübadil yok. Çok derine baktığımızda soyumuzun Bizans Comnenoslardan geldiğini bulabiliyoruz. Belki de bunun için DNA'm beni Anadoluya doğru sürüklüyor.
İlk önce tarihi bir temeli var, 1854-1881'lere kadar olan tarihi anlatıyor. İşlediği tarih aralığı çok canlı bir şekilde ele alınıyor. Rengi, atmosferi, zihinde oluşturduğu dekor çok canlı. Anlatım hareketli. Günümüze ulaşan bir sürü mesaj da var.
Bir arkadaşım şöyle diyor: "En iyi eserini henüz yazmamışsındır. Bu sana ilerlemen için güç verecektir." Kitaplarımı birbirinden ayırt etmiyorum ama İmaret beni tanıtan eserim oldu.
Halkların kardeş olabileceğine dair mesajlar veriyor ve bir dönemin hakikatini yansıtıyor. Her devletin kendi resmi tarihinin yapmak istediğinin aksine bir ulusu, bir halkı kötü olarak göstermiyor. Ezber anlatımı çözüyor ve o dönemi halkların gözüyle anlatıyor.
Bana göre hakikat böyle. İnsanlar zaten birbirleriyle ilişki içerisine girmek istiyorlar. Kişilerin çatışmasından eserler çıkarmak benim anlayışıma uymuyor. Halkların iletişimini ve dostluğunu seviyorum.
Dört tane tarihi roman yazdım ve bunlar Türkiye'yle alakalı. Bu kitapların hedeflerinden biri de ortak değerleri ortaya çıkarmak ve halkların birbirlerini daha iyi tanımalarını sağlamak.
Çok fazla kaynak var. Geriye dönüp çalıştığımız zaman kaynaklar kısıtlanıyor. Kaynak bulamıyorsanız resimlerde aradığınızı bulabilirsiniz. Minyatürlerle bile uğraştım.
Zaten romanlarımdan bir tanesi burada geçiyor. İlk kez 2010'da geldim İstanbul'a ve o dönemde yayınlanan kitaplar okudum, şarkılar dinledim. İki dilde de söylenen şarkılara çok önem verdim.
Yunanistan'da da pek parlak değil. Maalesef düzenli olarak kitap okuyan kişilerin sayısı genel nüfusun yüzde 7-8'ini oluşturuyor.
Senelerdir roman daha çok ilgimi çekiyor ve bu türde yazıyorum. Ancak benim için ilk öncelik dildir. Şiir her zaman içimde olan bir şey. Şiiri bütün sanatlardan en üstüne koyuyorum.