|

Hayat sınavım Parkinson

Yazar Mustafa Çalışan dört yıldır muzdarip olduğu Parkinson hastalığıyla birlikte değişen hayatını ‘Hamdolsun Sabredenlerdenim’ kitabında anlatıyor. Sabır ve tahammül tavsiyesi sunan Çalışan, “Hastalıkla beraber insanın ne kadar aciz, güçsüz, zayıf bir varlık olduğunu çok daha iyi idrak ettim. Parkinson milyonda bir insana denk gelir. Muhammed Ali’nin de benim de sınav sorularımız Parkinson’dan çıktı” diyor.

İlker Nuri Öztürk
04:00 - 29/11/2020 Pazar
Güncelleme: 15:16 - 28/11/2020 Cumartesi
Yeni Şafak
Mustafa Çalışan
Mustafa Çalışan

Yazıları, konuşmaları, canlı iletişimiyle hareketli bir hayat yaşayan Mustafa Çalışan, bir anda Parkinson hastalığı ile tanıştı. Son dört yılda yaşadıklarıyla hayatı değişen Çalışan, deneyimlerini Darülaceze Kültür Yayınları arasından çıkan kitabı "Hamdolsun Sabredenlerdenim"de anlatıyor. Basın yayın dünyasına farklı alanlarda hizmet veren Çalışan, 25 bölümden oluşan kitabında iç muhasebe imkânı sunarken tefekkürü, ölümü hatırlatıyor. 64 yaşındaki Çalışan ile Parkinson sürecini ve kitabı konuştuk.

"Hamdolsun Sabredenlerdenim" kitabını yazmaya nasıl karar verdiniz?

Parkinson'la yüzleşmemle mümkün oldu. Başka bir vesileyle gittiğimiz doktor, "Ağabey, senin yürümende bir sorun var, adımların normalden ufak" dedi ve tetkikler yapıldı. 2016’da Parkinson teşhisi kondu. Yavaş yavaş vücudumun temel melekelerini yitirdiğimi hissediyordum ama üzerinde durmamaya ant içmiş gibiydim. Bir anda dünyama her gün defalarca içilen ilaçlar girdi. Ellerim hiçbir zaman o bilinen Parkinson görüntüsündeki gibi sürekli titremedi ama bir şeyleri tutarken, özellikle yemek yerken, su içerken, yazı yazarken tabak ya da kalem kaymaya başladı.

Çevreniz nasıl karşıladı?

Yakın dostlarım, 30 yıllık ahbaplarım durumu uzaktan gözlemlemeye başladı. Güzel ve etkili konuşan bir adamken konuşmalarımda kelimeleri yutuyor, kekeliyordum. ‘’Sende bir hal var’’ diyorlardı, ‘’Yok’’ diyordum. Böyle bocalayarak 2 sene geçti. Yavaş yavaş önce kardeşlerime, sonra dostlarıma açıldım. Duyan şoke oldu. Özellikle güzel konuşmasıyla tanınan, diksiyon dersleri veren Mustafa ağabeyleri nasıl olurdu da konuşma yetisini yitirirdi. Her türlü vazife için şehir şehir koşturan, merdivenleri üçer beşer çıkan bir adam nasıl olur da yürüyemez olurdu. 2019’da bir yüzleşme yaşadım. Yaşadıklarımı idrak ettim, Allah’ın büyük imtihanı karşısında ne kadar aciz ve güçsüz olduğumu iliklerime dek hissettim. Ve yazmaya başladım. Hedefim; hastalıklarla, yaşlılıkla, zor durumlarla muhatap olan kişilere moral vermek, güç bulmalarını sağlamak, sağlıklı insanlara da her an aynı duruma düşebileceklerini hatırlatmaktır.

MUHAMMED ALİ'YLE AYNI SORU
Parkinson başlangıcı teşhisi ile hayatınız değişiyor. Neredeyse bütün işlerinize ara veriyorsunuz. Dönüm noktası olan bu dönemde neler öğrendiniz?

O kadar çok şey öğrendim ki! İnsan yürüyemez ve konuşamaz hale gelince bol bol düşünüyor. Ben de düşündüm. Ve hastalık bana insanoğlunun üç şeyi aklından çıkarmaması gerektiğini öğretti. Bir: Ne idim? İki: Ne oldum? Üç: Ne olacağım? Hayatım boyunca elde ettiğim başarılar, yetenekler ve imkânlar ne idim'in cevabıydı. Ama şimdi ne oldum? Yardımla hareket edebilir hale geldim. Peki ne olacağım? Meçhul.


Hastalığın öğreticiliğine örnek olarak dünya, Muhammed Ali'yi tanıyor. Onun etkisi ve bu hastalığa bakışı hakkında ne söylemek istersiniz?

Dünyanın en güçlü, şöhretli, etkili insanlarından biriydi Muhammed Ali. Şöyle bir sözü var: "Allah bana Parkinson hastalığını vererek şampiyonun kim olduğunu hatırlattı." Ben de insanın ne kadar aciz, güçsüz, zayıf bir varlık olduğunu çok daha iyi idrak ettim. Bediüzzaman Hazretlerinin Hastalar Risalesindeki 25 Deva, benim de derdime deva oldu. Allahın bana verdiği sabır ve şükürle hastalığa karşı koyabilme gücü buldum. Parkinson milyonda bir insana denk gelir. Muhammed Ali’nin de benim de sınav sorularımız parkinson'dan çıktı.

BUGÜNKÜ GENÇLER BİZİM ESERİMİZ
Kitap Darülaceze tarafından yayınlandı. Hikâyesi nedir?

Darülaceze, yüzlerce yaşlı ve muhtaç insana bakım hizmeti veren, harikulade işlere imza atan bir kurum. Kitabın konusu ile kurumun hizmetleri çok uygundu. Kitap tamamlanınca, Darülaceze Başkanı sayın Hamza Cebeci’ye takdim ettim. Başkan sağ olsun, Kültür Yayınları arasında bastı. Kitabın ismi de kendisine aittir. Çok onore oldum, şeref duydum. Bu vesileyle Darülaceze’ye ve sayın Cebeci’ye teşekkür ediyorum.

Günümüzde hasta ziyaretleri azaldı, yeni nesil saygı ve sevgi konusunda eleştiriliyor. Sizin gözleminiz nedir?

Hasta ziyaretlerinin azaldığı doğrudur. Yeni nesil değişti bu da doğru. Bizim bakış açımıza, Peygamber Efendimizin hadisi şerifine göre, hasta ziyareti yapan cennete girmiş gibidir. Döndüğünde melekler onun affolması için dua eder. Fakat gençlerin eskisi gibi büyüklere hürmet etmemesini, hasta ziyaretlerinin azalmasını da kendimize sormalıyız. Çocukları ilkokuldan itibaren sınavlara soktuk, başarı kazanmak, iyi iş sahibi olmak için teşvik ettik. Şimdi o kadar yoğunlar ki. Hayat koşturması içerisinde büyüklere ayıracak zamanları yok. Anlayışla karşılamak gerektiğini düşünüyorum.

Karantinayı kitapla değerlendirdim
Koronavirüs günleri devam ediyor. Toplumca birkaç hafta karantinada yaşadık. Yaşanan kayıplar oldu, sabırla bekledik, bekliyoruz... Bu günleri nasıl değerlendirirsiniz?

Koronavirüs hem bireysel olarak insanlara hem toplum geneline büyük zayiat verdirdi. Manevi olarak da sebeplerini bulmaya çalıştım. Kendimi suçlu gördüm. Rabbime kulluk görevimi yeterince yapmadığımı, büyük bir imtihanla uyarıldığımızı düşündüm. Ben kendi çapımda bu günleri bir eser yazarak değerlendirmeye çalıştım. Mevcut olan hastalığıma bir de Kovid eklenirse yaşayacaklarımızdan çekindiğimiz için kat kat fazla hassasiyet gösterdik karantina koşullarına. Bu sürekli evde olma hali Hamdolsun’un ortaya çıkmasına vesile oldu.

#Mustafa Çalışan
#Parkinson
#Muhammed Ali
3 yıl önce