|

İlk kitap ilk heyecan: Ersin Yılmaz

Kitabımı görünce korktum...

Merve Akbaş
04:00 - 15/03/2019 Cuma
Güncelleme: 12:20 - 14/03/2019 Perşembe
Yeni Şafak
Ersin Yılmaz
Ersin Yılmaz
MERVE AKBAŞ
İlk öykünüz yayınlandığında neler hissettiniz?

Benim kitap çıkmadan evvel hiçbir edebiyat dergisinde öyküm yayınlanmadı. Kitaba gelecek olursak, yayınlanma süreci benim için çok güzeldi. Giderek artan bir merak ve heyecanla bekledim. Hem kitabın kapağı bana sürpriz oldu örneğin. Yayınlanınca çok mutlu oldum tabii ama genel olarak kitabı görünce korktuğumu söylersem yalan söylemiş olmam.

Kitabınızı elinize alınca ilk olarak ne yaptınız?

Tabii ilk başlarda inanmakta epey güçlük çektim. Bir de ne bileyim, ben bu kitabın Dergâh Yayınları’ndan çıkacağını hayal bile etmiyordum aslında. Ümitsizce göndermiştim. Dolayısıyla o çok ayrı bir mutluluk oldu benim için. Bir de üstüne Ali Ayçil’den olumlu yorumlar duyunca iş benim için daha da güzelleşti. Ne yaptığıma gelince, sanırım geleneksel bir cevap olacak ama kitabı elime alınca gidip hemen ailemle paylaştım. Çevremdeki diğer insanların çok zaman sonra haberi oldu.

İlk kitabınızı kime imzaladınız?

Kitap imzalamak bana tuhaf geliyor. Sanırım utanıyorum. Zaten gidip bir yazara veya şaire nadiren kitap imzalatırım. Hem ne yazacağımı da bilemiyorum. Elbette bir anı, hatıra gözüyle bakınca anlamlı oluyor fakat bilemiyorum. Alışamadım diyelim. Utana sıkıla imzaladığım için ilk kime imzaladığımı da hatırlamıyorum. Akrabalarımdan biriydi zannediyorum.


Okur önce hangi öykünüzü okumalı?

Kitapta yer alan öykülerin başlıkları yok. Burada müsaadenizle şunu belirtmem gerekiyor: Yazdığım metinler, “öykü” denilince çoğu insanın aklında beliren öykü algısından biraz farklı. Bu benim özellikle yaptığım bir şey değil. Bu metinler, ben hissettiğim duygu/duyguları anlatmaya çalışırken gözümün önümde beliren şeylerdi. Soruya gelirsek, belirli bir sıraya göre dizilmediler. Okur istediği yerden başlayabilir.

Gece mi yazarsınız, gündüz mü?

Benim için bunun bir önemi yok. Bu ve bunun gibi şeyler bana biraz burjuva alışkanlığı gibi geliyor. Yazacağın zamanı seçmek, yazacağın yeri seçmek, yazmak için gidip otellerde kalmak, ülke ülke gezmek… Bilemiyorum, bana mânâlı gelmiyor. İstediğin zaman yazarsın. Eğer yazmayı hayati bir zorunluluk olarak duyuyorsak tutup bunun zamanı ile ilgilenmeyiz gibi geliyor. En azından ben böyle düşünüyorum. Çalışmaktan bahsediyorsak o farklı tabii. Ben heyecan duyulan zamanlar için söyledim bunları. Biraz abarttıysam üzgünüm.

Defter mi, bilgisayar mı?

Hangisi benim için daha ulaşılabilir ise onu kullanıyorum. Ama daha derli toplu çalışmak için bilgisayar daha uygun gibi geliyor.

#ersin yılmaz
5 yıl önce