|

Kubbet’üs Sahra’nın çinileri Filistinli ustalara emanet

Kudüs Yunus Emre Türk Kültür Merkezi, binlerce Filistinliye Türkçe öğretmenin yanı sıra Kudüs’teki kültürel hayatın da can suyu. Merkezin koordinatörü Reha Ermumcu’yla Kudüs’te ve tüm Filistin’de yaptıkları çalışmaları konuştuk. Çini sanatını canlandırmaya yönelik çalışmalar yaptıklarını da söyleyen Ermumcu, ihtiyaç halinde Kubbet’üs Sahra’nın çinilerini Filistinlilerin restore edebileceğini söyledi.

Sevda Dursun
00:00 - 30/05/2022 Pazartesi
Güncelleme: 09:42 - 30/05/2022 Pazartesi
Yeni Şafak
Yunus Emre Merkezi’nin Başkanı Reha Ermumcu, "Filistinli bir ressam sergi açmak istediğinde burayı rahatlıkla kullanabiliyor" dedi.
Yunus Emre Merkezi’nin Başkanı Reha Ermumcu, "Filistinli bir ressam sergi açmak istediğinde burayı rahatlıkla kullanabiliyor" dedi.

Yunus Emre Enstitüsü, dünyanın her tarafında, en çok da ortak bir tarihi ve kültürü paylaştığımız ülkelerde faaliyet yapıyor. Onlardan biri de Filistin. Merkezi Kudüs’te bulunan Yunus Emre Türk Kültür Merkezi, Türkçe eğitimi ağırlıklı olmaz üzere ortak kültür mirasımızı canlandırmaya çalışıyor. İlk açılışı yaptıkları 2013 yılından itibaren, dönemlik verdikleri Türkçe kurslarında her kurda kayıtlı 750-800 öğrenci var. O günden beri Türkçe öğrenenlerin sayısı o kadar çoğalmış ki, yolda gezerken veya alışveriş yaparken Türkçe konuşan Filistinlilerle karşılaşmanız mümkün. Türkçenin haricinde Filistinli tarihçilere Ramallah Yunus Emre Türk Kültür Merkezi şubesinde Osmanlıca dersleri de veriliyor.

OSMANLI TARİHİNDE BOŞLUK VAR

  • Kudüs Yunus Türk Emre Merkezinin koordinatörü Reha Ermumcu’yla, zorlu koşullara rağmen yaptıkları çalışmaları konuştuk. Filistin’deki insanların neyi bilmek istediğini araştırarak programlarını hazırladıklarını söyleyen Ermumcu, “Osmanlı tarihine dair bir boşluk olduğunu gördük. Hani meşhur bir laf vardır ya ‘Siz hikâyenizi anlatmazsanız başkası gelir sizin hikâyenizi anlatır.’ O yüzden biz burada kendi hikayemizi, daha doğrusu ortak tarihimizi doğru bir şekilde anlatmaya gayret ediyoruz. Bu amaçla Temmuz ayında ‘Osmanlı Döneminde Filistin’ çalıştayı yapacağız. Kültür Merkezi olarak asıl hedeflerimizden bir tanesi, tarihin gerektiği gibi alanında uzman akademisyenlerle objektif ve bilimsel olarak ele alınması” açıklamasında bulundu.

TÜRK SİNEMA FESTİVALİ

Türk müziğini, sanatını, kültürünü bütün yönleriyle Filistin’in tüm bölgelerinde tanıttıklarını söyleyen Ermumcu, bu kapsamda Türk sinema festivalleri, konserler ve akademik toplantılar yaptıklarını belirtti. Kültürel etkileşim kapsamında yerel kültüre de katkı sağlıyorlar. Mesela Filistinli bir ressam sergi açmak istediğinde burayı rahatlıkla kullanabiliyor. Kültürel mirasımızdan biri olan çini sanatı da Filistin’de unutulmuş sanatlardan. Çini sanatını Filistin’de canlandırmak için Güzel Sanatlar Fakültelerinden mezun olan genç yetenekler Türkiye’ye gönderilerek, İznik Çini Vakfı ile iş birliği içinde çini ve seramik eğitimi almış. Döndüklerinde de bu eğitimi vermeye başlamışlar. Ermumcu,
“Burada bu sanatı çeşitli kurumların işbirliğinde öğretilmesini önceledik. Hem gelir kapısı olarak önemli hem de ihtiyaç halinde uzun yüz yıllara meydan okuyan çinilerin restorasyonunu yapacak ustalar yetişsin diye. Daha önce Türkiye’den İznik Çini Vakfı restorasyon çalışması için gelmişti. Artık Filistinliler Kubbet’üs Sahra’nın çinilerini restore edebilecek”
dedi.

MİMARİ ESERLERİN ÇOĞU OSMANLI

  • Merkezde neredeyse her hafta bir faaliyet var. Edebiyat, söyleşi, dinleti, sergi, konferans, sempozyumun yanı sıra resim, fotoğrafçılık, müzik gibi kurslar da veriliyor
    . Kısa süre önce Kudüs Arap Film Festivali yine Yunus Emre Türk Kültür Merkezinin ev sahipliğiyle yapıldı. Fas’tan Tunus’a, Mısır’dan Ürdün’e, Lübnan’dan Cezayir’e kadar Arap dünyasında üretilen birçok film gösterildi.
Kudüs’te kültür sanat etkinliği yapmanın öneminden söz eden Ermumcu, “Kudüs, kültürel ve sanatsal bağlarımızın oldukça derin olduğu bir şehirdir. Yapılan faaliyetler ile şehrin kültür hayatına katkıda bulunuyoruz.
Örneğin Kudüs mimarisine bakarsak bugün ayakta olan eserlerin büyük çoğunluğunun Memlük ve Osmanlı döneminde yapılmış olduğunu görürüz. Bu bağlamda bu eserlerde mevcut mimari motiflerin veya süsleme sanatlarının çalışıldığı atölyelerimiz belki de bu yüzden çok ilgi görüyor.
Biz hem bu eserlerin korunmasına hem de Filistin’deki ortak mirasımızın daha yakından öğrenilmesine destek vermiş oluyoruz” diyor.

BİRBİRİMİZİ TANIRSAK SEVGİ DE KALICI OLUR

  • Reha Ermumcu ayrıca kanun sanatçısı. Filistin’deki konservatuvardan gençlerle kurdukları ‘Dünün Nağmeleri’ isminde bir de müzik grupları var. Ramazanda yapacakları konseri, çıkan olaylar yüzünden iptal etmişler. Kudüs’te kültür sanat faaliyeti yapmanın bir zorluğu da etkinliklerin sürekli ertelenip iptal edilmesi. Asıl amaçlarının bu kültürel geçiş formlarında bir köprü kurmak olduğunu söyleyen Ermumcu, “Karşılıklı olarak birbirimizi ne kadar iyi tanırsak, sevgi ve muhabbet o denli kalıcı oluyor. Kültürel köprü vazifemizi ne kadar iyi yerine getirirsek Filistin halkının Türkiye sevgisi o ölçüde güçleniyor” diye tamamlıyor sözlerini.

#Kubbet’üs Sahra
#Filistin
#Yunus Emre Türk Kültür Merkezi
#Reha Ermumcu
2 yıl önce