|

Türk ailesini resmediyoruz

Türk dizilerinde mizah dilini değiştiren yapımlar arasında önemli bir yeri olan Geniş Aile’nin üçüncü filmi “Geniş Aile Komşu Kızı” vizyonda. Kayseri’de doğup büyüdüğü aile ve arkadaş çevresini kaleme aldığını belirten senarist ve yönetmen Cüneyt İnay, “Türk aile yapısını gerçekten resmettiğmizi düşünüyorum” diyor.

İlker Nuri Öztürk
04:00 - 4/08/2019 Pazar
Güncelleme: 13:20 - 5/08/2019 Pazartesi
Yeni Şafak
Geniş Aile: Komşu Kızı oyuncuları
Geniş Aile: Komşu Kızı oyuncuları

Yaz dizisi olarak hayatımıza girse de zeki esprileri, iyi oyunculukları ve sıcak aile dokusuyla 10 yıldır hayatımızda olan Geniş Aile’nin yeni filmi “Geniş Aile Komşu Kızı” seyirciyle buluştu. Ertuğrul Fındık ve Mahmut Kayımtu’nun yapımcılığını üstlendiği serinin üçüncü filminde Ufuk Özkan, Bülent Çolak, Rojda Demirer, Emre Altuğ, Mine Teber rol alıyor. Filmin yönetmen ve senaristi Cüneyt İnay ile mizah ve küfürsüz aile komedisinin detaylarını konuştuk.

Geniş Aile macerası 10 yıldır devam ediyor. Bu ilginin sebebi nedir sizce?

Türk aile yapısını gerçekten resmettiğmizi düşünüyorum. Kendi ailemden esinlenerek yazdığım bir diziydi. Karakterlerden kimisi çocukluk arkadaşım kimisi liseden arkadaşım. Kayseri’de doğup büyüdüğüm ortamı baz aldım. İzlediğim dizilerden memnun değildim bir de o dönemde. Ayrıca mizah dergilerine gidip geliyordum ama hayatı idame ettirecek parayı kazanamıyorsunuz.

CEVAHİR VE ULVİ LEGO GİBİ

Mizah dergileriyle televizyon arasında nasıl bir fark var?

Kendimi çok ifade edemedim mizah dergilerinde. Geniş Aile’deki kadar rahat değildim. Televizyon normalde kısıtlı görülür, mizah dergileri daha açıktır ama ben televizyonda mizah üretirken daha rahattım. Anadolu’dan gelip burada kendisini kabul ettirmesi çok zor. Kendini kabul ettirme kaygısı, kendi dünyanı yansıtamamana neden oluyor. Sırf abiler seviyor diye Star Wars esprileri yapıyordum. Yetenekli arkadaşlar “Bize iş yaptırmıyorlar” deyip pes ediyorlardı. Pes etmediğin zamansa yeteneğin de varsa çok çalışmayla başarılı olmama ihtimalin yok.

Ekibin uyumu hakkında ne söylemek istersiniz?

Oyuncularımızın çoğu tiyatro kökenli. Enteresan bir uyumları var. Aralarına yeni katılan isimler olduğunda bile yardımsever bakışla hemen içlerine kabul edip yabancılık hissettirmiyorlar. Ufuk Özkan ve Bülent Çolak’ın sinerjisi çok iyiydi. Cevahir ile Ulvi lego gibi zaten. Zaman, bu ikilinin enerjisini hiç etkilememiş. Oyuncularımızın hepsinde gördüm bunu. Yazarken çok gülüyorum ama çekerken de çok güldüm. Günleri yetiştirmeye çalıştık, tek zorluğumuz buydu. Setimizde disiplin ve eğlence bir aradaydı. Filmimiz güzel oldu, çoluk çocuk çombalak gelip izleyebilirsiniz.

MİZAH SEVİYEMİZ YÜKSEKTİR

Geniş Aile’nin Leyla ile Mecnun ve Kardeş Payı ile birlikte bir mizah dili yakaladığınızı düşünüyor musunuz?

Bu tür mizah zaten vardı ama yapılmıyordu. Gülşen Abi, Kaygısızlar, Sıdıka, Ekmek Teknesi vardı zaten. Ancak yerel mizahı büyük boyutlara çıkarabilen, reyting alan diziler değildi bunlar. Ekmek Teknesi hariç. Mizah seviyemiz yüksektir. Yüksekten verilen mizahı da algılar. Böyle bir yol vardı ama Geniş Aile’nin buna cesaret etmesi, kanal yönetiminin sahip çıkması, reyting alması insanların tercih etmesine neden oldu. Absürd ve ince espri yapan diziler reyting almaz diye bir algı vardı. Biz en başta yaz dizisi olarak başladık ama absürd de olabilir, reyting de alabilir olduğunu gösterdik.

Dizi bittikten sonra filmini yapmak sizi korkutmadı mı?

Sinematografik bakış açısından korkuyordum. İlk iki filmde o başıma geldi de. Dizinin dokusunu yaşatıp sinematografiyi bel altından değil de aksiyondan almayı istedim. Ancak olmamıştı. Bu nedenle üçüncü filmde yapmak istediğim gerçek Geniş Aile dokusunu korumayı başardım.

HİKAYE ANLATICILIĞI BİTMEZ

Yazmak ve yönetmek nasıl bir kolaylık sağladı?

Senarist olarak kağıt üzerinde koruduğum çizgiyi yönetmen olarak sette de korudum. Duyguları ve esprileri geçirmekte daha avantajlı oluyorsunuz. İlk iki filmde yaptığımız ince espriler unutuldu ve insanların aklında genelde sert espriler kaldı. Yönetirken mesela bazı sahneleri oturup tekrar yazdım. Bu süreç normalde çok uzundur ama sette kısa sürüyor. Bazen de sahneyi daha da güçlendirecek şeyler geliyor aklıma, böylece direkt müdahale edip sahneyi yükseltebiliyorsunuz. En başta böyle gitseydik ben de seyirci de mutlu olurdu.

İnternet, youtube dizi seyircisini nasıl etkiledi?

Televizyon çıktığında sinema ölür dediler, hiçbir şey olmadı. Kimisi edebiyat öldü dedi, sinema çıktığında. Bence hepsinin ayrı bir alıcısı var. Medya iletişim piyasası çok kolay uyum sağlıyor. Hikaye anlatıcılığı hiç bitmez. Bu platformlar yenilikten olumsuz etkilenmez, birbirini besler.

Netflix işi toptancılığa döktü

Netflix nasıl etki etti?

Netflix ticaret yapıyor. Uzun vadede hiçbir içerik zarar etmez. Bunu keşfettiler. Satış platformları bulursun, televizyona verirsin, remake’ini yaparsın. İlk olarak ABD’nin House of Cards dizisiyle çıkış yaptılar. Bizi en iyi yine biz eleştiririz mesajı verdiler. Sonra Mr. Robot’ta bu devam etti. Şimdilerde ise işi toptancılığa döktüler. HBO, AMC, ShowTime’da belli kalitedeki iyi dizileri izliyorduk. Bugünse hangisi iyi hangisi kötü diye bir kere bakmamız bile onlara kazandırıyor zaten.

Son dönemdeki tartışmalar hakkında ne söylemek istersiniz? Aileyi ve gençleri hedef alan içeriklerin sayısındaki fazlalık arttı.

Netflix’in psikolojik çalışmalar yaparak yayınlar yaptığını biliyoruz. Bu yapımlar proje olarak mı sunuluyor yoksa algıda seçicilik mi iyi bakmak lazım. Batı ve Amerika ilerili stratejilerini Hollywood’la verirdi. Amerika ile Rusya arasında soğuk savaş, süper güç olma yarışı varken Superman ortaya çıktı. Gençleri yakalamak için Örümcek Adam çıkartıldı. Teknolojinin, Apple’ın yükseldiği dönemde Batman filmleri geldi peş peşe. Daha sonra kendi politikasına göre birlikler başladı. Yenilmezler, Adalet Ligi olarak kötüleri yok edelim. Devlet stratejilerini sinemaya ve dizilere yansıtıyordı, buna devam ediyorlar. Amerikan pragmatistliği okullarda verilmeye başlıyor. Meseleye, mücadele etmeye buradan bakmak lazım.


Evin içinde diziyle geziyoruz

Dizi sektöründe devam eden zorluklar, sıkıntılar hakkında ne söylemek istersiniz?

Komediyi 160 dakika yapmak çok güç. Yüzüklerin Efendisi 180 dakika, biz Kalk Gidelim’i yapıyoruz 160 dakika. Geniş Aile 100 dakikaydı ve o zaman söylüyorduk, bu kadar uzun dizi mi olur diye. Şimdiyse özetler 100 dakika. Yurt dışı satışları nedeniyle bu süreler uzuyor. Yapımcılar diziyi çekiyorlar, üçe dörde bölüp satıyorlar. Yani bir dizi maliyetinden 3 veya 4 dizi kazanıyorlar. Diğer diziler süreyi uzattıkça sen de uzatıyorsun mecburen. Çünkü bir reyting mücadelesi var. Çözüm için yasayla müdahale gerekiyor.

İzleniyor galiba ki bu sistemde devam ediliyor...

Evet, annemden gözlemliyorum ben de. Annem üç diziyi aynı anda izliyor. Drama dizilerinin belli bölümünde bakışmalar haricinde hiçbir şey olmadığı için senaryo matematiğini çözmüş. Olayların belli bir yerde olduğunu biliyor. Ona göre değiştirip değiştirip izliyor. Hangisinin finali onu etkilerse de haftaya onunla başlıyor. Bir de dizi devam ederken fasulye kırıyor, misafir ağırlıyor. Diziler çok rahat kopup tekrar yakalamaya müsait. Diziyle geziyor evin içinde. Yani kimsenin oturup 3 saat boyunca ekrana baktığını düşünmüyorum.

#Geniş Aile
#Komşu Kızı
#Cüneyt İnay
5 yıl önce