|
Herkes mutlu herkes huzurlu

Trabzonspor’un Slovenya kampının sonuna geldik.  

Trabzon’da başlayan ilk etabın ardından izleyenleri bile yoracak tempoda geçen üç haftanın sonunda bu etap da bugün sonlanacak. 

Peki neler oldu neler yaşandı. 

Gelin bunu teknik direktör Nenad Bjelica’nın ağzından, haberlere yansımayan boyutundan değerlendirelim. 

Dorukhan ile başlıyor Hırvat teknik adam. 

“Hazır değildi, hazırmış gibi hemen formayı istedi. Diğer oyunculara haksızlık yapamazdım. Verileri bile çok düşük olmasına rağmen oynamak için ısrarcı davrandı” dedi. 

Geliyor konu Siopis’e; “Sözleşmesi için ücret talebinde bulundu, anlaşma sağlanamadı.” 

Uzatmıyor konuyu… 

Kuralcı ve kurallarına bağlı bir karakter olduğunu sohbetin hemen başında ortaya koydu. 

“Beni eleştirin, uyarın, eksiklerimi ortaya koyun ama oyuncularıma hak etmedikleri muameleyi göstermeyin” dedi. 

Sadece bunu mu dedi sanırsınız… 

Gözümüzün içine baka baka “Bu oyuncuların morallerini bozacak saçma sapan haberler yapmayın da” dedi. 

Bjelica, “sosyal medya” dedi, ben hışımla karşı çıktım. 

Benim yaptığım meslek grubunu evinde cep telefonu ile egosunu tatmin edenleri aynı gruba sokma yanlışına düşmesin diye nazikçe uyardım ve bu grubun sosyal medya değil, sosyal iletişim aracı kullananlar grubu olduğunu da söyledim.  

Sonrasında üst üste yaşanan sakatlıkların verdiği moral bozukluğu ile Orsic’in sakatlığına üzüldüğünden daha fazla cep telefonları üzerinden Hakan Yeşil’i imha etmek üzerine kurulu yazılardan dem vurdu. 

Orsic’in sakatlığının yaşattığı travmayı atlatmaya çalışırken saçma sapan iddialarla içine kapanıp kahrolan bir genci yeniden takımın içinde tutmak için mücadele verdiğini anlattı. 

Sonra dönüyoruz sohbetin en can alıcı tarafına. 

Trabzonspor kadrosu, gidenler ve gelenler... 

“Gençler” diyor… 

Kimsenin hesaba katmadığı gençleri bir çırpıda sayıyor. 

Gidenlere, gelenlere takılmadan bu takıma destek verilmesi gerektiğinden dem vuruyor. 

“Benim kadar delisini görmediniz” dercesine saha kenarında çok daha fazla hırçın bir Bjelica göreceğimize dikkat çekiyor. 

Yetmiyor; Uğurcan’dan, Abdülkadir Ömür’den, Umut Bozok’tan, Hüseyin’den, Bakasetas’tan, Visca’dan ve gençlerden bahsediyor. Gözleri ışıl ışıl iş ahlaklarından dem vuruyor. 

Bunları Bjelica dedi de, biz ne gördük… 

Ben böyle bir tempo görmedim. 

Ben bu denli antrenmanları büyük bir iştahla tamamlayan bir kadroda görmedim. 

Ve ben o kadar gariptir ki teknik kadrosu yetmemiş gibi grup çalışmalarında masör-malzemecinin bile saha içinde aktif olarak teknik adam gibi görev yaptığını gördüm. 

Ve en keyiflisi neydi biliyor musunuz? 

Motivasyon adına takım antrenman yaparken saha ortasına yerleştirilen müzik çalardan Akyazı Stadı’nda çalınan müziklerin çevreye yankılanmasıydı. 

Özetle dostlar; 

Doğrudur, güçlü transferler gerekli, güçlü isimler gerekli… 

Fakat en gereklisi iş bilgisi, iş becerisinin yanı sıra iş ahlakı olan insanlar daha fazla gerekli. 

İnanın Trabzonspor’da iş ahlakı en üst düzeyde… 

Çünkü birbirlerine inandıkları için herkes mutlu, herkes huzurlu ve herkeste yaptığı işten keyif alıyor. 

Bu takım tabi ki her maçı kazanamaz ama kolay da kolay kaybetmez… 

Bjelica en son ne dedi… 

“İlk maçımızda şu tribünler bir dolsun sonrasını bize bırakın…”

#futbol
#spor
#Ali Kemal Yazıcı
1 yıl önce
Herkes mutlu herkes huzurlu
‘Ve toprak bağırmadıkça kesilen bir kurban gibi’
İngiliz Yahudi medeniyetinin ölümü kimin eliyle olacak?
Ey iletişim!..
Sıkılaştırmanın reel kesim üzerindeki etkileri giderek belirginleşiyor!
Soykırımcıya ayakta alkışlar kime yarar?