|
ABD ve Avrupa’ya sesleniyoruz.. Türkiye’yi tehdit etmeyi bırakın! Bu riyakarlığa artık bir son verin!
Bu ülkenin
vatandaşı
olarak, milyonlarca insanın
düşünce duygularını paylaşarak,
varoluş mücadelemizin parçası olarak, ulusal
onur ve kimliğimizin
ifadesi olarak
ABD
ve Avrupa’ya sesleniyoruz:
Artık Türkiye’yi tehdit etmeyi bırakın.
Baskı
kuran açıklamalarınızdan,
uyarı sözlerinizden, had bildirme cümlelerinizden, ayar verme alışkanlıklarınızdan, buyurgan
tavırlarınızdan vazgeçin.

Bu ikiyüzlülükten, kibirden, terör silahı ile vurmaktan, “siyasi terör”den vazgeçin.

Bir yandan dost, müttefik, stratejik ortak
açıklamaları yaparken
diğer yandan gizli gizli ya da açık açık yürüttüğünüz düşmanca eylem
lerinizden, saldırganlıklarınızdan vazgeçin.
Bu
ikiyüzlülükten
, bu
sahtekarlıktan
, bu
şımarıklıktan
, bu ukalalıktan, bu
kibirden
, bizim için tahammül edilemez ölçekte
rencide edici hal alan bu bakış açınızdan
vazgeçin.
Türkiye’yi bütün yönlerden
terör silahı ile vurmaktan, içeride ‘siyasi terör’e yatırım yapmaktan,
devşirmelerinizi kullanıp ülkenin enerjisini ve umutlarını hedef almaktan,
“içeriden işgal”
senaryoları
yazmaktan vazgeçin.

Güney sınırlarımızı rahat bırakın. Terör oyunlarınıza bir son verin!

Akdeniz’den İran sınırına kadar Türkiye karşıtı cephe kurmaya çalıştığınızı,
bütün
güney sınırlarımızı
kontrol altına alma düşüncenizi, Türkiye ile
Arap-İslam coğrafyası arasına kalın duvarlar
inşa etme planınızı
anlamadık mı!
Bu kuşakta
PKK, YPG ve DEAŞ üzerinden saldırılar yürüttüğünüzü, bütün örgütleri buraya çağırdığınızı,
hepsini tek merkezden ve aynı amaca yönelik yönettiğinizi
görmedik mi!
“Terörle mücadele”
kavramına sıkıştırılmış akıl oyunlarınızla gözlerimizi kör ederek, “
Türkiye ile savaşa ayarlı” askeri üsler kurduğunuzu,
mühimmat yığınakları yaptığınızı,
işgal orduları güneyden girecek
şekilde hazırlıklar yürüttüğünüzü
farketmedik mi!

Türkiye’yi küçültme hedefini görmedik mi!

Irak’ta ve Suriye’deki askeri varlığınızın terör ve bu ülkelerle sınırlı olmadığını,
Akdeniz’deki çevrelemenin parçası olduğunu,
bir
coğrafya haritası
çalıştığınızı, bu haritanın
ana hedefinin Türkiye’yi durdurmak ve küçültmek olduğunu bilmiyor muyuz?
Güney’den çevreleme devam ederken
“Terör Koridoru”
nun, o harita çalışmasının
Akdeniz kapısında
neler planladığınızı,
Doğu Akdeniz
’e neden yoğunlaştığınızı, bütün donanmanızı buraya neden yığdığınızı, çevrelemenin
Doğu Akdeniz boyunca nasıl ilmik ilmik işlendiğini görmedik mi!

Batı Kapısı’nı kapatmak: Batı Trakya’da yaptığınız hazırlıkları anlamadık mı!

Doğu Akdeniz’den
Ege
’ye uzanan
“Denizden Çevreleme”
planı ile hangi adımları attığınızı,
Yunanistan’la birlikte bizi Ege kıyılarına mahkum etme stratejisi yürüttüğünüzü,
Adalar’ı
askeri üslere ve silah depolarına
dönüştürmenizi,
Batı Trakya’yı “Türkiye karşıtı Cephe”
olarak yeniden tanımlamanızı
anlamadık mı!
Doğu Akdeniz ve Ege’de bir
Batı Cephesi
kurduğunuzu, bütün Avrupa’yı bu cepheye çağırdığınızı
, BAE ve S. Arabistan
gibi bazı bölge ülkelerini bu
koalisyona
kattığınızı,
Batı Kapısı
’nı kapatma hesaplarınızı, Türkiye sınırı boyunca karadan ve denizden askeri bir yapılanma yürüttüğünüzü kavrayamadık mı?
Hemen her hafta bu bölgelerde yaptığınız
tatbikatların
, hazırlıkların amacının
Yunanistan’ı korumak, göçmen
politikası ya da Rusya yayılması için olmadığını, tamamen
Türkiye’ye ayarlı
olduğunu,
Bulgaristan
ve
Romanya
ile Batı Trakya’ya, sınırlarımızın
sıfır noktasına yığdığınız askeri birliklerin bizi tehdit ettiğini
bilmiyor muyuz!

Siz bizi köşeye sıkıştırırken, acaba biz neye inanıyoruz..

ABD ve Avrupa, size sesleniyoruz…
Bütün bunlar gözlerimizin önünde olurken,
hala “ortak”, “müttefik”
gibi
saçmalıklara inanacağımızı mı sanıyorsunuz?
Bunlar olurken,
sözde müttefik, gerçekten düşman ülke
muamelesi görürken, ne yapmamızı bekliyordunuz? Dışarıdan ve içeriden yürüttüğünüz bütün bu saldırganlıklar karşısında
neye inanacaktık?
Bütün varlığınızla,
bütün güvenlik stratejilerinizle,
bütün ortaklıklarınızla Türkiye’yi
köşeye sıkıştırmaya
çalışırken, yakın coğrafyada
hangi ülke ile yakınlaşsak o ülkelerden saldırganlıklar başlatırken,
coğrafyanın tamamında Türkiye’ye
“had bildirme”
ye girişirken
sizce biz neye inanıyor, neler düşünüyoruz?

Türkiye’ye; Gezi’de, 17-25 Aralık’ta, 15 Temmuz’da siz saldırmadınız mı?

Gezi
olaylarında kendi
istihbarat aparatlarınızla hükümet devirip mezhep savaşı çıkarmaya
çalışmadınız mı?
17-25 Aralık’
ta finansal darbe ile ülkenin
üst yönetim kadrosunu tasfiye
etmeye girişmediniz mi?
15 Temmuz’
da Türkiye’ye açıkça saldırmadınız mı,
bu ülkenin masum insanlarını kurşuna dizmediniz mi, Meclis’ini bombalamadınız mı, Cumhurbaşkanı’nı öldürmeye kalkışmadınız mı?
Bunları sadece FETÖ mü yaptı? Başarısız olunca saldırıda kullandığınız
FETÖ’cüleri ABD’de, Almanya’da, Yunanistan’da,
ABD ve Avrupa’nın denetlediği ülkelerde
korumaya almadınız mı?

Erdoğan düşmanlığınız hastalıklı bir hale geldi. İntikamınızı biliyoruz.

Asya’nın derinliklerinden
Kuzey Afrika’ya ve Avrupa’nın derinliklerine,
denizlere ve kıtalara hükmeden siyasi genetik
ten ve gelenekten gelen,
binlerce yıllık devlet
zenginliği olan bir milletin, bir
devlet aklının bunları okuyamayacağını, algılayamayacağını, göremeyeceğini mi sanıyorsunuz!
Erdoğan düşmanlığınız histerik bir hal aldı.
Türkiye’yi yüz yıl sonra bir kez daha tarih sahnesine taşımasının, yeni bir
yükselişe liderlik
etmesinin
intikamını almak istiyorsunuz, biliyoruz.
Fatih’e, Kanuni’ye, 2. Abdülhamit’e ne kadar öfkeliyseniz ona da o kadar öfkelisiniz, biliyoruz.
Dışarıdan ve içeriden saldırılarla onu
yalnızlaştırmak, yıkmak, Türkiye’yi durdurmak
istiyorsunuz, biliyoruz.

Öfke değil korku, bunu da biliyoruz.

Ama biz artık bunun bir
öfke olmadığını, korku olduğunu
da biliyoruz.
Türkiye korkunuz sizi amansız,
kendinize bile zarar verecek bir düşmanlığa
sürükledi. Bunun da frakındayız.
Ama siz saldırdıkça
daha azimle mücadele
edeceğiz. Siz çevreledikçe biz daha güçlü
savunma kalkanları
inşa edeceğiz. Siz Anadolu’yu sıkıştırdıkça biz dana geniş coğrafyalara ulaşacağız.

Hızımız ve gücümüz artacak. Eski Türkiye’yi bulamazsınız.

ABD ve Avrupa…
Fotoğraf bu haldeyken,
yaptıklarınız ortadayken,
niyetleriniz aşikarken o
riyakar “müttefik” sözlerini biz yeniden tanımladık.
Tehdit cümlelerinize, buyurganlıklarınıza,
kibirli kontrol arzularınıza
da yeni tanımlar ürettik.
Her tehdidiniz, her şantajınız, her kötülüğünüz
hızımızı ve gücümüzü artıracak, siz de bunu bilin.
Ne yaparsanız yapın
o eski Türkiye’yi bir daha asla bulamayacaksınız. İtaatkar, uysal, utangaç, yutkunan,
sabırla sınanan Türkiye’yi göremeyeceksiniz.
Yirminci yüzyıl parantezini kapattık
biz. Siz de; Türkiye ile ilişkilerinizi yeni gerçekler üzerine yeniden tanımlayın artık.
Böyle yürümüyor, yürümeyecek. Anlayın artık.
#ABD
#Avrupa
٪d سنوات قبل
ABD ve Avrupa’ya sesleniyoruz.. Türkiye’yi tehdit etmeyi bırakın! Bu riyakarlığa artık bir son verin!
Haftanın ekonomik özeti ve beklentiler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü