|
“Acımasız Direniş”i coğrafyaya yaydık. Bu ülkeye inanın, en ön safa geçin.

Onlar; Anadolu’yu, sığındığımız “Son Kale”yi devirmeye çalıştılar, biz yeni ve çok güçlü kaleler kurduk.

Onlar; Türkiye’yi daha küçük parçalara ayırmaya, tarih dışına itmeye, coğrafyadan sürmeye çalıştılar, biz Türkiye’yi coğrafya kimliğine dönüştürdük.

Onlar; sesimizi-soluğumuzu kesmeye, varoluş kimliğimizi aşındırmaya ve ezmeye çalıştılar, biz, okyanuslara ulaşan bir siyasi dil, bilinç ve kimlik inşa ettik.

Onlar; Türkiye’yi bir yüz yıl daha güçsüz bırakmaya, rehin almaya, kontrol altında tutmaya çalıştılar, biz yüzyıl boyunca devam eden tek yanlı bağımlılık ilişkisini reddettik. “Cephe olma”, “köprü olma” tanımlarını reddettik. Alabildiğine güç inşa ettik, kendi gücümüze yatırım yaptık.

“Bir daha harita çizemezsiniz” dedik. “Artık Türkiye bu, coğrafya bu” dedik.

Onlar; kendi akıllarını dayattılar, kendi coğrafya ve tarih algılarını dayattılar, biz kendi aklımızı, hafızamızı keşfettik. Büyük bir akıl sıçraması yaptık. Siyasi alanda kültürel alanda, jeopolitik alanda, ekonomik alanda kendi zihin kodlarımızı harekete geçirdik.

Onlar; yepyeni haritalarla geldiler. Osmanlı sonrası harita alışkanlıklarını yeniden uygulamaya geldiler. Yeni coğrafya haritasıyla, yeni Türkiye haritasıyla geldiler.

Biz kendi haritalarımızı masaya koyduk. “Türkiye bu” dedik. “Coğrafyamız bu” dedik. “Artık bu bölgede harita çizemezsiniz” dedik. “Artık Türkiye’ye harita ve rol biçemezsiniz” dedik.

Onlar; dört yanımızda cepheler kurdular. Biz, cephelerimizi daha derinlerde kurduk.

Onlar; Türkiye’yi Brüksel’den, Washington’dan, Londra’dan yönetmeye devam etmek istediler. Biz; bu topraklarda yeni bir yükseliş dönemi başlattık. Türkiye’nin, Anadolu’nun hamuruyla, coğrafyanın birikimiyle bir kez daha kendi yolumuzu çizdik.

Onlar; bu gücü durdurmaya, dizginlemeye, etkisizleştirmeye çalıştılar. Suriye’den cephe kurdular, Irak’tan cephe kurdular. Akdeniz ve Ege’den cephe kurdular. Biz; o cepheleri bir bir dağıttık. Kurdukları cepheleri, koridorları boşa çıkardık. Daha derinlerde kendi cephelerimizi inşa ettik.

Efendileri, patronları şaşkına uğrayacak…

Onlar; Türkiye ile Arap-Müslüman dünyası arasında koridor kurdular, duvarlar inşa ettiler. Türkiye’yi güneyden çepeçevre kuşatmaya aldılar. Güney sınırlarımızı Anadolu’nun içlerine taşımaya çalıştılar. Biz, sabırlı, akıllı, kararlı biçimde bunları teker teker ortadan kaldırdık. Güney Kapısı’nı açık tuttuk. Coğrafyada yalnızlaştırmanın önüne geçtik.

Onlar; daha güneyde BAE, Suudi Arabistan, Bahreyn gibi ülkelerden Türkiye’ye karşı “Arap cephesi” kurdular. Bu cephe üzerinden terör örgütlerini üzerimize saldılar. Az kaldı, bu cepheyi de bozacağız. Bizim bozmamıza gerek bile kalmayacak, kendi içlerine çökecekler. Efendileri, patronları yine şaşkına uğrayacak.

Bizi, “kıyılarımızda” boğmaya çalışanların “kıyılarına” vardık. Kavgayı onların kıyılarına taşıdık.

Onlar; Güney’de durduramayınca cepheyi Doğu Akdeniz’e taşıdılar. Ege’ye taşıdılar. Avrupa’dan ABD’ye, Arap dünyasından İsrail’e ortaklıklar, ittifaklar kurdular. Suriye ve Irak’ta sınırımızın sıfır noktasında garnizonlar inşa edenler aynısını kıyılarımızda kurmaya, bizi boğmaya çalıştılar.

Biz; hiç geri adım atmadık. Akdeniz’deki bütün hesapları bozduk, bütün anlaşmaları çöp ettik. Kıyılarımızdan çok ötelere açıldık. Donanmamızla, sondaj gemilerimizle, deniz anlaşmalarımızla, iddialarımız ve tezlerimizle Doğu Akdeniz’de biz olmadan hiçbir şey yapılamayacağını gösterdik. Kıyılarımızı, kara sularımızı, deniz yetki alanlarımızı tartışmaya açanlara karşı Yunanistan’ı, adaları tartışmaya açtık. Kavgayı onların kıyılarına taşıdık.

Doğu Kapısı: Türkiye-Orta Asya bağlantısı kurulacak..

Onlar; şimdi de Türkiye’yi doğudan kuşatmaya giriştiler. Irak ve Suriye’de PKK’yı, Ege’de Yunanistan’ı kullananlar Kafkasya’da da Ermenistan’ı harekete geçirdi. Azerbaycan ve Türkiye susacak sandılar.

Biz; bütün cephelerde ne yapmışsak burada da aynısını yaptık. Karşı müdahale ile işgal altındaki topraklar geri alınıyor şimdi. Ermenistan hezimete uğradı. Arkasındakilerin hesapları çöktü. Şimdi Erivan’ı kurtarmaya çalışıyorlar. Kurtaramayacaklar. Doğu Kapısı’nı kapatamayacaklar. Türkiye-Orta Asya bağı mutlaka kurulacak. Onlar kendi tuzaklarına düştüler.

“Erdoğan’ı devirin” talimatı, “Türkiye’yi durdurun” emri!

Onlar; ABD’den, Avrupa’dan, bazı Arap ülkelerinden saldırırken, içeride de cepheler kurdu. Türkiye’ye karşı kendi iddialarını pazarlayacak ittifaklar oluşturdu. Kendi doğru ve yanlışlarıyla ülkemizi, milletimizi zehirlemeye çalıştı. Bu kampanya devam ediyor. Siyasi partilerle terör örgütlerini tek çatı altında topladı. Onlara; “Erdoğan’ı devirin” talimatı verdi. Aslında bu “Türkiye’yi durdurun” talimatıydı.

“Türkiye Ekseni” kurduk. “Acımasız Direniş”i coğrafyaya yaydık.

Bizler; Türkiye Ekseni’ni kurduk. Orada toplandık. O eksende savunma hatları kurduk. Yeni bir Türkiye yükselişi, tarih yükselişi, coğrafya idraki kurduk, oluşturduk. Dışarıdan da içeriden de çevreleme, kuşatma, çökertme planlarına karşı “Acımasız Direniş” başlattık.

Şimdi o “Acımasız Direniş” bütün coğrafyada. Kafkasya’da, Karabağ’da, Doğu Akdeniz’de, Ege’de, Suriye’de, Irak’ta, Afrika’nın derinliklerinde, Kızıldeniz’de, Basra Körfezi’nde. Yarın Hint Okyanusu’nda, Atlas Okyanusu’nda olacak. Yeryüzünün “Orta Kuşak” hattında yaşayan bütün mazlum milletlerin haklı davasında yanlarında olacak.

“Türkiye’nin Yolu” küresel depremlere sebep olacak.

Türkiye mücadelesi coğrafya mücadelesidir. Yüzyıllardır devam eden sömürgeciliğe, emperyalizme karşı mücadeledir. Osmanlı’yı paramparça edenlerin, o toprakları 20. yüzyıl boyunca yönetip talan edenlerin, imparatorluklar büyüten şehirlerimizi harabeye çevirenlerin, bir daha aynısını yapamamasının yolu “Türkiye’nin Yolu”ndan geçiyor.

Bugün; direniş hattı kurulmuştur. Yükselişin yolu çizilmiştir. Büyük Türkiye’nin temelleri atılmıştır. Selçuklu, Osmanlı, Türkiye Cumhuriyeti sürekliliği yeni bir aşamaya geçirilmiştir. Bu geçiş, tarihi bir gerçektir ve küresel sarsıntılara yol açacaktır.

Bu ülkeye inanın, en ön safa geçin.

Türkiye’nin yolundan sapanların, onu yalnız bırakanların, onu zayıflatanların, bütün cephelerde kaybeden dostları gibi kaybedecekleri âşikârdır.

Dünyaya yeni bir gücün doğuşuna tanıklık ediyor. “Türkiye’yi durdurma” son senaryolarıydı. O da çöküyor. İnanmayana, zihin bulandırana, korku üretene, umutsuzluk yayana, çıkarını doğru diye dayatana, yalanlara sığınanlara aldırmayın.

Bu ülkeye omuz verin. Zihninizi ve kendinizi özgürleştirin. En ön safa geçin.

#Direniş
#Türkiye
#Düşman
3 yıl önce
“Acımasız Direniş”i coğrafyaya yaydık. Bu ülkeye inanın, en ön safa geçin.
Ernest Gellner "Kemalizm"i anlatıyor(2)
Tanrılaşan Atatürk ve şizofren zamanlar
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’