|
Küresel riskler ve ‘mobil’ gelecek
Dört gün boyunca, sekiz ana bölümünü de dolaştığım Mobil Dünya Kongresi, katılımcı ülkelerin ve şirketlerin bu alandaki becerileri ve potansiyellerini göstermeleri adına, adeta bir görsel şova ev sahipliği yaptı.
Akıllı cihazlar, 5G teknolojisi, giyilebilir teknolojiler, nesnelerin interneti, sanal gerçeklik gibi, bir çırpıda sayabileceğimiz teknolojiler, artık hayatımızın bir parçası haline gelmekte.
Bazı teknoloji üreticisi markaların sanal gerçeklik adına, gerçekleştirdikleri özel gözlükler ve ses sistemleri ile, sizi lunapark'taki hızlı trene binmişsiniz gibi, ya da bir denizaltı ile okyanusun içerisinde dolaşıyormuşsunuz gibi hissettirecek noktaya gelmeleri ve bu sistemleri kullanmak isteyenlerin oluşturduğu kuyrukta, fuarda her yaştan insanın olması, teknolojinin kapsayıcı gücünü görmek açısından etkileyiciydi.


Ülkeler, küresel rekabette geri kalmamak adına, yukarıda sıraladığım teknoloji alanlarında, ekonomik yaşamın giderek daha fazla hareketlilik kazandığı bir ortamda, işbirliği arayışlarını hızlandırarak, teknoloji, mobil dünya alanında

kendi ekonomilerindeki fırsatları göstererek, dünya ekonomisinde üretilen katma değerden pay alma mücadelesindeler

. Bu anlamda, İstanbul Ticaret Odası'nın gayretleri ile, bir kaç yıldır, dünya teknolojilerinin yarıştığı böyle bir küresel fuarda ülke olarak varlığımızı göstermeye çalışıyoruz. Ancak, bu konuda varlık gösteren ülkelerin en az 60 firma ile katıldığı, ülkenin bu alandaki tüm kurumları ile gövde gösterisi yaptığı bir ortamda, İstanbul Ticaret Odası'nın yanında, diğer bakanlık ve kurumlarımızın da olması gerekirdi.

Fuardaki genel tablo, Türkiye için, teknoloji alanında alarm çanlarının çalmakta olduğuna işaret ediyor.


Teknolojide 'tek patron' şart


Pek çok konuda olduğu gibi, teknoloji, inovasyon ve mobil dünya ile ilgili konularda da, yine çok sayıda bakanlığa, kuruma bölünmüş bir 'çok yetkili' yapı söz konusu.

Türkiye'nin en önemli sorunu, hemen hemen her kritik alanda '7 Kocalı Hürmüz' formatının geçerli olması.

Türkiye'nin ‹Başkanlık Sistemi›ni tartıştığı bir ortamda, ABD'nin, Güney Kore'nin başarıya ulaşma süreçlerinde, aynı anda birden fazla yetkili kurumdan kaynaklanan konsantrasyon sorununun, yetki belirsizliği ve kargaşasının çözülmesinin kritik önemde olduğunu gözlemliyoruz.

Türkiye, 'Başkanlık Sistemi' tartışmaları ile, sadece yönetim tarzını değil, ülkenin katma değer üretmeye yönelik organizasyon yapısını da tartışıyor.

Bu nedenle,

Türkiye'de 'Başkanlık Sistemi'nin,

aynı zamanda, süreçlerin yönetimini kolaylaştıran, yetki kargaşasını ortadan kaldıran,

pek çok kritik konuda 'patronun' hangi kurum olduğunu net tanımlayan yeni bir yönetim modeli de kazandırması gerekiyor,

Türkiye'ye.



Artık mal değil, 'çözüm' üretiliyor


Konu, artık, imalat sanayini aşmış durumda.

Küresel ekonomik sistemin 'teknoloji devrimi'ni

Dünya Mobil Kongresi gibi büyük bir uluslararası organizasyonu 4 gün dolaşıp, yakından izleme, analiz etme şansınız olduğunda, artık mal ve hizmet değil, ‹çözüm› üretildiğini gözlemliyorsunuz. Türkiye'nin, Türkiye'deki karar vericilerin en kritik hatası, bizim hala mal ve hizmet üretmeyi öncelik olarak görmemiz.

Oysa,

yüksek teknolojide başarıyı yakalamış olan ülkeler, artık küresel ekonomik sistem için ‹çözüm› üretmeye odaklanmış olan ülkeler. Çözüm bulunduktan sonra, bu sürecin yönetilmesini sağlayacak akıllı cihazı bulmak, yönetim modelini oluşturmak ve katma değer üretmek büyük ölçüde kolaylaşmış oluyor.



Bu nedenle, Türkiye'de ilgili bakanlığın adının halen 'Bilim, Sanayi ve Teknoloji' olması, bir yerlerde önemli detayları kaçırdığımızı gösteriyor.

Bilim ve teknoloji, bambaşka bir ihtisas alanı ve Türkiye'nin bu alandaki yetişmiş ve yetişmesini arzı ettiği beyinleri nasıl destekleyeceği, nasıl motive edeceği konusunda hala metodolojisi belirsiz.

Parçalı sistemle bu işler yürümüyor. Prof. Dr. Murat Ali Yülek'in Güney Kore'ye konuşmacı olarak gittiği son seyahatinde, Güney Kore Tarım Bakanlığı'ndan bir uzman, kendisinin Türk olduğunu keşfedip, bambaşka bir konuda yapılan toplantıya gelip, Murat Hoca'ya Türkiye'ye nasıl tarım ürünü ihracatı yapabileceğini soruyor ise,

Güney Kore'deki bir kamu çalışanı bu şekilde motive ediliyor ise, biz bir yerlerde kritik önemde detaylar kaçırıyoruz demektir.


Ya teknoloji, ya hüsran


Farkında mısınız, bilmiyorum, Türkiye'nin hayli başarılı yürütmüş olduğu G20 dönem başkanlığını bizden devralmış olan Çin'den, şu ana kadar Türkiye gibi hızlı bir toplantı serisi görmedik. Daha ilk esaslı toplantı bitirdiğimiz hafta gerçekleşiyor.

ABD Hazine Bakanı Lew, Çin'de gerçekleştirilecek G20 toplantısından küresel piyasalardaki kargaşaya acil bir cevap çıkabileceğini düşünmediğini belirtmiş.

Yani, kriz ortamında bile doğru dürüst müdahale etmeyen liderlerden, kriz olmayan bir ortamda krizdeymişçesine bir cevap zaten beklemeyin, demeye getirmiş.

Bu nedenle, başta Türkiye, her ülke büyüme ve ticari hayattaki canlılık ile ilgili sıkıntılarını kendisi çözecek şekilde yalnız.

Başta Türkiye olmak üzere,

G20 ülkeleri arasında, teknoloji ve inovasyonla öne çıkanlar, küresel ekonomik sistemin ağır sıkıntılarını aşabilecek.

Aksi durumda, söz konusu ülkeyi ağır bir hüsran dönemi bekliyor.




#Akıllı cihazlar
#5G teknolojisi
#giyilebilir teknolojiler
#nesnelerin interneti
#sanal gerçeklik
#Başkanlık Sistemi
8 yıl önce
Küresel riskler ve ‘mobil’ gelecek
Paşa paşa 3 gol
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir