|
İyi ki o dönem televizyon yokmuş

Yıllar öncesine gidelim. 1960’ta Adapazarı Lisesi tiyatro kolu Molyer’den, Cevat Fehmi’den oyunlar sahneler. Çok beğenilir, tekrarı istenir ve devamı da gelir.

Şeker Fabrikası Müdürü, ekip başı lise öğrencisi Hamdi Özarutan’a bir teklifte bulunur. “Kadronu kur, fabrikanın tiyatro salonunda oynayın.”

Onunla birlikte Gönül Nart, Necati Mert, Orhan Severcan, Salih Kalyon gibi genç isimlerin olduğu on kişiyi işe alırlar.

*

Televizyonun olmadığı dönem. Adapazarı’nda bir tiyatro heyecanı başlar.

Gençler aynı zamanda görgülerini artırmak için sık sık İstanbul’a giderek tiyatro izler. İstanbul’a gidenlerin sayısı 40-50 kişiyi bulunca, “Oyunları niye Adapazarı’na getirmiyoruz?” diye düşünen Hamdi, bu işin organizasyonuna eğilir. Pek çok oyunu şehre getirir.

Hamdi organizatör olmuştur artık. Yüksek kazanç elde eder ve tiyatro sevdasından ötürü üç yıllık liseyi beş yılda bitirir. Üniversite yıllarında da işine devam eder.

Kenterler, AST, Deve Kuşu Kabare, Ulvi Uraz, Gülriz Sururi, Nisa Serezli, Muammer Karaca, Ali Poyrazoğlu, Genco Erkal, Ayfer Feray, Gönül Ülkü gibi tiyatrolar Adapazarı’nda sahne alır. Senede 16 oyun, yirmi yılda 300’e yakın oyun demek.

Abonman sistemini ilk uygulayan kişidir o. Daha sonra Anadolu turnelerini başlatır. Tiyatronun yanında müzik alanında faaliyet gösterir. İleriki yıllarda Türkiye’nin ilk fuar organizatörü de olacaktır. Sözü kendisine bırakalım.

*

“1976 yılında İstanbul’da Atilla Özdemiroğlu ve Şanar Yurdatapan’la birlikte Şat Yapım’ı kurduk. Birçok genç yetenekler buradan yetişti.

Başta Melike Demirağ olmak üzere, Füsun Önal, Esmeray, İskender Doğan, Cici Kızlar gibi genç yetenekleri eğitip müzik dünyasıyla tanıştırdık. Hepsi birer star oldular.

Bu arada genç yetenekler arıyoruz. İzmir’de bir konser sonrası sahneye

17-18 yaşlarında çıtı pıtı bir kız çıktı.

Adı Fatma Yıldırım. Sanat müziği söyledi. İnanılmaz bir yorum. Aradığımız sesi bulduğumuzu hissettik.

Bir kuaförde makyaj ve güzellik uzmanı olarak çalışıyordu. İstanbul’a davet ettik. Bize ilk sözü, ‘Benden hiçbir şey olmaz. Daha önce denedim, olmadı olmuyor’ oldu.

‘Fikrinizi değiştirirseniz bizi ararsınız’ dedik.

*

Bir ay kadar sonra aradı, İstanbul’a geldi. Melike Demirağ’ın evinde onu bir hafta misafir ettik. Stüdyo çalışmalarına başladık.

‘Kaybolan Yıllar’ adlı ilk plağını çıkarttık. Sene 1977. Adını da Fatma’nın yerine Sezen koyduk. Böylece Sezen Aksu da müzik hayatına girmiş oldu.

Onunla yüzlerce Anadolu’da konserler yaptık, festivallere katıldık.

Sezen Hanım, dört dörtlük bir hanımefendidir. Yardımseverdir.

Defalarca Adapazarı’nda konser yaptık. En son 1994 yılında Adapazarı Kapalı Spor Salonunda Uğur Yücel’in de katıldığı bir programda, mide kanaması geçirdi. Konserimizi tamamlayamadık.”

*

Hamdi Özarutan lisede tiyatro koluna seçilmeseydi, Sezen Aksu belki bugün güzellik salonu veya salonları sahibi biri olacaktı.

Hamdi Bey’in keşfettiği pek çok isim, bugün klasiklerimiz arasında yer alır. Biz burada sadece bir örneğe yer verebildik.

*

Çıktı çıkıyor nokta kom diyerek duyurabileceğim bir kitapta Hamdi Özarutan’ın hayat hikâyesi ve yakından tanıdığımız ünlü isimlerle ilgili hatıralar

yer alıyor.

Fahri Tuna sordu, Hamdi Bey cevapladı ve ortaya “Yaşadığım Gibi” isimli kitap çıktı. Çok yakında okurlarıyla buluşacak.

#tiyatro
#müzik
#konser
#televizyon
18 gün önce
İyi ki o dönem televizyon yokmuş
“Üşüdüm üşüdüm/kürkünü giy a benim canım kürkünü giy”
23 Nisan hatırası!
Kamu tasarrufu
BİT’lere kadrolu işçi alımında acilen tedbir alınması gerekiyor
Tarih bizi çağırıyor ama biz birbirimizle boğuşuyoruz!