|
Muhammed Zâhid El-Kevserî-1

Öyle şahsiyetler vardır ki içinden çıktıkları toplumlarda, önemli miheng noktaları oluşturmuş ve tarihte derin izler bırakmışlardır. Ahirete intikal etmelerinin üzerinden uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen eserleri ile yaşamaya devam ederler. Hele bunlar toplumların ülkelerin tarih ve yaşamında müsbet izler, eserler bırakmışlarsa daha ziyade unutulmazlar. Bu yazıda bunlardan birinden geçen yüzyılın tanınmış Ehl-i Sünnet ulemâsından Muhammed Zâhid El-Kevserî"den söz edeceğim.

Muhammed Zâhid Bin Hasan Hilmî Bin Ali El-Kevserî, 20. yüzyılın en tanınmış Hanefi ulemasındandır. Nakşibendî-Hâlidî meşayihinin ünlülerinden, Şeyh Ahmed Ziyauddîn Gümüşhânevî"nin (Vefatı: 7 Zi"l-Ka"de 1311/13 Mayıs 1893) halifelerinden Hasan Hilmî Bin Ali El-Kevserî"nin oğludur. Kafkasya"nın Şebjer (Kuban nehrinin kollarından Şebjer Çayı üzerinde yer alan kasaba) nahiyesinden olan Hasan Hilmî Efendi Adıgelerin/Çerkeslerin Gûser kabilesine mensuptur. Bu yüzden Gûserî nisbeti ile anılmıştır. Kevserî nisbeti Gûserî"nin mu"arrebidir. 1245/1829 yılında, Kafkasya"da Şebjer"de doğan Hasan Hilmî Efendi, tahsilini memleketinde yapar. 1280/1864 yılında Kafkasya"nın Rus işgaline uğraması ile Anadolu"ya hicret eder ve Bolu"nun Düzce kazasında tavattun eder. Orada Mevlana Hâlid"in hulefasından Şeyh Abdullah El-Mekkî silsilesinden gelen, Şeyh Devlet diye bir şeyhe intisab eder. Ondan icazet alır. Bir ara İstanbul"a gelerek Şeyh Ahmed Ziyauddîn Gümüşhanevî ile sohbet eder, ondan Delâil-i Hayrât icazeti alır. İstanbul"dan da Hicaz"a gider. Mekke-i Mükerreme"de hulefa-yı Halidiyyeden Şeyh Musa El-Mekkî"nin hizmetinde bulunur. Bu zâttan da irşad icâzeti alır. Ardından İstanbul"a dönerek, Gümüşhanevî"den inâbesini tazeler ve ondan hilâfetnâme alır. Düzcelilerin talebiyle Düzce"ye yerleşir orada Yeni Cami ittisalindeki medresede tedris faaliyetinde bulunur. Bu medresenin bitişiğine şeyhinin emriyle 1310/1892 tarihinde bir tekye inşa eder. Burada irşad faaliyetini de sürdürür. Şeyh Hasan Hilmî El-Gûserî (Kevserî) 1345/1926 yılında İstanbul"da vefat etmiştir. 1296H. Tarihinde Düzce"de dünyaya gelen Muhammed Zâhid El-Kevserî tahsilini Düzce ve İstanbul"da yapmıştır. Önce pederinin yanında tahsil gören, Zâhid El-Kevserî, Düzce"de Şa"ban Fevzi ve Mehmed Nâzım Efendilerin yanında tahsil görmüştür. Tahsiline devam etmek üzere Hicri 1311 tarihinde İstanbul"a gelmiş, Kadıasker Hasan Efendi (Vefatı:1046) Medresesi"ne (Bu medrese, Fatih"te eski Zincirlikuyu, şimdiki Hasan Fehmipaşa caddesi üzerinde, Uşşakîzâde Abdullah Efendi Medresesi"nin yanında bulunmaktaydı. H.Receb 1039/Şubat 1630 tarihinde Rumeli kazaskeri Hasan Efendi tarafından bina edilerek tedrisata açılmıştır. 1792 kayıtlarında beş (5) hücreli olan bu medrese, 1914 kayıtlarında ahşap olarak fevkânî ve tahtânî olarak onyedi (17) hücreden oluşmaktaymış. 1918"de harap duruma gelip Balkan muhacirlerine barınak olarak kullanılan medrese binası Cumhuriyet devrinde yıkılmış olup, yerine halen mevcut olan Ahmet Rasim Lisesi binası yapılmıştır.) girmiştir. Fatih"te Çekmeceli İsmaîl Zühdî Efendi"den Netâic ve Şerhu"l-Münye kitaplarını okur. Hafız Musa Kâzım Es-Sîrozî"den Kâfiyeyi, Belâğat ve Bedi" okur. Karinâbâdlı Halil Efendi"de Vaz"iyye"yi okur. Sonradan Eğinli İbrahîm Hakkı Efendi"nin (Vefatı:H.27 Şevvâl 1318- Fatih Cami"i haziresinde Hocası Hafız Ahmed Şakir Efendi"nin yanında medfundur) derslerine devam eder. Onun yanında Molla Cami"nin Kâfiye şerhini okur. Yine bu zâtın yanında fıkıh ve mantık kitaplarını okuyarak tamamlar. Gümüşhanevî"nin halifesi ve seccadenişîni Kastamonulu Hasan Hilmî Efendi"den (1240/1824-1329/1911) Gümüşhanevî"nin tasnifi olan Ramuz"u"l-Ehâdis"i okur. Ali Rıza Es-sa"dî Efendi"de Lüccetu"l-Esrar"ı okur. Yenikapı Mevlevîhânesinde, Selânikli Mevlevî Mehmed Es"ad Dede"nin yanında, Hafız-ı Şirâzî"nin Dîvân"ı başta olmak üzere bazı Farsça eserler tedris eder. Bunun yanısıra, Edirnekapı dışındaki Emîr Buharî Tekyesi Şeyhi Alsonya"lı Ali Zeynelâbidîn Efendi (Vefatı:H.1336), Silistreli El-Hacc Selîm Efendi, İstanbullu Ahmed Râmiz Efendi ve Konyalı Mustafa Hakkı Efendilerin yanında ders görmüştür. H.1324"te icra olunan ruûs imtihanını kazanarak Dersiâm olmuştur. Dört yıl Dersiâm olarak hizmetten sonra, 10 Sefer 1331/5 Kânûn-i Sânî 1328 (1913) tarihinde İstanbul Müderrisliği ruûsunu almıştır. Fatih Cami"i"nde Dersiâmlık yaparken, Darüşşafaka"da Arapça dersleri vermiştir. Dârulfunûn"da fıkıh ve tarih müderrisliği yaptığı gibi Süleymaniye medreselerinde Tabakâtu"l-Kurrâ ve Müfessirîn müderrisliğinde bulunmuştur. 15 Ağustos 1336/1920 tarihinde şu aşağıdaki belgeyle (İrâde-i Seniyye) Ders Vekîli olmuştur:

Bâb-ı Fetvâ

Dâire-i Meşîhat

Muhammed Vahîduddîn

Meclis-i Tedkîkât-ı şer"iyye a"zâsından Hasan Hulkî Efendi"nin afvıyla yerine ders vekîli Ahmed Hamdî ve ders vekâletine dersiâmdan Medrese-i Süleymaniyye Tabakâtu"l-Kurrâ Ve"l-Müfessirîn müderrisi Düzceli Zâhid Efendiler ta"yîn ve Medâris-i "İlmiyye İ"âşe Kalemi Müdîri Yunus Bahrî Efendi"nin açılacak bir me"mûriyyete ta"yîn olunmak üzere afvıyla yerine Darulfunûn me"zûnlarından ve Duyûn-i "umûmiyye müstahdemîn-i sâbıkasından Hasan Fehmî Efendi Ta"yîn olunmuşdur.

Bu İrâde-i Seniyye"nin İcrâsına Meşîhat Me"mûrdur. 29 Zi"l-Ka"de 1338/ 15 Ağustos 1336

Şeyhu"l-İslâm

Mustafa Sabrî

11 yıl önce
Muhammed Zâhid El-Kevserî-1
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’